16 Şubat 2019 23:40

Saray’da yaşayanların kulübede yaşayanlara dayattıkları kader bu!

Saray’da yaşayanların kulübede yaşayanlara dayattıkları kader bu!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kasım ayı işsizlik rakamları sadece kasım ayındaki işsizliğin dehşet verici büyümesini değil, 2019’da işsizliğin dayanılamaz boyutlara varacağının da işaretini verdi.

Ağustos ayından itibaren ayda 0.2 artarak “istikrarlı” bir yükseliş gösteren işsizlik, ekim ayında 11.6 düzeyine ulaşmıştı. Ama kasımda ekim ayına göre yüzde 0.7 gibi çok yüksek düzeyde artarak 12.3 düzeyine vardı.  

Aynı dönemde tarım dışı işsizlik oranı 2.1 puanlık artış ile yüzde 14.3 düzeyine ulaştı. 15-24 yaş grubunu kapsayan genç işsizliği ise 4.3 puanlık artış ile yüzde 23.6 düzeyine çıktı.

Böylece TÜİK’e göre bile işsiz sayısı 4 milyona, gerçek işsizlik ise 7 milyon dolayına dayandı!

Sadece işsizlik değil geçen aralık ayı sanayideki büyüme de 2009’dan beri en büyük daralma olan yüzde 9.8’lik bir düzeyde gerçekleşti.

AÇLIK SORUNU DA İŞSİZLİK DE YOKMUŞ!

İşsizlik geçtiğimiz hafta, salt rakam olmaktan çıkıp sahada kendisini devasa cüssesiyle de gösterdi. Zonguldak’ta TKİ’nin maden ocaklarında, yer altında çalışacak 1000 işçi için açılan kadroya başvuranların sayısı 60 bini buldu! Bu 60 binin 15-20 bin kadarının da üniversite mezunu gençler olduğu belirtiliyor. Aklı başındaki burjuva iktisatçılar da 2019’da işsizliğin yüzde 15’leri de aşacağını belirtiyorlar.

Bütün bu geçekler ortadayken, Hazine ve Maliye Bakanı Albayrak, “Ocak ayında bütçe 5 milyar TL fazla verdi. Bütçe disiplini uygulamalarımız sonuç verdi. Cari açığımız azalıyor. Bu yıl 20 milyar doların altına düşebilir. Ekonomik programımızda bütün hedeflere vardık” diyerek kepini havaya atıyor.

Cumhurbaşkanı ise, kendisinden iş isteyen gençlere, “İş yok değil iş var. Ama kalifiye elemana iş var. Kalifiye olmayan işçiler için sorun var” derken, üniversite mezunları arasındaki işsizliğin kalifiye olmayan işçilerden çok daha yüksek olduğunu görmezden geliyor.

Cumhurbaşkanı “açlık” konusuna da yeni bir açılım getirmiş bulunuyor. “Açlık yok masayı donatma sorunu var” diyen Erdoğan, ülkede açlık sınırının altında yaşayanların 20 milyona, sosyal yardımla yaşama sürdürenlerin ise 30.5 milyona dayandığını unutmuş görünüyor.

Bütün bir havuz medyası ve AKP camiası, Erdoğan ve Albayrak’ın verdiği “replikleri” yineliyorlar.

‘VUR PATLASIN ÇAL OYANASIN’DAN ÖTE BİR DURUM

Hiç kuşkusuz Cumhurbaşkanı ve Hazine Bakanı, olup bitenin farkında olamadıkları için böyle konuşmuyorlar. Çünkü onlar da herkes kadar zeki ve izledikleri politikaların da sonuçlarının da farkındalar. Cumhurbaşkanı, onun bakanları ya da AKP camiası;

Orhan Veli Kanık’ın, 50’li yıllarda, dünyayı umursamayan, “Vur patlasın çal oynasın” bir yaşam sürdüren yeni zenginleri tarif ettiği;

“Ne atom bombasıNe Londra KonferansıBir elinde cımbız,Bir elinde ayna;Umurunda mı dünya” şiirindeki gibi, diye tarif ettiği yeni zenginler de değiller. Elbette bir yandan bakıldığında “ejder meyveli”, “efuli”li kokteyllerle “Bir elinde cımbız bir elinde ayna umurunda mı dünya” denebilecek bir hayat tarzının yayıldığını söyleyebiliriz. Ama gerçek daha acıtıcıdır ve bunları asıl tarif eden, ülkenin yer altı ve yer üstü servetlerini yağmalamayı asli amaç edinmiş olmalarıdır. Bu yağma esas alındığında, ortaklarının yerli mi yabancı mı, milli mi gayrimilli mi... olduğu da umurlarında değildir.

ÇIKARLARI BÖYLE BİR EKONOMİK PROGRAMI GEREKTİRİYOR

İşsizliği, yoksulluğu devasa büyütecek politikaların tercih edilmesi bunun içindir. Yoksa, bu bugün karşı karşıya kalınan büyük sorunlar, bilinmeden, istenmeden ortaya çıkmış değildir. Hazine Bakanının bunca apaçık işsizlik, yoksulluk, geçim zorlukları karşısında “Ekonomik programımızın bütün hedeflerine vardık” derken sadece gerçeklerin üstün örtmemekte, aynı zamanda asıl amacının zaten bu olduğunu da itiraf etmektedir. Çünkü, “ekonomik program”da ilan ettikleri hedeflere başka türlü ulaşamazlardı!

Saraylarda oturdukları için de kulübelerdeki işsizliği yoksulluğu, yaşam zorluklarını kurdukları oyunun bir kuralı olarak görmektedir. Onun için olacak ki, onlara milyonların işsizliği; ekonomik programlarının “gerekli ve meşru”, dolayısıyla “Böyle olmasının herkes için de iyi” olan sonucu olarak görünmektedir.

Yani bugün yaşananlar, bir başarısızlık, iktidardakilerin yanlış uygulamalarının sonucu ortaya çıkmamış, tersine onların amaçlarına varmak için hayata geçirmeyi baş amaç yaptıkları ekonomik programın “Açıklanmayan ama öngörülen” soncudur.

Sarayda yaşayanların kulübelerde yaşayanlara layık gördükleri (Dayatılan da diyebiliriz) hayat budur!

Kulübede yaşayanlar bu kendilerine dayatılan hayatı reddeden bir mücadele çizgisine girmedikçe de sonuçlar değişmeyecektir.

Sınıflar mücadelesinin tarihi bunu gösteriyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...