‘Muz cumhuriyeti, Şemşamer prensliği’ meselesi (2)
Fotoğraf: Envato
Kirvem,
Malum olduğu üzere şu sıralar ülkemizin önemli gündemlerinden birini oluşturan yerel seçimlerle ilgili tartışmalar her geçen günün ardından yavaş yavaş, siga siga, hedi hedi, gide gide daha da fazla ısınıp fokur fokur kaynamaya başladı...
Memleket sathında tıpkı damla sakızı ya da ciklet misali ha babam de babam dur durak demeden çiğneyip durduğumuz bu seçim hikayesi, neredeyse tadından yenmez, içinden çıkılmaz bir “mesele”ye dönüştü, dönüşüyor...
Neden?
Çünkü sözde meftunu ya da zil zurna aşıkı, maşuku, tutkunu olduğumuz “demokrasi”nin olmazsa olmaz koşullarını yerine getirmekten yana yeterince hassas davranmamız gerekirken, bunun yerine hamasi nutuklarla göz boyamayı hüner belleyip, ardından da çarkımızı döndürmenin yollarını arayıp zaman tüketmekle meşgulüz...
Sonra?..
Sonra güzelim yurdumuzda; hani hemen her fırsatta “Havasına suyuna taşına toprağına, bin can feda tek dostuma...” mısralarıyla yatıp kalkarken, diğer yandan da, oradan buradan esen rüzgarlara, fırtınalara, sel, sağnak falan feşmekan babındaki dahili, harici tüm patırtıların yanı sıra, keza apoletli, apoletsiz darbeleri sanki hiç yaşamamışçasına, aynı ezberleri tekrarlayıp, böylece “Demokrasi çizgisinden zerre kadar sapmadık, ödün vermedik, vermiyoruz” lafazanlığıyla oyalanıp, ardından da işimizi gücümüzü “yalan rüzgarları”na odakladık...
Atalarımızın kulaklarımıza fısıldadıkları “yalancı çoban” hikayesini elimizin tersiyle itip, bunun yerine demokrasi konusunda kendi meşrebimize göre kantarımızın topuzunu ayarlamanın inceden inceye ustalığına soyunduk!
Aslında dünya ahvalinde demokrasi meselesi kulvarında yıllardan beri sergilediğimiz bilumum davranışlarımızın bileşkesi, aynalardan yansıyan görüntüleri bir bakıma içinde yaşadığımız “kaknem” durumun “malumun ilanı” olduğu halde, bunu, bu nahoş durumu mırın kırın etmeden, bin dereden su getirip inkar etmeden açıkça, mertçe kabullenmek nedense, her ne hikmetse “fıtrat”ımıza bir türlü uymadı, uymuyor vesselam!
Vee nitekim gele gele tam da şu günlerde atalarımızdan miras kalan “Kabile Ruhu”yla, kimilerimiz “cumhur”, kimilerimiz “millet” çadırları altında serdiğimiz postlarda, demokrasi, hak, hukuk, adalet sosuna bulanmış nutuklar eşliğinde kıran kırana yerel seçimlere hazırlanırken, öte taraftan bu demokrasi şöleninin nimetlerinden, Muz cumhuriyetlerinin yanı sıra, ayrıca Şemşamer prenslikleri de acaba yeterince nasiplerini alıyorlar mı, bunu haftaya konuşalım Kirvem!
- Bitmeyen yazı* 05 Nisan 2022 00:14
- ‘Saltanat kayıkları’ meselesi 19 Mart 2022 23:23
- 'Ayıp' meselesi 12 Mart 2022 23:00
- ‘Yamuk beyinler’ meselesi 05 Mart 2022 21:31
- ‘İp ipullah sivri külah’ meselesi 26 Şubat 2022 23:05
- ‘Laklakiyat’ meselesi 19 Şubat 2022 20:45
- ‘Saz çalıp çığırmak’ meselesi 12 Şubat 2022 22:00
- ‘Demirkazık’ meselesi 05 Şubat 2022 23:20
- ‘Minik serçe’ meselesi 30 Ocak 2022 02:15
- ‘Enkaz’ meselesi 23 Ocak 2022 02:43
- ‘Rektifiye’ meselesi 16 Ocak 2022 03:40
- "Aç tavuk" meselesi 09 Ocak 2022 02:30