8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun

Bugün 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü!

Bugün dünya kadınlarının, “eşitlik” mücadelesi temelinde; kadına yönelik şiddet (taciz, tecavüz, mobbing) ve ayrımcılığa karşı uluslararası mücadele günü!

Kadınların cins eşitliği mücadelesi elbette uzun yıllardan beri sürüyor. Ancak son yıllarda bu mücadelenin somut taleplerinin çok daha zenginleştiğine, daha geniş kadın çevrelerinin katıldığına, hemen bütün ülkelerde toplumun genelinde kadınların eşitlik mücadelesine ve taleplerine karşı duyarlılığın artığına da tanık oluyoruz. 

En azından 8 Mart’ın “Dünya Kadınlar Günü” olarak kabul edilmesinin tarihi olan 1910’dan beri kadınların daha sistemli bir biçimde mücadele ettiğini biliyoruz. ’90’ların başından beri ise, neoliberal politikaların kadınların kazanılmış haklarının tasfiyesine karşı tepkilerle de birleşen, kadın mücadelesinin dünya çapında yükselen bir trend izlediğini söylemek yanlış olmaz.

AKP KADINLARIN TALEPLERİNİN İSTİSMARININ KİTABINI YAZIYOR

Nitekim kadın mücadelesindeki bu yaygınlık, BM’den siyasi partilere, sendikalardan çeşitli uluslararası forumlara kadar pek çok alanda “kadın erkek eşitliği”, “kadınlara pozitif ayrımcılık” gibi konuları gündemin üst sıralarına taşımış bulunmaktadır.

Ne var ki; çeşitli platformlardaki bu yüksek volümlü tartışmaların “saha”da yansımalarının pek iç açıcı olmadığı da bir gerçektir. Çünkü genelde sermaye özelde onun siyasi temsilcisi olan örgütler, sermaye partileri ve hükümetler, bir elleriyle verdiklerini öteki elleriyle almanın ustaları olarak kadınların hak taleplerini karşılamak yerine, istismar etmeyi tercih etmektedir. Onların kadınlardan istedikleri, ev işlerini yapıp çocuklarını yetiştirirken, aynı zamanda da “Ucuz iş gücü olarak evlerinde hazır beklemeleri”dir!

Sermayenin bu yaklaşımının ülkemizdeki uzantısı da uzunca bir zamandan beri AKP’dir.

AKP bir yandan kadınları İslami muhafazakarlığın, gelenek-göreneğin cenderesinde tutarken öte yandan patronların “ucuz iş gücü ordusu” olarak kullanmak üzere, kadınların taleplerini istismar etmede bütün öncülü ve rakibi partileri aşan bir performans göstermiştir. AKP, kadın kolları, tarikatlar, yerel yönetimler, “havuz medyası”, bakanlıklar ve Diyanet gibi kurumlar ve onların imkanlarını kullanarak kadınların taleplerini istismar etmede “başarının”(!)  kitabını yazmıştır.

EN ÖNEMLİ SORUNLAR: ŞİDDET, İŞSİZLİK, AYRIMCILIK, EĞİTİMSİZLİK

Nitekim dün gazetemizin manşetinde yer alan DİSK/Genel-İş Sendikasının araştırması açıkça gösteriyor ki; geneldeki işsizlik yüzde 12.3 iken kadın işçiler arasındaki işsizlik yüzde 15’tir. Kadınların iş gücüne katılma oranı erkeklerin yarısı kadardır; yüzde 29’da kalmıştır. Kayıt dışı çalışan kadınların oranı yüzde 40’lar düzeyindedir. Ki, Genel-İş Araştırma Dairesinin araştırması, krizden ilk zarar görenlerin de kadın işçiler olduğunu göstermektedir. 

Kadir Has Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Merkezinin “Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Algısı Araştırması”nın 2019 yılı sonuçları da şiddetten eğitime kadar hayatın hemen her alanında kadınlar üstündeki baskıların arttığını göstermektedir.

“Türkiye’de kadınların en büyük sorunu nedir?” sorusuna araştırmaya katılanların yüzde 60’ı, birincil sorun olarak, ‘şiddet’ yanıtını veriyor. Bu soruya “şiddet” yanıtı verenlerin oranının son yıllarda yükseldiği, bu yıl yüzde 60’a ulaştığı görülüyor.  Ardından gelen en önemli sorunun ise “kadın işsizliği” olduğu belirtiliyor. Verilen yanıtlara göre kadınların üçüncü önemli sorunu ise “eğitimsizlik!”

AKP EN GERİ BİLİNCE SESLENİYOR, AMA...

Aslında iki araştırma birbirini destekliyor.

Şiddet, ayrımcılık, işsizlik, eğitimsizlik, “mahşerin dört atlısı” gibi kadınları ezen durumlar olarak ortaya çıkmaktadır.

Bu açık baskılara meşruiyet kazandırmak için AKP’nin, 8 Martlarda klasiği haline gelen ve bizzat AKP’nin lideri Erdoğan tarafından yinelenen; “Kadın ve erkeğin eşitliği fıtrata aykırıdır” tekerlemesiyle kadınların eşitlik mücadelesi ilkesel olarak reddedilmektedir. Böylece AKP, kadınların en temel taleplerinin tam karşısında yer aldığını ilan etmektedir.

Bu tartışmayı bu yıl Erdoğan’dan önce AKP’nin İBB Başkan Adayı Binali Yıldırım başlattı.

Partisinin “kadın seçmenler” toplantısında Yıldırım; “pozitif ayrımcılığa” da karşı çıktığı konuşmasında, kadınlara “İtaat edin rahat edin” diye seslendi. Böylece en geri bilince yaslanan Binali Yıldırım, AKP’nin bu konudaki tutumunu açıkça ilan etmiş de oldu. 

Kriz etkenleriyle AKP’nin açıklamaları ve 8 Mart vesilesiyle yapılan açıklamalar göstermektedir ki; kadınların barış talebi için, kadına yönelik şiddet, ayrımcılık, işsizlik ve eğitimsizliğe karşı verdikleri mücadelelerin zemini genişlemektedir.

Dünya ve ülkemizdeki gelişmeler önümüzdeki dönemde kadınların mücadelesinin daha önem kazanacağına işaret etmektedir.

8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü kutlu olsun!