09 Şubat 2019 00:42

Farklı yönetim şekli olabilir mi?

Farklı yönetim şekli olabilir mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hızlı yaşanan olaylar algılama ve düşüncelerimizde gecikme yaratıyor; olaylar olağanüstü hızla gelişirken biz hâlâ eski sistem algısı ile düşünüyor ve olan ile düşündüklerimizin uyuşmadığı durumda eleştiri geliştiriyoruz. Örneğin, başkanlık sistemine geçilmiş olmasına rağmen, biz hâlâ parlamenter yönetim sistemi mantığı ile algılama yapıyor ve işlerin tek merkezden yönetilmesini kabullenemiyoruz ve eleştiriyoruz.

Bu süreç bir yönü ile salt Türkiye’ye özgü olmadığı kadar, bir yönü ile de özellikle Türkiye’ye özgüdür. Şöyle ki, kapitalizm çöküş aşamasını yaşarken artık iktidara geçenler geçmişten çok daha yoğun olarak sermayeyi düşünmek, devamlı rant yaratmak ve bununla olabildiğince sermaye birikiminin gerilemesini yavaşlatmak ya da durdurmak istemektedir. ABD’nin başına Trump’ın geçmesi hiç rastlantısal olmadığı gibi, ileriki dönemlerde bu süreç Avrupa ülkelerinde de yaşanacaktır. Kaldı ki, günümüzde de Avrupa’nın bazı ülkelerinde bu işin ucu gözükmüş durumdadır.

Bu işin özellikle Türkiye’ye özgü olmasının nedeni ise, Türkiye’nin gelişmiş merkez kapitalist ülke olmayıp, gelişmekte olan çevresel konumlu bir ekonomi olmasıdır. Gelişmekte olan çevresel kapitalist olan hemen tüm ülkeler Türkiye benzeri yapılanma içinde olmak durumundadır. Bunların hiç birinde Batı tipi demokrasi yoktur, bundan dolayı da halkları daima ayaktadır, bu ülkelerde devamlı huzursuzluk hakimdir. Merkez ülkeler, çok doğal olarak, çevresel ülkelerin demokratik yapıya sahip olmadığından dolayı devamlı sarsıntı geçirdiği gibi anlamsız gerekçeler üreterek kapitalizmin yaşam süresini ve kendilerinin çevresel ülkeleri sömürme gayretlerini uzatmak istemekteler.

Kapitalizmde hiçbir ülke kendi başına buyruk değildir, olamaz da; her ülke, gelişmişlik durumuna göre, bir şekilde merkeze bağlanmıştır. Bu bağlantı siyasi görüntü sergiliyor olmakla beraber, aslında sömürü sistemine dayalı olarak ekonomik temellidir. Merkez kapitalizmde yaşam düzeyinin korunması çevrenin sömürüsüne bağlı olduğundan, böylesi bütünsellik merkezin zorlaması ile sürdürülür. Merkezde yaşam düzeyi görece korunmaya çalışılırken, çevre merkeze kaynak aktararak çöküş yaşar. Bu süreçler sömürücü merkez ekonomilerde bir saatin akrebi, sömürülen çevre ekonomilerde ise yelkovanı gibi çalışır.

Hal böyle olunca sıkışan çevre ekonomiler demokrasiden uzaklaşır ve merkezi despotik yönetim sisteminde takılı kalır. Bu geçiş yavaş ve gidiş-gelişlerle yaşandığından anlaşılır olmaktan uzaktır. Bu arada giderek sıkışan yaşam koşulları siyasi kadroyu sıkıştırarak, yönetimde tek başlılığa yönelişi hızlandırır. Çevresel ekonomilerde tek başlılık ya da demokratik görüntüde yaşanan diktatörlük salt çevre ülkeleri yöneticilerinin davranış modeli olmaktan çok, bu modeli dayatan merkez sömürücü ülkelerin de tercihidir. Türkiye, Afrika ülkeleri veya diğer çevresel konumlu gelişmekte olan ülkelerden bir derece farklı olmakla beraber, her ne kadar kendisini Avrupa ülkesi olarak görme eğiliminde ise de, son kertede sömürücü devlerin cirit attığı Ortadoğu bölgesinde gelişme yolunda ilerlemeye çalışan bir ülkedir. İşte siyasi yapılanmayı belirleyen, ülkenin tarikatlara savrulmasına neden olan, burjuvazinin sessizliğini açıklayan hazin durum budur. Tüm bu koşullarda durum daha farklı olabilir miydi? Bu konu daha farklı yaklaşımla tartışılabilir, ama bu tartışmaya girmeden, konuyu anlamsız yerel seçim heyecanlarına bağlayarak bitirmek istiyorum.

Her şey o kadar açık ki; merkezi yönetimde hemen tüm kurumlar işlevsizleştirilerek merkezi otoritenin araçsal uzantılarına dönüştürülmüşken, demokrasinin önemli aşaması olarak görülen yerel yönetimlerde iktidarın vaatleri ne kadar boş ve gerçek dışı ise, diğer partilerin çabaları da, maalesef,  o denli sistemi besleyici anlamsız girişimlerdir. Keşke, muhalefet cephesi aday seçme ve seçimi kazanma çabaları ile bu denli enerji harcayacağına, aynı çabayı sistemi halka anlatmada ve buradan bir çıkış yolu göstermede kullansa idi!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...