30 Aralık 2018 00:20

Bıldır şiir

Bıldır şiir

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Kitapçı raflarından İkinci Yeni’den ibaret olan Türkçe şiirin bir yılına dair cümleler kurmak ne kadar olası bilmiyorum. Öznel olduğu kadar eksik olacağını daha girişte yazmak da kurtarmaz bizi. Ama öte yandan butik yayınevlerinin ısrarla şiir kitabı yayımladıklarını biliyor olmak heyecan verici.

Yücelay Sal’ın “J”, Emirhan Oğuz’un “Ateş Hırsızları Söylencesi” kitaplarının uzun yıllar sonra tekrar basılması mutluluk verici. Bir dönemin kerterizi olarak da okunabilir her iki kitap. Farklılıklarına rağmen…

Bir yanıyla da ne yazdıklarını merak ettiğim insanlar yok değil hani. Mahmut Temizyürek’in şiirlerini dergilerden okumak olası ama yeni kitap dosyasında neler var o bütünlüğü görmek istiyorum açıkçası. Öykü, roman ve çocuk kitaplarını okuduk, şiirleri nerede acaba Zeynep Uzunbay’ın? Orhan Alkaya’dan en son geçen yıl bir şiir okudum Varlık’ta, belki de benim gözümden kaçtı. Kim bilir yeni dosyasında nasıl yeraltına çekilmiştir. Devrim Dirlikyapan en son ne zaman şiir yayımladı bir dergide? Kuvvet Yurdakul saklısında ne biriktirdi onca zaman? Cem Savran ve Ramazan Macit’e ne demeli? Nilay Özer yeni bir şiir kitabı yayımlasa ve okusak, bambaşka bir şiiri yoğuruyor dergilerden takip ettiğim kadarıyla. Zeynep Köylü araya fazla zaman koymasa bari… Vecdi Erbay ile Hicri İzgören için yazacaklarımı kendilerine mi söylesem yoksa? Nihat Ateş dergilerde nicedir. Hüseyin Köse bu kadar ücra olmasa keşke…

Öztürk Uğraş’ın “Bütün Şiirleri”ni yayımlayacak bir yayınevi olsa keşke… Boynumuz kopsun.

Heterotopya Yayınları, Ve Yayınevi, Meda Kitap, Kaos Çocuk Parkı, Edebi Şeyler, Yitik Ülke Yayınları, Manos Kitap, Öteki Yayınevi şiir için çaba göstermekte ısrar ediyor, ne güzel.

Binali Duman çok ve hatta çok uzun yıllar sonra şiir yolculuğuna devam ettiğini müjdeledi bize. “Ali Dayıya Mektuplar” adlı yeni kitabıyla eksik kalan bir şeyleri dürtükleyip soruyu çoğaltıyor içimizde. Geçen zaman onu uzun soluklu ve yeni bir şiire taşımış. Eksilterek uzun yazılabilmek ne güzel.

Betül Dünder yazmamış da oymuş sözcükleri sanki. “Unutmanın Kısa Tarihi” insana kendisi ve dünyanın halleriyle yüzleşmesi için yeni olanaklar tanıyor bana kalırsa. Başkası adına utanmanın hallerini sezdiriyor şiirleri.

Cevahir Bedel sessiz bir çığlıkla örmüş “Dünyanın Kısa Avlusu”nu. Unuttuğumuz ve yüzleşmemiz gereken her kaybın üstünü nasıl örtüyoruz usulca. Üstelik bunu yaparken kalbimiz hiç titremiyor maalesef. Saf bir şiir yazdıkları, bir sözcüğü çekip alamazsınız kitaptan.

Süreyya Aylin Antmen yazdıklarıyla varoluşumuzu sorgulamaya devam ediyor. “Ateş Sözcükleri” bize yaşatılan günleri güneşli kılmak çabası gibi de okunabilir. İç sesiyle ördüğü şiirler deneyimlerin ıstırabıyla yüzleştiriyor okuyanı.

Serdar Aydın “Jaklin’in Elleri” felsefenin olanaklarıyla şiiri zorluyor. Düzyazı tekniğini şiirde çok iyi kullanan bir şair olarak kitabında yeni bir okuma ritmi veriyor bize Serdar. Şiirler boyunca Jacqueline  du Pré dinlemeden edemedim.

Ömer Turan şiirini hep yakın bulmuşumdur kendime. “Atların Günü” okunmayı bekliyor. Nisa Leyla’nın “Hayal Divan”, Cihat Duman’ın “Olma Borcu”, Gökçenur Ç.’in “Giderken Öpmeseydin Keşke”, Emre Şahinler’in “Repertuvar”, Selenay Kübra Koçer’in “Göç Yolları”, Asuman Susam’ın “Plasenta”, Zeliha Cenkci’nin “Odalar ve Şehir”, Ergin Günçe’nin “Benim Aklım Bir Delidir Sana Armağanım” okumak için elimin altında bekleyen kitaplar arasında. Murat Esmer’in “Ahraz Alfabe” kitabı ise edinemeyip merak ettiğim kitaplar arasında.

Hakkı Suçin’in Arapçadan çevirdiği şiirler yıldan yıla okuyarak eskitilecek gibi değil.

Cenk Kolçak’ın “Akbabalar Çağında” adlı ilk kitabı, lirik bir çağ yangını gibi. Kendinden sesleniyor ama o ses ev içlerinden, pencere önlerinde içlenmekten değil sokaktan geliyor. İlk kitap için iyi şiirler evet; ama zamanla yatağını değiştireceğini ve yerini bulabileceğini düşünüyorum.

Yazacak ne kadar çok şey birikmiş meğer. Kalbini toprağa emanet eden Refik Durbaş’ın “Şayeste” adlı son kitabı bir armağan hepimize. Ülkü Tamer’i güneşe uğurladık.

Tuğrul Keskin “Kavil” kitabıyla biraz İzmir çokça Kars ve civarından rüzgâr biriktiriyor ceplerinde. Cihan Oğuz muzip ve zekâ dolu, moruklamıyor da yaşlanıyor sanki ama “Tanrıyla Konuşmalar” protest bir aşk barındırıyor saklısında. Şükrü Erbaş verimle yazmaya devam ediyor ne güzel.

küçük İskender için ayrıca ve ayrıca ve çokça kitaplı günler, filmli günler, şiirli günler diliyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa