27 Aralık 2018 00:40

2019’un ayak sesleri

2019’un ayak sesleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2019 yılı henüz başlamadı ancak sadece son 1-2 haftada yaşanan gelişmeler bile nasıl bir yıl olacağına dair fragman niteliğinde.

İsrail-Lübnan sınırındaki tünel gerginliği sürüyor.

ABD, Suriye’den çekilme kararı aldığını duyurdu.

İsrail önceki gece Şam’da birkaç noktaya yönelik füze saldırısı yaptı.

Türkiye, ABD’nin çekilme kararını duyurmasının ardından Fırat’ın doğusuna yönelik operasyon hazırlıklarına girişti. Hatta Suriye içinde birlikte hareket ettiği ve bir süredir hazırladığı ÖSO gruplarını Menbiç’e yönlendirmeye başladı.

Bölge olarak, İran-Suudi Arabistan mücadelesinden İsrail-Filistin sorununa kadar yıllar içinde iyice kronikleşen yüzlerce iç ve bölgesel krizle birlikte 2019’a girmeye hazırlanıyoruz.

Muhtemelen 2018 biterken bölgede yaşanan tek olumlu gelişme kelimelerle ifade etmenin mümkün olmadığı, yüzyılın en büyük insanlık trajedilerinden birinin yaşandığı Yemen’de ateşkes sürecinin başlaması oldu. Henüz o sürecin de sağlam bir zemini oluşmadı ancak en azından Yemen artık uluslararası platforma taşındı ve bir süreç başladı.

Umalım ki 2019 yılı Yemenliler için savaşın sona erdiği ve toparlanma sürecinin başladığı yıl olsun. 

Ancak görünen o ki 2011’den beri kanlı bir vekalet savaşının sahnesi olan Suriye için 2019 yılı da pek barışın ve huzurun yılı olmayacak.

ABD’nin Suriye’deki askeri varlığını çekme kararı sahada çokça belirsizlikliklerin ve risklerin olduğu yeni bir süreci de tetikledi.

Çekilme kararının ardından ortaya çıkan ilk sorular şunlar;

- ABD, Suriye’den çekilme kararını nasıl bir sürecin ardından aldı? Bu süreçte kimlerle anlaştı? Bu anlaşmaların şartları neler ve çekilme planı gerçekleştikten sonra devreye sokacağı B planı ne? Bu soruların tamamı şimdilik yanıtsız. 

En çok dile getirilen iddiaların başında ABD’nin Türkiye ile koordinasyon halinde Suriye’den çekileceğine dayanan senaryo geliyor. Buna göre Türkiye, IŞİD ve radikalizmle mücadele sürecini de ABD’den devralacak.

Peki, Türkiye’nin Suriye içinde Rakka ve Deyr Ez Zor’a kadar inmesi mümkün mü? 

Bu duruma Rusya ve Şam ne tepki gösterir?

Türkiye’nin birlikte hareket ettikleri ÖSO grupları böylesi bir operasyonu gerçekleştirecek yeterlilikte mi?

IŞİD’in örgütsel olarak çöktüğü ancak Irak ve Suriye içinde küçük gruplar halinde varlıklarını korudukları biliniyor. Ancak dağınık şekilde varlık gösteren IŞİD’e karşı mücadele konusunda Türkiye’nin gerçekten bir planı var mı? Yoksa, sadece sahada kalmak ve yeni fırsatları değerlendirmek için plan ve hazırlık yapılmadan ortaya atılmış bir öneri mi?

IŞİD ve radikalizm tehdidi konusunda Türkiye’nin hassasiyetlerine vurgu yapılan açıklamalarda İdlip’ten bahsedilmemesi de dikkat çekici. Hali hazırda Türkiye sınırında El Kaide uzantılı on binlerce militanın hâlâ örgüt hiyerarşisi içinde varlık gösterdikleri İdlip kenti duruyorken IŞİD ile mücadele için Deyrz Ez Zor’a kadar açılmaya çalışmak ne kadar gerçekçi?

ABD’nin Suriye içindeki varlığının sebeplerinden biri de İran’a karşı hat tutulmasıydı. Türkiye, ABD’nin Suriye içindeki ajandasının tamamını mı devralacak? Bu durum Türkiye’nin İran ve Rusya ile ilişkilerini nasıl etkiler?

Türkiye gerçekten Suriye ordusu ile bir savaşı göze alarak mı hareket ediyor?

Türkiye, ABD’nin ajandasını devralsa bile bu durum ABD’nin Kürtlerle ilişkisini kesmesine yeter mi? 

Fırat’ın doğusuna bir operasyon ihtimaline dair tartışmalarda Afrin operasyonunun emsal olarak gösterilmesi ve “O zaman Rusya yeşil ışık yakmıştı. Şimdi de yakabilir” şeklinde kıyaslamalar yapılması dikkat çekici.

Ancak saha şartları gibi süreçleri şekillendiren siyasi ilişkiler de sabit kalmıyor.

Rusya, Türkiye’nin Afrin operasyonuna yeşil ışık yaktığı dönemde sahada ABD ve ABD’ye yakınlaşan Kürtler vardı. Rusya ve Şam, Kürtlere ABD ile ilişkilerini sınaması için göz dağı verme amacındaydı. Ayrıca aynı dönemde siyasi çözümün öncelikli olarak görüldüğü İdlip sorunu da ortadaydı ve hem Rusya hem de Şam için İdlip’te çözümün bir tarafı Türkiye idi. 

Şimdi ise Suriye içindeki çatışmalar büyük ölçüde bitti. İdlip’te Türkiye’nin taraf olduğu anlaşma iptal olmadıysa bile donmuş durumda. Ayrıca Rusya’nın hamlelerini şekillendirdiği rahatsızlık kaynağı ABD artık çekileceğini duyurdu.

Yine Kürtlerle Şam arasındaki ilişkiler inişli çıkışlı olsa da Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna bir operasyon yapmasına göz yumacakları noktada değil henüz. Ki, ABD’nin çekilme kararının ardından Şam ve Kürtler tekrar görüşmeye başladı. Henüz bu görüşmeler bir sonuca ulaşmadı ancak Kürtlerin kontrolündeki bölgelerde saldırıya açık noktaların Suriye ordusunun yerleştirilmesi gibi konuların yanı sıra enerji kaynaklarının devri gibi başlıkların da tartışıldığı öne sürülüyor.

ABD’nin çekilme kararı elbette Kürtlerin Şam ile yürüttüğü pazarlık sürecini olumsuz etkileyecek ve Kürtlerin masaya elleri nispeten zayıflamış olarak oturmasına sebep olacak gibi görünüyor. Ancak hâlâ masada yerlerinin olması, görüşmelerin tekrar başlaması Fırat’ın doğusuna operasyon senaryosuna Şam’ın ve Rusya’nın tepkisiz kalmayacağını da gösteriyor. 

Tansiyon giderek yükseliyor ve haliyle riskler de artıyor. 

Kaos içinde kaos ve ürküten bir gürültüyle 2019’un ayak seslerini duymaya başladık.  

Gerek parçası olduğumuz bölgede ve gerekse Türkiye’de manzara pek iç açıcı olmasa da ümidi korumak adına hepimize mutlu ve huzurlu bir yıl diliyorum.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...