Barış akademisyenleri davaları için iki bilimsel görüş
Fotoğraf: Envato
1128 Akademisyen, 11 Ocak 2016 tarihinde “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlıklı bir bildiri yayımlamışlardı. Gözaltına alınanlar oldu. Yüzlercesi hakkında, çeşitli mahkemelerde, Terörle Mücadele Kanunu’nun 7/2. maddesine aykırılık iddiası ile davalar açıldı ve bu davalar ağırlıklı olarak İstanbul’da görülüyor. Hiçbir mahkemede, beraat kararı verilmedi. Bildiri metnini TMK 7/2. maddesine aykırı bulduğuna dair karar vermiş ve böylece reyini, kanaatini belli etmiş olan mahkemeler, aynı metni imzalamış diğer akademisyenleri yargılamaya devam etmiş ve devam etmektedir. Bu duruma itiraz eden sanık avukatları, “tarafsızlık” ilkesini hatırlatmaktadır. Bazı mahkemeler TCK’nin 301. maddesinin uygulanması olasılığı nedeniyle soruşturma izni için Adalet Bakanlığına başvurdu. Mahkumiyet kararlarından büyük çoğunluğu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına dönüştü. Bazı akademisyenler için bu hüküm de uygulanmadı. Bazı sanıklar ise bunu da talep etmediler ve beraat talebinde ısrar ettiler. Cezalar artırılarak verildi. Şöyle örnekleyecek olursam, ilkin Profesörler Büşra Ersanlı ve Füsun Üstel, ve en son tarihlerde de Profesörler Gençay Gürsoy ve Şebnem Korur Fincancı hakkında hapis cezaları verildi, cezalarda erteleme yoluna gidilmedi.
Barış İçin Akademisyenlerden, Eylül 2018 tarihi itibariyle çeşitli üniversitelerde görev yapan 405 akademisyen hakkında ise gece yarıları çıkarılan KHK’ler ile kamu görevinden ihraç kararları verilmişti. Bu vesile ile, ILO’nun 111 sayılı İş ve Meslekte Ayrımcılık Sözleşmesi’ne aykırı bu hukuk dışı KHK’ler uygulaması, bir kez daha kayıtlara geçsin.
Hatırlanacağı gibi, barış akademisyenleri hakkında açılan davalar ve onların akademiden ihraçlarıyla ilgili olarak hem Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserinin hem de Avrupa Konseyi Venedik Komisyonunun, Birleşmiş Milletler raportörlerinin raporları, değerlendirmeleri bulunmaktadır. Bu raporlar, aynı zamanda sokağa çıkma yasaklarını ve 15 temmuz sonrası OHAL uygulamalarını da içerir. O döneme ilişkin TİHV’nin sokağa çıkma yasağı raporları ile İHD ve barolar ve diğer STK’lerin raporlarına bakılabilir. Aynı şekilde, akademisyen yargılamalarına konu olan bildiri ile ilgili, örnek olsun Kerem Altıparmak ve Yaman Akdeniz’in 2017 yılında İletişim Yayınları’ndan çıkan, “Barış İçin Akademisyenler-Olağanüstü Zamanlarda Akademiyi Savunmak-” kitaplarında soruşturma ve davalar değerlendirilmekteydi. Okunmasını öneririm. Bu uzun girişten sonra, bugün bu yazıyı yazmama neden olan, son günlerde kamuoyuna da yansıyan iki rapordan -bilimsel görüş (mütalaa)- söz etmeliyim. Raporlardan ilki Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Ceza ve Ceza Muhakemesi Hukuku Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Türkan Yalçın’a ait. İkinci rapor da “Türkiye İnsan Hakları davaları Destek Projesi Uzman Mütalaası” başlığını taşıyor. İngiltere’den Leiden Üniversitesi hukuk profesörlerinden Helen Duffy ve Middlesex üniversitesinden Philip Leach’e ve proje hukuk ekibine ait.
Profesör Yalçın tarafından hazırlanan bilimsel görüş, barış imzacılarından profesör Nihal Saban’ın yargılandığı 37.ağır Ceza Mahkemesine sunulmak üzere hazırlanmış. Profesör Yalçın, Bilimsel Görüş metninde, 1) Bildiri metnine, 2) iddianameye, 3) Nihal Saban’ın savunmasına yer verdikten sonra, 4) “Düşünce/ifade özgürlüğü ile eleştiri hakkı ile TMK’nin 7/2.maddesi arasındaki ilişki”yi analiz ediyor. Sayın Yalçın daha sonra 5) Terörle mücadele Kanunu’nun 7/2.maddesinde düzenlenen “Terör örgütü propagandası yapmak” suçunun unsurları” başlığı altında değerlendirmelerde bulunuyor ve sonuç bölümünde de 7. maddenin 2013 yılı değişikliğindeki yasa gerekçesini hatırlatıyor.Yalçın, veciz bir şekilde, “hüküm; sezgilere göre değil hukuk kurallarına dayanılarak oluşturulur” diyor. Yalçın’a göre, bildiride geçen ifadeler, AİHS (10), Anayasa 25, 26, TCK 26/1 doğrultusunda ifade özgürlüğü ve eleştiri hakkının kullanılması mahiyetindedir ve suçun ( TMK 7/2) maddi ve manevi unsurları oluşmamıştır (https://m.bianet.org/bianet/ifade-ozgurlugu/204364-akademisyen-yargilamalari-icin-prof-dr-turkan-yalcin-dan-bilimsel-mutalaa).
İkinci bilimsel görüş, 64 paragraftan oluşuyor ve yukarıda belirtildiği gibi, Duffy, Leach ve proje hukuk ekibine ait. Bildiri metninden sonra, 3. bölümde, “ifade özgürlüğü ile ilgili ceza hukuku ve ilişkili uluslararası standartlar”a, 9. paragraftan 51. paragrafa kadar yer veriliyor. Dördüncü bölüm, “yasal düzenlemeler ve Türkiye uygulamaları” başlığını taşıyor ve 51. paragraftan 64. paragrafa kadar sürüyor. Bilimsel mütalaada, AİHS ve AİHM kararları, BM, Avrupa Konseyi insan hakları komiseri ve Venedik komisyonu raporları/görüşlerine atıfta bulunulmaktadır.
Bütün bu uluslararası kurumlarda dile getirilen görüşler ile bu yazıda görüşlerini andığımız Türkiyeli bir ceza hukukçusu profesör ile İngiltere’den iki ayrı üniversiteden iki hukuk profesörünün ifade özgürlüğünü ve bildiri metnini aynı şekilde değerlendirmiş olmaları insan hak ve özgürlüklerine saygı ilkesi açısından sevindiricidir.
Dileriz ve umarız, Türkiye yargısı hukukun üstünlüğü ilkesi ile insan haklarına saygı ilkesinin gerektirdiklerine sahip çıkar.
- Sonrası... 22 Haziran 2023 04:20
- İnsan hakları standartları ve değişim 15 Haziran 2023 04:10
- İnsan haklarının korunması sorunu 08 Haziran 2023 04:21
- Yeni bir güne uyanabilmek: Yaşamak! 01 Haziran 2023 04:21
- AYM kararlarına uyum ve uygulama sorunu 25 Mayıs 2023 04:22
- PKK ve ETA'nın savaşı ve aileler 18 Mayıs 2023 04:19
- Yeşil Sol Parti Çankaya'dan: Sekiz paragrafta atılacak devrimci adımlar 11 Mayıs 2023 04:41
- AİHM kararlarına uyum göstermek 04 Mayıs 2023 04:19
- Hukukun üstünlüğü ve demokrasiye saygı ihtiyacı 27 Nisan 2023 04:21
- Devletin savaş harcamaları üzerine 20 Nisan 2023 04:18
- Cumartesi Annelerinin toplanma özgürlüğü, polis ve Anayasa Mahkemesi 13 Nisan 2023 04:01
- Yeni dönem mi? 06 Nisan 2023 04:21