17 Ocak 2019 00:00

‘Güvenli bölge’, Türkiye’nin iç ve dış politikasını çok zorlayacak

‘Güvenli bölge’, Türkiye’nin iç ve dış politikasını çok zorlayacak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

ABD Başkanı Trump’ın Rahip Brunson’un serbest bıraktırılmasından sonra Suriye üstünden Türkiye’yi hizaya getirmek için attığı adımlar sonuç veriyor.

İlk bakışta Trump’ın “bir sabah ansızın” tarzı (O sabah ki ruh haline göre Trump’ın bir “tweet atıp” sonra da tersini söylemekten çekinmediği bir zamanı içerir), bir “tutarsızlık” gibi görünse de gerçeğin pek böyle olmadığı anlaşılıyor. Tersine Trump, ABD emperyalizminin bölgedeki çıkarları uğruna gözü kara adımlar atan, “müttefikleri”yle (iş birlikçileriyle) ilişkilerini ABD’nin ihtiyaçlarına göre “yeniden kuran” bir ABD başkanı!

Nitekim Trump, Erdoğan’ı şimdilik de olsa kendi tarzına özgü girişimlerle istediği çizgiye çekmiştir.Üstelik de “Biz de zaten böyle diyorduk” demelerini de sağlayarak!

HERKESİN ‘GÜVENLİ BÖLGESİ’ FARKLI!

Erdoğan geldikleri çizgiyi, önceki gün partisinin grup toplantısında açıkça ortaya koydu.

“Eğer Türkiye Kürtleri vurursa, Türkiye’yi ekonomik yönden mahvederiz” diyen Trump’ın bu sözlerinden “Üzüntü duydukları”nı belirten Erdoğan, “Dün gece bu meseleleri tekrar konuştuk. Gayet müspet ve tarihi bir görüşme oldu...” değerlendirmesiyle, Trump’ın hiçbir egemen hükümet tarafından yenilip yutulmayacak ağır tehdidini görmezden geldi.

İki gündür de, Trump’ın telefon görüşmesinde Erdoğan’a “Türkiye-Suriye sınırında 20 mil derinliğinde ‘güvenli bölge’ oluşturulması” önerisi etrafında, “ABD bizim dediğimize geldi” şarkıları söyleniyor.

“Kutlama havası”nda ifade edilen ABD’nin dediği “güvenli bölge” önerisi ile Türkiye’nin sözünü ettiği “güvenli bölge”nin ne kadar birbirine yakın ne kadar karşıt unsurlar taşıdığına da pek bakılmıyor.

Ama önceki gün Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın ile ABD’nin karşılıklı verdikleri önerilere (Karşılıklı olarak 5’er maddelik öneriler sunulduğu belirtiliyor) bakıldığında bile iki tarafın “güvenli bölge”den çok farklı şeyler anladığı görülüyor.

ABD’nin “güvenli bölgesi” PYD-YPG’yi de kapsıyor. Türkiye ise bütün dikkatini PYD ve YPG’yi “güvenli bölge”den sürmeyi merkezine alan öneriler sunmuş!

Her iki taraf açısından da gerisi teferruat!

‘GÜVENLİ BÖLGE’ PLANI TÜRKİYE’NİN İÇ VE DIŞ POLİTİKASINI ZORLAYACAK

Ancak Trump’ın attığı tweet sadece ABD ile Türkiye arasındaki ilişkileri değil ama Türkiye’nin iç politikası ve Suriye politikası merkezli dış politikasında da yeni altüst oluşları getirecek mahiyette unsurlar taşıyor.

Bu muhtemel gelişmeleri şöyle belirleyebiliriz:

1- İç politikada ‘Cumhur İttifakı’nda kırılma yaratma ihtimali: Trump belki iç politikada “güvenli bölge önerisi”nin nasıl tepkilere yol açacağını hesaplamamıştır. Ama Erdoğan-Bahçeli ittifakının iç politikayı “Türkiye’nin beka sorunu”na bağladıkları ve “beka”nın en hassas yönünün “Suriye’de Kürtlere hiçbir biçimde bir yönetim oluşturma izni verilmemesi” olduğu dikkate alındığında; ABD’nin önerdiği “güvenli bölge” planının “Cumhur İttifakı”nı da zorlayacağı açıkça görülebilir. 

Nitekim önceki gün Erdoğan’ın “Trump’la tarihi önemde bir görüşme yaptık” demesinden birkaç saat önce partisinin grubunda konuşan Bahçeli, ABD’ye ağır sözlerle verip veriştirdikten sonra; “Ekonomimizi mahvedermiş. Sana ‘Tamam’ diyen senin gibi olsun” diyerek, ABD ile gemileri yaktı!

Dahası, MHP tedrisatından geçen “milliyetçilik”  Suriye’de bir “güvenli bölge”nin önünde sonunda Irak’ta olduğu gibi bir “Kürt devleti” ile sonuçlanacağı tezine sarıldığı için, “güvenli bölge”ye ilkesel olarak karşıdır. Dolayısıyla bu durum, eğer bu doğrultuda adımlar atılmaya başlanırsa, ‘Cumhur İttifakı’ içinde MHP ve AKP arasında ciddi sorunların baş göstereceği anlamına gelecektir.

2- ‘Türkiye-İran-Rusya ittifakı’nda büyük sorunlar yaratma ihtimali: Trump ve Erdoğan telefonla Suriye’de güvenli bölge kuruyor, burada yönetim oluşturuyor, pazarlıklar yapıyor,... hatta Erdoğan TOKİ’nin “güvenli bölge”de yapacağı evlerin mimari planlarını bile yapmış ama;

- O toprakların Suriye toprağı olduğunu,

- Suriye’nin kuzeyinde yaşayan Kürtler başta olmak üzere halkların böyle bir planı kabul edip etmeyeceğini,

- Bu bölgede yeni bir yönetim kurulurken Suriye, İran ve Rusya’nın ne diyeceğini umursamıyorlar. En azından böyle görünüyorlar.

Oysa Trump bu girişimiyle tam da Türkiye ile İran ve Rusya’nın kapışmasını, Astana görüşmeleri etrafında sürdürülen girişimlerin başarısızlığa uğratılmasını, İdlib’in Türkiye için bir tuzağa dönüşmesini amaçlamaktadır. Ki, Türkiye’nin “güvenli bölge”ye sarılması, Trump’ın bu amaçlarının geçekleşmesine çok yaklaştığını göstermektedir.

Erdoğan belki de bu sorunları Putin’le bir hafta sonra yapacağı görüşmede aşacağını düşünüyor ama Suriye krizinin geldiği aşama buna ne ölçüde izin verir, bu da çok tartışmalıdır. 

Trump’ın Suriye’de attığı adımların en önemli ve yakın amacının; Rusya-İran-Türkiye üçlüsünün ittifakını bozmak olduğu dikkate alındığında, Trump’ın amacına çok yaklaştığını söyleyebiliriz.

Bunun için sadece Trump’ın “Suriye’den askerimizi çekeceğiz” ‘tweet’inden sonraki gelişmelere bakmak bile yeter!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...