30 Aralık 2018 23:10

İnsanlık için yeni bir yıl olsun!

İnsanlık için yeni bir yıl olsun!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu yılın da sonuna geldik. Yılın son gününde, bir aylık aradan sonra yazabildiğim için seviniyorum. Peş peşe yolculuklar, davalar, duruşmalar derken evin temel ihtiyaç maddelerini bile tükettiğim günlerde oturup yazabilmek de çok mümkün olmadı. Oysa şimdi sevinirken, bir yandan da ne yazacağımı bilmez haldeyim. Yoğun haftalar boyu içimden taşan sözcüklerle yatıp kalkmama, her gün onlarca yazının konusu, sözü kafamın içinde dönüp dolaşmasına rağmen, bugün yazımı yazmak için bilgisayarın başına oturduğumda haftalardır içimde kaynayan sözler akıp gitmiş, beni terk etmiş gibi.

Yedi yıldır adalet bekleyen Roboskili ailelerle başlamalıyım belki de... Devlet denen organizasyonun nasıl denetimden azade, hiddetli ve şiddet yüklü olabildiğini bilen, var olan yapısal özelliklerine karşın en azından denetimi için mücadeleyi bırakmayan biri olarak bu katliam beni çok üzse de, sonrasında kullanılan dil de dâhil, şaşırttığını söyleyemem. O gün ve izleyen günlerde içimde biriken cam kırıklarının sebebi erki elinde bulunduranlar değildi, hayır. Yılı bitirdiğimiz gece dostlarla, 40 yıllık yoldaşlarımızla İMC televizyonunda buluşmuştuk yanılmıyorsam. Bir yıl boyunca devletin hiddetli yüzüyle karşılaşmalarımızı, insan hakları mücadelesinin kazanımlarını, başardıklarımızı, başaramadıklarımızı konuşacak ama en çok da daha birkaç gün önce üç kuruşun peşinde dondurucu soğukta katırlarıyla birlikte katledilen çoğu çocuk onlarca insanımızın yasını birlikte tutacaktık. O yas hiç bitmedi. Katlanarak yenileri eklendi 7 yıl boyunca. Arkamızda akıp giden ekranlarda Türkiye yeni bir yılı kutluyordu. Roboski’de onlarca insan katledilmemiş gibi, o insanlarla aynı toprakları, aynı suyu, aynı hayatı paylaşmamışız gibi. O günden sonra cam kırıklarıyla doldu içim, kanadı durdu. En ağırını yaşadım bugüne dek bu topraklarda yaşanan acılara tanıklığımın demeye kalmadan, 2015 sokağa çıkma yasaklarıyla başlayan, 3 Mart sabahı o bodruma girene dek devam eden acılarla kanamayan tek bir hücrem kalmadı geriye. Devletler ve işledikleri insanlığa karşı suçlar kanatmaz beni, kanatmadı bugüne dek. Hakikatin peşinden gitme kararlılığımı artırır, suçu ortaya çıkaracak, kayıt altına alınmasını sağlayacak delillerin peşine düşme sorumluluğumu pekiştirir. Ama halklar birbirinin acısını görmediğinde, görmezden geldiğinde her yanım kanar.

O kanı durduran 20 Haziran 2016’da tutuklanıp Bakırköy Kadın Kapalı Ceza İnfaz Kurumuna gönderildiğimde her renkten insanın katılımıyla süren Özgürlük nöbetleri, o nöbetten ulaşan mor defter, deftere yazılan sözler, rengârenk mektuplar, turna kuşları oldu kâğıttan. On gün sonra çıktığımda sokağın ortasında “siz beni tanımazsınız ama...” diye başlayıp sarılan insanların sıcaklığı cam kırıklarını topladı birer birer içimde.

İki hafta önce “Emine Solan” a ağız dolusu gülüşlerimiz birlikte mücadelenin değerini iliklerimde hissettirdi. Bir suç duyurusu olarak kurguladığım ve sunduğum Cizre bodrumları tanıklığımın cezamı ağırlaştıran unsura dönüştürülmesini onur madalyası olarak taktım göğsüme. Yaşam koridoru açmak için yollara düşen gencecik meslektaşlarımla yan yana durmanın onuru pansuman oldu yaralarıma.

Asıl ben itham ederken bizi yargılayanları, tam da alıntıladığım Yannis Ritsos şiirinden dizelerin hayat bulduğu “savaş bir halk sağlığı sorunudur” açıklamasını yargılayanlara karşı Türk Tabipleri Birliği’nin önceki Merkez Konseyi üyelerinin mahkeme beyanları sarıp sarmaladı ruhumu:

“...Barış, açılan bir pencereden, ne zaman olursa olsun
gökyüzünün dolmasıdır içeriye.
Barış sımsıkı kenetlenmiş elleridir insanların
sıcacık bir ekmektir o, masası üstünde dünyanın
. ...”

Ellerimizin kenetlendiği, mücadelenin, mücadelemizle kazanacağımız özgürlüğün, eşitliğin, kardeşliğin ve barışın yılı olsun 2019 tüm dünya halkları için!

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...