06 Mart 2019 19:30

Başka bir taraftarlık mümkün (mü?)

Başka bir taraftarlık mümkün (mü?)

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Pek çok farklı kulüp taraftarının, geçtiğimiz hafta Antalya deplasmanından dönerken bindikleri midibüsün devrilmesi sonucunda hayatının kaybeden Ankaragücü taraftarları Mert Turgut Çakır ve Eren Açıkgöz’ün cenazesine katılarak bu büyük acıyı paylaşması, ülkede yüksek düzeyde seyreden futbol geriliminin bir nebze olsun sorgulanmasına yol açmışa benziyor. Bu acı olay, hayatta dert edilen bazı şeylerin ölümün yanında aslında ne kadar önemsiz kaldığını bir kez daha gösterdi...

“Bunca acının, üzüntünün var olduğu bir dünyada taraftarlık üzerinden anlamsız düşmanlıklar yaratıp tribünleri, sokakları yangın yerine çevirmeye ve sosyal medyada kışkırtıcı paylaşımlar yapmaya değer mi” sorusunu sorabilmek, taraftarlık olgusunun bambaşka biçimde algılanmaya başlaması ve dolayısıyla bazı şeylerin değişmesi yolunda ilk adım sayılabilir… 

Ankaragücü taraftar grubundan gelen “Artık futbolda bizim  hasmımız da yok, düşmanımız da yok. Herkes dostumuzdur” şeklindeki açıklama, karşılık bulduğu oranda tansiyonu düşürüp ortamı güzelleştirecektir. 

Açıklamada yer alan ve Ankaragücü taraftarlarının Göztepe, Eskişehirspor, Konyaspor, Sakaryaspor ve Beşiktaş ile aralarındaki husumeti bitirdiğini belirten ifade ise düşmanlığın ne denli yaygınlaştığını göstermesi açısından ürkütücü… Futbolun dostluğa, kardeşliğe aracı olması beklenirken, nefretin ve düşmanlığın tetikleyicisi haline getirilmesi çok vahim bir durum… 

Konyasporlu bir taraftar grubu bu açıklamaya olumlu tepki vererek hedeflenen yumuşama sürecine katkısını sundu. Umarız diğer kulüplerin taraftar grupları da barış çağrısına kayıtsız kalmaz…

Tabii Ankaragücü taraftarlarının yaptığı açıklamanın havada kalmaması için barış düşüncesini tribünde, sokakta, medyada ve sosyal medyada hayata geçirmek gerekiyor… Bu ise ancak, farklı bakış açısına sahip yeni bir taraftarlık anlayışının geliştirilmesiyle mümkün... 

Ekonomik ve siyasi çıkarları gereği rekabeti, fanatizmi, ırkçılığı dayatıp kışkırtan muktedirler ise elbette, insani değerleri her şeyin önünde tutan yeni bir taraftarlık anlayışının filizlenmesine fırsat vermemeye çalışacaktır.

Futbol endüstrisi büyük oranda gerilimden beslenir, yöneticiler ve teknik direktörler başta olmak üzere oyunun unsurları gerilimi bir koz olarak kullanmayı içselleştirmişken, bütün bunlara meydan okurcasına yeni bir taraftarlık kültürü inşa edebilmek kuşkusuz kolay değil. Ama kesinlikle çaba göstermeye değer…

Kazanmayı tek hedef olarak bellemeyecek, ırkçı ve cinsiyetçi söylemleri terk edecek, rakibe ve hakemlere saygıyı hiçbir koşulda elden bırakmayacak, futbolun her şeyden önce bir oyun olduğunu unutmayıp rekabeti değil, keyif almayı ön plana çıkaracak, sadece kendi takım oyuncularının değil, rakip oyuncuların sergilediği güzellikleri de alkışlayacak, asla küfür etmeyecek, şampiyonluğu da kaçırsa, küme de düşse takımını bağrına basmaktan gocunmayacak bir taraftarlık anlayışının boy vermesiyle futbolda yepyeni bir döneme kapı açılabilir. 

Vicdan, empati, duyarlılık gibi insani değerlerle birlikte, aklı ve mantığı da merkezinde tutan taraftarlık anlayışının hüküm sürdüğü ortam, futbolun teknik anlamda aşama kaydetmesine de ciddi biçimde katkıda bulunacaktır…

İki genç insanın acısının, dostluk ve kardeşlik ışıltısıyla taçlanmış yeni bir taraftarlık anlayışının yaratılmasına vesile edilmesi, onların hatırasını yaşatmanın en güzel yollarından birisi değil midir? 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...