Halk, TÜİK’e değil cebinden çıkana bakıyor

TÜİK, şubat 2019 enflasyon rakamlarını dün açıkladı. TÜİK’e göre enflasyon, şubat ayında yüzde 0.16 artarken, yıllık bazda artış ise yüzde 19.67 oldu!

Seçim anketleri için “Manipülasyon var. Artık anketlere inanmıyorum” diyen Erdoğan; ya da muhalefeti “Domatesi patlıcanı konuşuyorlar ama bekayı konuşmuyorlar” diye suçlayan Bahçeli, herhalde TÜİK’in bu 0.16’lık enflasyonuna sarılacaklardır. Hele de Hazine Bakanı Albayrak, bu rakamı sanki “yıllık enflasyon”muş gibi sunup, “Ekonomideki bütün hedeflere vardık” diye, olup bitenleri izleyenlerin anlam vermediği veremediği değerlendirmelerine hız verecektir. Nitekim Albayrak, enflasyon rakamının açıklanmasından hemen sonra yaptığı açıklamada, bu rakamın “Aldıkları önlemlerin başarılı olduğunun göstergesi” olduğunu söylemiştir.

HALKIN ENFLASYONU DÜŞMÜYOR

Ama çarşı-pazarda en temel ihtiyaçlarını bile alamadan dönen emekçiler, TÜİK’in yüzde 0.16’lık enflasyonuna “Manipülasyon var” diyerek inanmayacaktır. Çünkü ceplerindeki parayla ihtiyaçları arasındaki derin uçurumdaki yangın can yakmaya devam etmektedir. Hem de her ay daha derine inerek, her ay yeni sinir uçlarını da alevlendirerek!

Nitekim, şubat ayında gıdadaki enflasyon yüzde 0.9 gibi yani genel olarak enflasyonun beş buçuk katı olmuştur.

Öte yandan sağlık, ulaşım, eğitim gibi halkı doğrudan ilgilendiren kalemlerde enflasyonun bütün haşmetiyle devam ettiğini TÜİK’in rakamları bile göstermektedir.

Bülent Falakaoğlu arkadaşımız, bugün bu rakamları köşesinde değerlendiği için burada ayrıntılara girmeyeceğiz.

Kaldı ki yüzde 0.16’lık bir enflasyon artışı da hiç de küçük bir aylık artış değildir. Nitekim bu artış herhangi bir Avrupa ülkesinde olsa herhalde “alarm zili” olarak görülür, sistemin “denge sensörleri” devreye sokulurdu. Ama aylık yüzde 1-2, hatta 3-5’lik artışları gören Türkiye için 0.16’lık enflasyon Cumhur İttifakı’nın üstünde dans edeceği bir rakam olabilmektedir.

ERDOĞAN YÖNETİMİ ‘ALGI’YA OYNUYOR, AMA...

Gerçekler, halka somut vaatler verme imkanını bile yitirmiş olduğu için “toplumun algıları” üstünden halkı yedeklemeyi esas alan, başarısızlıklarını bile başarı olarak gösteren Erdoğan yönetiminin, TÜİK rakamları üstünden kendi ekonomik politikaları lehine “algı oluşturmak” istemesi de beklenmeyen bir şey değildir.

Ancak “Cumhur İttifakı”nın medya ve devletin bütün imkanlarını kullanmasına; din, milliyet, bayrak-millet gibi toplumun çoğunluğunun hassas sinir uçlarının kaşınmasına karşın, “beka” iddiasına inandırıcılık kazandırılamamaktadır. 

Nitekim saha araştırmalarında görülen “Ülkenin en önemli sorunu nedir?” sorusuna, araştırmaya katılanların yüzde 75’inden fazlası “işsizlik, geçim sıkıntısı” demektedir. “En önemli sorun ‘beka’dır” diyenlerin oranı ise yüzde 5’in bile altında kalmaktadır. Yani anketler, Hükümetin yaklaşımına göre halkın yüzde 95’inin “vatan hainliğine aday” olduğunu da göstermektedir!

Öyle ki “beka” sorununun gerekli pirimi yapmadığını fark ettikleri için olacak; AKP’nin gayriresmi propagandası “öteki dünya” ile ilgili vaatleri öne çıkarmaya başlamıştır. Camilerde “AKP’ye oy duaları” yapma, “Cami avlularını politika alanına çevirme” seçim yaklaştıkça daha sıklaşan vakalar olmaktadır.

GERÇEKLERİ AÇIKLAMAYA DEVAM ETMEK BELİRLEYİCİ 

İsmet Yılmaz’ın Sivas AKP adayına oy isterken “AKP’ye verilen oyun öteki dünyada kurtuluş belgesi olacağı” iddiasından sonra; AKP’nin Urfa milletvekili Mehmet Kasım Gülpınar da öteki dünyadan rant vadetti!

AKP’ye oy verenler için M. Kasım Gülpınar; “Allahın karşısına çıktığınız zaman emaneti bize verdiğinizden dolayı size hesap sormayacak”  diyerek, öteki dünya vaatlerini de “AKP’ye oy verenlerden hesap sorulmayacak”a kadar genişletti!

Bütün bu “beka” propagandasının, o yetmeyince “öteki dünya vaatleri”nin halk indinde alıcısının olduğu bir gerçekliktir. Ancak son aylarda hızla yükselen işsizlik, yoksulluk, geçim sıkıntısı gibi ekonomik sorunlar, bu propagandanın inandırıcılığını hayli zayıflatmaktadır. Bu nedenledir ki, Erdoğan yönetimi “Şubat enflasyonunun 0.16 çıkmasını “toplumun algısını” kendi yönüne çevirmek için kullanacaktır. Ancak bunun kolay olmayacağı da apaçıktır. Çünkü halk geçen süre içinde yaşadıklarıyla “beka” yalanının karın doyurmadığını görmüş bulunmaktadır. 

Bu yüzden de hükümetin, halkı, enflasyonu düşüreceğine, işsizliğin, yoksulluğun ortadan kalkacağına inandırması kolay olmayacaktır. Halk cebinden çıkana bakacaktır! Hükümet ise halkın dikkatini başka yerlere; “beka” ve “öteki dünya sorunları”na çekmek isteyecektir.

Dolayısıyla, enflasyon ve onun etrafında hükümetin izlediği ekonomik politikalarla halkın çektiği sıkıntıların bağlantısını açıklamaya devam etmek, belirleyici önemde olacaktır.