23 Ocak 2019 23:49

Algıda arızalılık!..

Algıda arızalılık!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Fanatizm ile mutlak kazanma anlayışı arasındaki daracık alana sıkışmış futbol kültürümüz ve bu kültürel çerçevede boy gösteren futbolu algılayış biçimimiz, endişe yaratacak kadar arızalı. Yöneticiler, teknik direktörler, yorumcular ve taraftarlar hâlâ futbolun nasıl bir oyun olduğunu kavrayabilmiş değiller.

Maçların sonucunu, sahada ortaya konan mücadelenin değil, masa başında tezgahlanan oyunların bir parçası olan hakemlerin belirlediğine inanıyorlar ciddi ciddi. Ama bu iddialarını neye dayanarak dile getirdiklerini bilemiyoruz. Çünkü belge yok, kanıt yok, bilgi yok. Kafalarına estiği gibi konuşup duruyorlar. Kuşkucu bakış, çoktandır komploculuğa hatta yer yer paranoya boyutuna evrilmiş durumda. Herkes, “Adalet duygusu zedelendi”, “Puanlarımızı gasbettiler”, “Futbolu katlediyorlar”, “Bir şehrin emekleri çalındı”, “Çocukları ağlattılar” gibi hezeyan içeren ifadeler eşliğinde kendilerine karşı kurulan tezgahlara göndermede bulunuyor...

Yöneticiler öz kaynaklarına dayalı uzun vadeli gelişim planı yapmayı bilmez. Yıldız oyuncu transfer etmek adına paraları bol keseden savururken hem doğru kadro oluşturmayı beceremez hem de kulübü borç batağına sürükler ama puan kayıplarından hakemler sorumludur…

Teknik direktörler, doğru pozisyon alma, kademeye girme gibi futbolun temel ilkelerini oyuncularına öğretmekten acizdir (Tabii kendilerinin ne kadar bildiği de şüpheli) ama puan kayıplarından hakemler sorumludur…

Taraftarlar, takım biraz sendelesin anında küfre, yuhalamaya, ıslıklamaya, protestoya başlarlar ama onların gözünde de puan kayıplarının baş sorumlusu hakemlerdir…

Yöneticiler, teknik direktörler, taraftarlar ve amigo tarzı yorumcular 4 gol yedikleri ve istatistik kategorilerinin hepsinde rakiplerinin çok gerisinde kaldıkları bir maçın ardından bile hiç utanmadan, sıkılmadan hakemleri suçlayabiliyorlar…

Niçin yapıyorlar bunu? Elbette puan kayıplarına bahane bulmak, sonraki haftaların hakemlerini baskı altına almak ve taraftarları kışkırtıp daha ateşli bir unsur haline getirmek için...

VAR’dan sonra asla hakem hatası olmayacağına kendilerini inandırmışlar. VAR olsa da hakemlerin hâlâ çoğu pozisyonu kendi görüş açılarına göre yorumlamak zorunda olduklarını nedense algılayamıyorlar. Ayrıca, futbolun belli bir şiddet derecesine kadar temasa izin verilen yani temaslı bir oyun olduğunu ve hakemlerin de temasları değerlendirirken birbirinden farklı yorumlar yapabileceğini de anlayamıyorlar. Hakemlerin benzer pozisyonlarda farklı yorum yapmaları gayet doğaldır çünkü temasların şiddetini gözle yani dışarıdan bakarak kestirmek imkansızdır. Bu temaslar neredeyse sonsuz şiddet skalası içinde yer alır. Söz gelimi bir temas, çok hafif bir dokunuş da olabilir, güçlü bir itme ya da çekme de. Buna karşılık dışarıdan bakıldığında bu temasların hepsinin görünüşü birbirine benzeyebilir. Dolayısıyla bu pozisyonların faul olup olmadığını ne hakemin gözü, ne de VAR ayırt edebilir.

Sadece kazanmaya odaklanmış fanatik kafa elbette bunu algılayamaz, algılamak istemez ya da işine geldiği gibi algılamaya çalışır. O, puan kayıplarındaki kendi kusurlarını ve sorumluluğunu örtmek üzere hakem hatalarının peşinde koşmaktan, düşünmeye, sorgulamaya ve dolayısıyla futbolun nasıl bir oyun olduğunu anlamaya fırsat bulamaz.

Teknoloji daha da geliştiğinde, futbolcuların vücuduna, formasına, şortuna, çorabına, ayakkabısına takılacak çiplerle belki temasların şiddetini ölçmek ve buna göre karar vermek mümkün olabilir. Hakemlerle ilgili ahkam kesmeye, türlü zırvalar eşliğinde puan kayıplarının sorumluluğunu hakemlere fatura etmeye hevesli olanlar az daha sabretsin!..

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...