04 Şubat 2019 00:47

Bilimsel yöntem

Bilimsel yöntem

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hiç düşünmediğim biçimde ve zamanda, belki çoğu insan için “yeter artık!” duygusunun yaşanabileceği bir yaşta, 60’ımda zorunluluklar nedeniyle emekliye ayrılmam gerekti. İşimle resmi zorunluluklara dayanmayan bir ilişkim oldu her zaman. Öğrencisi olarak 1977 yılında başladığım İstanbul Üniversitesinden 2018 yılının son günlerinde resmi olarak ayrılırken, hem öğrencisi hem de öğretmeni olarak 41 yılın ardından 2019 yılının ilk günlerinde resmi kimliğimle son dersimi öğrencilerim, öğretmenlerim, dostlarım, yoldaşlarım, bu hayatta yüreğime değmiş yüzlerce güzelim insanla çok onurlandıran bir biçimde noktaladım. Zorunlu hizmet nedeniyle ayrı kaldığım iki yıllık zaman dilimi dışında aynı üniversitede eğitime başlayıp, aynı üniversitede yıllarını geçirmek bir yana, yaptığım seçimlerle hayatın içinde yer alabilme, hayata müdahil olabilme olanağı veren hekimlik, üstüne üstlük adli tıp uzmanlığı bu seçimlerimin en güzel armağanlarından biri oldu benim için.

Bugün yaptığım işi, hekimlik uygulamasının temel ilkelerini ve adli tıp uzmanlığının diğer hekimlik alanları ile benzerlikleri kadar benzemezliklerini de ele almak niyetindeyim. Bir adli tıp uzmanı olarak yaptığımız işin, diğer alanlara göre belirgin bir görünürlüğü var. Bizim işimiz belgelemek olduğu için, bu belgeleme faaliyetinin sonuçları, hazırlanan raporlar üzerinden hakkında belgeleme yapılan kişilerin seçimleri sonucunda görünür olma özelliği kazanabiliyor. Farklı pek çok alan olmakla birlikte biz adli tıp uzmanlarının en sık belgelemek zorunda kaldığı durumların başında şiddet geliyor. Şiddetin insanda oluşturduğu bedensel ve ruhsal zararları araştırmak, bu zararların iddia edilen şiddet ile ilişkili olup olmadığını, ilişkili olduğuna dair bilimsel veriler elde edilebildiyse de ortaya çıkan zararın ağırlığını belirlemek, bu bilimsel verileri gene bilimsel yöntemlerden yararlanarak tartışmak, tüm veri toplama, bu verileri çözümleyip yorumlama aşamalarını belgelemek işimizin parçası.  Şiddet canlılara zarar veren, etken olarak ise diğer canlıların içinde yer aldığı bir eylem.  Konu tıp olunca bu canlılar insanlar, şiddet de insan eliyle gerçekleşen ve diğer insanlara zarar veren eylemler oluyor. Köpek ısırmış olsa da, köpekten sorumlu olan insan, insanların sokakta yaşayan köpeklerin saldırısına uğramasına karşı o köpeklerin beslenmesi, aşılanması gibi önlemler alması beklenen yerel yönetimlerin düzenlemelerinde veya bir köpeğin bakımından sorumlu olan her koşulda insan. Yumruk atan, kurşun sıkan, tecavüz eden, aracıyla çarpan, işyerinde gerekli önlemleri almayan, tedavi için özen göstermeyen... Tümü önce bir iddia ve kuşkuyla başlıyor. Adım adım bu kuşkuda olası zarar ve iddia edilen etken araştırılıyor. Tıp ve hukuk el birliği ile hakikati ortaya çıkarmaya çalışıyor.

Hastalandığımızda yakından bildiğimiz adımlardan çok farklı değil. Hekim hastasının yakınmalarını dinliyor, muayene ediyor, gerekli ise laboratuvar yöntemlerinden yararlanıyor ve elde ettiği verileri çözümleyip yorumlayarak tanıya ulaşıyor. Ardından da olası tedavi basamaklarını öneriyor. Diyelim ki vücudumuzda bir iltihap var, etkeni de bir mikrop. Siz o mikrobu saptayıp, tedavisini düzenlediğinizde mikrop sizi “devlet düşmanı”, “terörist”, “çete” olarak tanımlamıyor. Benzemezliği de burada.

Oysa insanın insana verdiği zararlarda bu iddiaların tarafı insanlar olunca durum birden değişiyor. Tanı sürecinin bilimsel yöntemleri ve ulaşılan tanının bilimsel olup olmadığını tartışmak yerine o tanıya ulaşma çabasında yer alan insanların, en çok da hekimlerin, adli tıp uzmanlarının bilimsel yeterliliği yerine insan olarak yaptıkları, yapmadıkları tartışılmaya başlıyor. Hakikati dile getirmesi, hakikatin araştırılması sürecini tanımlaması gereken raporlar beklentilerimize denk düşmediğinde bilimsel ve akılcı yöntem, ilgili konuda çalışma yapan, bilimsel donanımı yaptıkları ve yazdıkları, çalışmaları ile bilimsel düzlemde kanıt niteliğinde olabilecek başka bir bilim insanı, insanlarına başvurmak ve tartışmayı bilimsel düzlemde sürdürmek iken, tartışmalar bütünlükten yoksun, bizlerin akademik ve bilimsel birikimine uygun olmayan bir dille, dedikodu diye tanımlanabilecek bir üslupla yürüyor.

Bir hekim ve adli tıp uzmanı olarak ömrümü hakikatin ortaya çıkmasına adadım. Hakikati araştırırken kullandığımız bilimsel yöntemler, verilerin bilimselliği bilimin gereği olarak tartışmaya, bilimsel yöntemlerle yadsınmaya tümüyle açıktır. Tartışmaya açık olmayan yegâne durum hasta mahremiyetidir. Hasta mahremiyetini yok saymak bir etik ihlaldir. Bana değişik etiketler yapıştıranların tümünü yaptığım, yaptığımız tıbbi belgelemeleri kişiler üzerinden değil, tanı açısından somut durumu bilimsel yöntemlerle tartışmaya davet ediyorum. Hakikat hem öğretir hem de onarır. Hepimiz için... Benim 60 yıllık hayatımın armağanı budur. 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...