18 Ocak 2019 23:40

Trump, tampon bölge ve Kürtler

Trump, tampon bölge ve Kürtler

Fotoğraf: Envato

Paylaş

ABD başkanı Trump’un Twitter üzerinden açıklamaları dinmiyor. Her açıklaması yeni durum, yeni bir kriz yaratıyor. O da hem dış politikaya hem iç politikaya yönelik çıkmazlarından dolayı rahat değil. Her alana, her soruna ilişkin bir tweet atıyor. Ancak Trump da olsa, ABD Başkanı olunca etkili oluyor.

Trump’ın son tweeti, başta Türkiye olmak üzere, Kürtler, Suriye, Rusya, İran ve elbette bölgedeki cihatçı İslamcı örgütler tarafından okunup anlaşılmaya çalışılıyor.

“Kürtlere saldırırlarsa Türkiye’yi ekonomik olarak mahvederiz. 20 millik (32 kilometre) güvenli bölge kuracağız. Aynı şekilde Kürtlerin de Türkiye’yi provoke etmesini istemiyoruz.”

Daha önce bir vakitte ansızın “ABD askerlerini Suriye’den çekecek” dediği için, yukarıda saydığımız muhatapların hepsini etkilemekle kalmayıp, dünyanın ilgi odağı haline gelmiş olan Trump, ondan sonraki gelişmelerin yarattığı rahatsızlıkları ve buna paralel olarak hızla oluşan güç dengelerini görünce yeniden bir ayar çekme ihtiyacı duymuş olmalı.

Erdoğan ilk tweet üzerine bayağı bir böbürlenmişti, ikincisinde ise “Biz de zaten bunu istiyorduk” dedi. Türkiye ekonomisini batırma tehditleri ise geçiştirildi. “Hey Trump, hey ABD” falan demedi, diyemedi.. Neyse bunu geçelim.

ABD askerlerinin Suriye’den çekileceği açıklamasından sonra Suriye’nin kuzeyindeki güçler, yani 2012’den bu yana Kürtler, Araplar, Süryaniler, Türkmenler, Ermenilerin birlikte oluşturdukları özerk yapılanmanın temsilcisi durumundaki PYD-SDG yeni pozisyon için hızla harekete geçmişti. SDG, Rusya ve Suriye ile ilişkiler geliştirerek ve aynı zamanda yeni adımlar atarak, Türkiye ve onun gibi bölge üzerinde emelleri olan güçlerin işini zora sokacak önermelerde bulunurken, Suriye yönetimine demokratik adımlar attırmaktan yanaydı... SDG tarafından Rusya’ya bir yol haritası önerildi ve Rusya, Suriye’nin olurunu alamadığı için hâlâ Kürt temsilcilere bir yanıt vermiş değil. Kürtler, Suriye yönetimine tüm Suriye’yi kapsayacak demokratik bir yönetim modeli önerdiler. Rojava, Suriye’nin toprakları sayılmakla birlikte tüm işgalci güçlerden dişe diş ve büyük bedeller ödenerek kurtarılmış ve savunulmakta olunan demokratik özerk bir yönetimdi ve bir statüyle isimlendirilip, bir model olarak kabul edilmeliydi… Bu istenmişti. Suriye ile ilişkileri geliştirmede ve mutlaka birlikte bir çözüm yolu bulmada samimi olduklarını defalarca göstermiş Kürtlerin bu çabalarında ısrarcı olacakları görülüyor.

Ancak Esad rejiminin bunu reddettiği anlaşılıyor. Rojava’yı geri almak istiyor! Belli ki, durumunu biraz düzeltmiş olan, giderek hem 2011’den beri askıya alınmış Arap Ligi’ne (Birliği) katılma çağrısı almış olması, hem Mısır’a, Bahreyn’e, S. Arabistan’a oradan Britanya ve İtalya’ya uzanan Suriye’de büyükelçilik açma hesapları, Suriye İstihbarat Şefi Ali Memluk’un Kahire’den sonra Riyad’a kabul edilmesi, BAE’nin Şam Büyükelçiliğininin açılması vb. gelişmelerle birlikte, Esad dünü unutmuş görünüyor.

Esad, o zor günlerinde Kürtlerin başını çektiği direniş cephesine ne çok şey borçlu olduğunu es geçiyor. En kötü gününde hem kendi topraklarını savunmuş hem de Esad’ın ayakta kalmasına olanak tanımış Kürtlerin bugün zorda kaldıklarından dolayı burunlarını sürtmeye çabalamak da egemenlerin başka bir hasleti olsa gerek.

Kürtlere karşı “statükonun devamı” da denebilecek bir yönetim şekli öneren Esad’ın bu önerisi kabul edilememektedir.

Moskova’daki Kürt Temsilci Reşad Bênav anayasada değişiklik yapmaya yanaşmaması nedeniyle Şam’la süren müzakerelerin kesildiğini duyursa da Suriye yönetimi ile bu tür tıkanıklıklar her zaman olurdu ve yeniden masaya dönülebilir.

Nihayetinde Moskova’da bir bölüm temaslarda bulunduktan sonra Kamışlo’da bir açıklama yapan Kürt Temsilci Badran Jia Kurd: “Nihai kararımız, Şam’la anlaşmaya varmaktır” dedi. “Ne pahasına olursa olsun, Amerikalılar itiraz etseler bile bu yönde çalışacağız…” Bu açıklama Kürtler, Efrîn ve el Bab’ın TSK tarafından elde tutuluyor olmasının muhasebesini de yaparak, yeni olası saldırılara ve işgale kapıları kapatmanın çabası içindeler.

Trump’ın açıklamasının esas nedeninin Kürtlerin hızla Rusya ve Suriye ile ilişkiye girerken, ABD’den uzaklaştığıydı.

Diğer yandan Menbic’e olası bir TSK baskını öncesi SDG’nin çağrısıyla Rus ve Suriye askerleri ile Şii milislerin Arima kasabasına girişi aslında tampon bölge hazırlıkları için bu cephenin bir ön girişimi de sayılabilir… Böylece TSK’nin bir hava saldırısı olasılığı Rusya tarafından engellenmiş oldu.

Bu gelişmenin farkında olan ABD ise tampon bölge açıklaması ile bu gelişmeye karşı pozisyon peşindedir.

Suriye’nin Kürtlerin önerilerine kulak vermesi sadece Suriye için değil, tüm bölge halkları için demokratik bir gelişmenin önünü açıp, büyütecektir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...