16 Ocak 2019 23:30

Propaganda ve gerçek

Propaganda ve gerçek

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu zor ve ağır koşullar, aksi yöndeki bütün söylemlere ve iktidar tarafından yürütülen yalan propagandaya rağmen, yakın gelecek açısından tablonun hiç iç açıcı olmadığını gösteriyor. Bu durumu hepimizden daha iyi gören iktidar, ağırlaşan ekonomik kriz koşullarına rağmen, acısı yerel seçimler sonrasında çıkacak olan ‘seçim ekonomisi’ uygulamalarıyla yangına benzin dökmeye devam ediyor.

2018 enflasyonunun yüzde 20.3 olması, işsizliğin artması, dış borcun milli gelire oranının yüzde 60’ı geçmesi, ekonomide yaşanan daralmanın sürmesine ve 2017’de 47.8 milyar TL olan bütçe açığının 2018’de önceki yıla göre yüzde 52 artışla 72.6 milyar TL’ye yükselmesine rağmen, ekonomi bakanı, dalga geçer gibi, yeni ekonomi programı (YEP) hedeflerinin tamamını tutturdukları müjdeledi! 

Erdoğan ve ekonomi yönetimi, her şey göz önünde olmasına rağmen ‘Ekonomide işler yoluna girecek’ söyleminde ısrar etse de, sanayi üretiminde yaşanan ve 2019 boyunca sürmesi beklenen daralmanın da etkisiyle, ekonomide durumun propaganda edilenin aksi yönünde olduğunu gösteriyor. 

Ekonomik krize neden olan sorunları çözmek için değil, sadece etkilerini hafifletmek ve bütün sorunları seçim sonrasına ertelemek için adım atıyorlar. Patronlar için sürekli yeni teşvikler, vergi indirimleri, prim ve borçlara yönelik iyileştirmeler yapılıyor. Diğer taraftan emekçiler doğrudan ve dolaylı vergiler altında ezilirken, kredi borcunu ödeyemediği için icra takibine düşen 2.5 milyon kişi kaderi ile baş başa bırakılıyor. 

Türkiye’de krizin etkilerinin daha belirgin olarak hissedilmeye başlanmasından bu yana ekonomide yaşananlara ve açıklanan resmi verilere bakıldığında, yapılan propagandanın aksine kısa süre içinde atlatılacak bir krizle karşı karşıya olmadığımız çok açık. Krizin ekonomide yarattığı yıkım toplumsal ve siyasal alanda yaratacağı etkilerin sandığa yansımaması için uğraşan propaganda aygıtlarının tüm çabalarına rağmen gerçeklerin üzeri örtülemiyor. 

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) açıkladığı son verilere göre resmi işsizlerin sayısı 3 milyon 788 bin oldu. Üstelik TÜİK’in rakamları gerçek işsizlerin önemli bir bölümünü yansıtmıyor. TÜİK’in benimsediği işsizlik tanımı gereği gerçekte işsiz olup da ‘işsiz sayılmayanlar’ı hesaba kattığımızda gerçek işsiz sayısının neredeyse 6.5 milyona çıktığını görüyoruz. 

Başka bir devlet kurumu olan İŞKUR’un verilerine göre, Türkiye ekonomisinin fiilen daralmaya başladığı nisan 2018’den bu yana kayıtlı işsiz sayısındaki artış 1 milyon 167 bin 781 kişi. TÜİK’in verilerine henüz yansımayan kasım ve aralık 2018’de İŞKUR’a yeni kayıt yaptıran işsiz sayısı ise 300 bine dayanmış durumda. Kasım 2018’de İŞKUR’a kayıt yaptıran işsiz sayısı 81 bin 408 iken, aralıkta birdenbire iki buçuk kattan fazla artarak 212 bin 906’a çıkmış. Bu durum, işsizlik artışındaki eğilimin artarak süreceğini göstermesi açısından önemli. 

TÜİK’in açıkladığı resmi işsizlik ve enflasyon verilerinin doğruluğu ve güvenilirliğinin daha önce hiç olmadığı kadar tartışılması boşuna değil. Halkın büyük bölümü, çarşıya pazara çıktığında karşılaştığı zamlarla TÜİK’in açıkladığı ortalama enflasyon oranları ile kendi enflasyonu arasındaki farkı kolaylıkla görebiliyor. Benzer bir durum işsiz sayısındaki belirgin artış açısından da geçerli. 

Erdoğan başta olmak üzere, iktidar destekçileri ve bazı iktisatçılar, ekonomide yaşananların geçici olduğu, 2019’un ikinci yarısında her şeyin düzeleceği ve krizden çıkılacağını iddia ediyorlar. İktidar ve destekçileri aracılığıyla sürdürülen propagandanın gerçeklerin üzerini ne kadar örtebileceğini önümüzdeki birkaç ay içinde net bir şekilde göreceğiz.

 

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...