28 Şubat 2019 20:00

'Venezuela sorunu' erteleniyor mu?

'Venezuela sorunu' erteleniyor mu?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Venezuela’daki Amerikan darbesinin ülke içindeki dayanakları bakımından sonuçsuz kaldığı görülüyor.

Son seçimde partisi en çok yüzde 17 oy alan, ancak 30 küsur sağ eğilimli partinin toplam vekil sayısında az farkla önde olması sonucu Ulusal Meclis Başkanı seçilmeyi başaran Juan Guaido’nun kendisini “tam demokratik” biçimde başkan ilan etmesinin bir işe yaramadığı geçtiğimiz cumartesi iyice açığa çıktı.

Zaten ülke içinde gösteriler örgütlemeye girişen ve Kolombiya sınırından zorla “insani yardım malzemeleri” sokmaya çalışan da sadece Guaido ve partisi olmuştu. 30’dan fazla diğer “muhalif” sağ eğilimli parti ise ne bir açıklama yapıyor ne de gösterilerle sınırı zorlamaya katılıyordu. Tamamen sessizdiler. Bolivarcı Sendikalar Birliği Yöneticisi J. Torres’in gösterilere katılmayıp bekliyorlar dediği “sessiz muhalifler”, bunların etkisinde olanlar ve “muhalefet”in çoğunluğunu oluşturuyorlar.

Üstelik Guaido Venezuela’da bile değil. “Geleceğim. Yakında…” tweeti attı, ama ne zaman, açıklamadı!

ABD’nin orduyu etkilemek için kesenin ağzını açtığı dillerde. Sözü edilen miktar hiç de az değil. Bugüne kadar 100 milyon dolar dağıtmışlar Amerikalılar, ama kime gitmiş bu kadar para, belli değil ve sonuç sıfır! Orduda çözülme bir yana, yaprak kımıldamıyor. İlk günlerde istifa eden hızlı Amerikancı general tek hâlâ ve “Avanak Avni” durumuna düşmüş!

İç dayanakların hali hal değil, ortada, ya dışarının durumu ne?

Dışarısı da içerisi gibi. “Demokratik” Avrupalılar “demokratlıklarının” kanıtı(!) olarak, işaret fişeğini ateşleyen Amerikan emperyalizminin ardı sıra Maduro’nun anayasallığı ve seçilmişliğine aldırmadan, Venezuela Anayasası’yla egemenlik haklarını hiç sorun etmeden, kendi kendisini başkan ilan eden Guaido’yu desteklemişlerdi. Hiç düşünmemişlerdi, birisi örneğin Merkel’in yerine ben başbakanım dese, desteklerler miydi? Venezuela’da bunu yaptılar ve sorarsanız, hâlâ “demokratlar”!

Ama lafın ötesine de geçmiyor, anayasayı sadece lafta çiğnemiş oluyorlar. ABD Venezuela’ya müdahaleyi BM Güvenlik Konseyine getirince tecrit olmuş, Avrupalılar da silahlı bir zorlamayı onaylamamışlardı.

Avrupa bir yana, “Lima Grubu” denen Amerikan hınk deyicilerin toplandığı Amerikan Devletleri Örgütü de Venezuela’ya açılacak bir savaşa karşı tutumda. En son Kosta Rika “Ben savaşa yokum” dedi. Amerikancılıkta en ilerilerinden olan, sınır zorlamalarının yapıldığı Kolombiya parlamentosu da “Bölgede bir savaşa karşı” karar aldı. Sola açık görünüm vermesiyle muhalefeti etrafında toplayan ancak Antiamerikan oylara da ihtiyacı olan uyanık politikacı Gustavo Petro’nun manevrası böyle oldu. FARC da eklenince Kolombiya frene bastı. Brezilya, faşist yönelimine rağmen zaten baştan olmaz demişti.

Hasılı, dış destek de işe yaramaz halde ve BMGK’de yüz geri olan ABD tek kişilik tecritleri oynamada.
Ülke içi bakımından bir dış etkenin sözünü etmeden olmaz. Çin. Venezuela’ya ciddi “yardımları”(!) var. 60 milyar dolardan fazla borç vermiş. Venezuela petrolünün çoğunu alıyor, iki ülke arasında ticaret gelişkin. Petrolü Rusya da alıyor, ama Çin bir başka. Ve Rusya, ama özellikle Çin hakkında tek olumsuz bir söz edilmiyor. Tersine, “dostumuz” kategorisinde. “Dostumuz Çin”, bu laf iyice yaygın. Ve sadece Venezuelalılar değil, destek verenler de genel eğilim olarak bu havadalar. Manzara, bu açıdan ne yazık ki, Saddam zulmünden kaçan Irak Kürtlerinin “başe Bush” diye bağırmalarındaki bilinç yanılsaması durumuna benziyor.

“Venezuela sorunu”nun geleceğine ilişkin söylenebilecek olan ne, peki?

Guaido, “yakında Venezuela’ya döneceğim” demiş ve Maduro tarafından, “Savcılık soruşturması nedeniyle hakkında ‘Yurt dışına çıkış yasağı’ vardı, ama çıktı, hiç kimse yasaların üzerinde değil. Guaido, Maduro’nun değil, yüksek yargı önünde hesap vermek zorunda.” açıklamasıyla yanıtlanmıştı.

Guaido tabii ki üç gün de olsa hapse girmek istemez, ancak herhalde Amerikalı dostları tarafından tutuklanması bahane olarak kullanılıp kendisini “kurtarmak için” Venezuela’ya bir sefer düzenlenmesine fırsat vermesi için ülkeye dönmeye ikna edilebilir. ABD’nin tek başına böyle bir girişimi iyi mi olur kendi açısından ve istediği sonucu verir mi, ayrı sorundur, ancak bu, şimdi sessiz bekleyen sessiz muhalefeti seslendirecek bir etken olabilir. 

Maduro’nun ise uyanık davranıp, sessiz muhalefeti kazanacak manevralar yapmasının kendisi açısından en hayırlı tutum olacağı konuşuluyor.
Az-çok uzun vadede ise, eğer bugünkü gelişim çizgisinde kırılmalar olmazsa, emperyalizme karşı bayrak açmış Venezuela’yı yeni bağımlılık günleri bekliyor demektir. “İyilik ve dostlukla” bağımlı bir ülkeye dönüşme -işte bu kader olmamalı!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...