Çürüme ve asalaklık
Fotoğraf: Envato
Aşağıdaki satırlar Erinç Yeldan’ın Cumhuriyet gazetesindeki köşesinde IMF’nin resmi blok sitesinden aktarılmıştır. “İleri sanayi ekonomilerin şirketlerinde gözlenen aşırı büyüme ve sermayenin yoğunlaşması, piyasalarda rekabet koşullarını engellemekte ve -artan şirket kârlarına rağmen- yatırımların duraklamasına, iş dinamizminin yavaşlamasına, üretkenlik kazanımlarının gerilemesine ve işçi gelirlerinin milli gelir içindeki payının da gerilemesine neden olmaktadır”. (16 Ocak)
Uluslararası Para Fonu (IMF) blokunda yer alan bu tespitler, günümüzde tekelci kapitalizmin üretici güçleri engellemesinin, asalaklığının ve çürümüşlüğünün uluslararası kapitalizmin en yetkili kurullarından birisi tarafından farklı ifadelerle itiraf edilmesinden başka bir anlama gelmemektedir. Aynı yerde 1980’den bu yana “gelişmiş ekonomilerde” ortalama kâr oranının yüzde 40 artığı vurgulanmaktadır. Tekelcilik ortalama kâr oranlarının düşmesine geçici bir çözüm bulmuş, buna karşın kapitalist ekonomilerin gelişmesine fren yaptırmış, yine itiraf edildiği gibi gerçek ücretleri aşağıya çekmiştir.
Kuşkusuz bu sonuç sadece ’80’li yıllarda ortaya çıkmış bir olgu değildir. Bu gelişme 20. yüzyılın daha ilk çeyreğinin ortalarında Lenin tarafından tespit edilmiş, bu nedenle de emperyalizme asalak ve çürüyen kapitalizm damgası vurulmuştur. Gelişmenin diğer bir yönü borsaların olağanüstü büyümesi, asalak, rantiye bir sınıfın üretici güçlerin sırtına kene gibi yapışmasıdır. Bugün bu olgu dünyanın yüzde 1’inin servetinin kalan yüzde 99’un servetine eşit olmasında kendini açığa vurmaktadır. Trilyonlarca dolar yeni vurgunlar için “sıcak para” olarak dünya borsalarında dolaşmaktadır. Bu trilyonlar üretime, üretken yatırıma değil spekülasyona yönelmektedir.
Bütün bu gelişmelerin diğer bir sonucu yeniden hızlanma eğilimi gösteren tekeller arasında “Ortaklık ve iş birlikleri, satın almalar ve yutulmalardır”. Son günlerde bir araya gelmeleri pek düşünülemeyecek olan FW ile FORD’un bazı ticari araçları ortak üretmek üzere anlaşmaya varmaları ve bu anlaşmayı yeni elektrikli araçların geliştirilmesine doğru genişletme kararı almalarıdır. Pazarlar için mücadele kızıştıkça büyük tekeller arasında bu tür “iş birliklerinin” hızlanması, buna karşın emperyalist devletler arasındaki gerilim ve sürtüşmelerin artması bir çelişki değildir. Bu “ortak” tekeller her iki ülkeye ve diğer ülkelere harp malzemeleri dahil her ürünü satabilir ve kasalarını doldurabilirler.
Yukarıda bütün söylenenler dikkate alındığında şu günlerde “Sarı Yelekliler” olarak kendini açığa vuran ve özünde emekçi halkın geniş kesimlerinin hoşnutsuzluğunu ve öfkesini yansıtan, ama işçi sınıfının sınıf olarak harekete geçmemesi durumunda bir süre sonra ivmesinin düşmesi şaşırtıcı olmayacak olan hareketlerin, bundan sonra da dünyanın çeşitli ülkelerinde patlak vermesi kaçınılmazdır. Çünkü rahatlıkla görülebileceği gibi nesnel koşullar işçi ve halk hareketlerinin gelişmesine olağanüstü bir zemin sunuyor. İşçi ve emekçi halklara savaş açanlar kendilerine yanıt verilmeyeceğini sanmamalıdır.
- Her alanda soygun ve sömürü 15 Mart 2024 04:40
- Kadınların mücadelesi yayılıyor, güçleniyor 08 Mart 2024 05:01
- İşçiler köle mi? 01 Mart 2024 04:25
- Muhalefet sorunu 23 Şubat 2024 03:44
- Peşkeş, yağma ve katliam 16 Şubat 2024 05:05
- Yerel ve genel 09 Şubat 2024 04:37
- Bahçeli’nin hayali 02 Şubat 2024 03:55
- NATO da yerli ve milli oldu! 26 Ocak 2024 04:40
- Nereye kadar gideceksiniz? 19 Ocak 2024 04:15
- Cin şişede durmuyor 12 Ocak 2024 03:45
- Dış ve iç politika 05 Ocak 2024 03:15
- Geride kalmakta olan bir yılın kısa hikayesi 29 Aralık 2023 04:55