20 Aralık 2018 23:40

Skorcu bakışın zaferi!..

Skorcu bakışın zaferi!..

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Fenerbahçe’de yaşanan gelişmeler, ülkemizde alışıldık uygulamaların dışına çıkıp yeni bir sayfa açmanın ne kadar zor olduğunu bir kez daha gösterdi. Ali Koç başkanlığındaki yeni yönetim, altı ay önce değişim sloganıyla kolları sıvarken, öncekilerden tamamen farklı bir yönetim tarzıyla hareket edeceğini duyurmuştu. Bundan böyle asla savurganlık yapılmayacak, takım kadrosu da ekonomik maliyeti daha düşük oyunculardan ve gençlerden oluşturulacaktı.

Transfer harcamalarını kısıp kadroyu gençleştirmek, vaat olmaktan öte, ağır borç yükü altında bulunan kulübün geleceğini kurtarabilmek adına aslında bir zorunluluktu. Kulübün batık durumdan nefes alma aşamasına geçişini kapsayacak bu süreçte, futbol hayatının sonuna gelmiş yabancı oyunculara bol keseden para yağdırılmayacak, hedeflere gençleştirilen kadroyla ulaşılmaya çalışılacaktı.

Yeni yönetim, kulübün hem sportif hem de ekonomik açıdan sağlam temeller üzerinde durabilmesini sağlayacak bir sistem kurmayı en önemli misyonu olarak belirlemişti. Ama bu, kısa vadede gerçekleşmeyebilirdi. Bu nedenle umudu ve sabır duygusunu asla yitirmemek gerekiyordu.

Ne var ki, gençleştirilen kadroyla çıkılan yolda işler beklendiği gibi gitmeyip takım ligin ilk yarısını küme düşme hattında tamamlayınca ortada ne umut kaldı, ne de sabır.

Şimdi Fenerbahçe, takımın başına getirilen Ersun Yanal ile birlikte yeni bir başlangıç daha yapıyor. Aslında buna “yeni bir başlangıç”tan çok “eskiye dönüyor” demek daha doğru.

Öyle ki, sadece Fenerbahçe’ye değil, ülke futboluna da umut veren söylemlerle yola çıkan Ali Koç şimdilerde, kendileri için belirlenen finansal kriterleri çiğnemeyi ve bu nedenle UEFA tarafından cezalandırılmayı göze almak pahasına pek çok yeni oyuncu transfer edebileceklerinden söz ediyor. Avrupa’ya gitmektense, kesenin ağzını açıp şampiyonluk mücadelesi verecek bir kadro kurmanın daha doğru olabileceğine dikkat çekiyor.

Tam da bizim futbol kültürümüze yakışan bir durumu yaşıyoruz. Kısa vadede başarı beklentisine saplanıp kalmış skor odaklı bakış açısının yarattığı baskıya karşı direnç gösterilemediği için ülkece önemsenmesi ve benimsenmesi gereken bir değişim hamlesi boşa düşüyor.

Fenerbahçe’nin puan cetvelinde bulunduğu yere bakıp abartılı olumsuz yorumlar yapmaya hiç gerek yok. Bu ancak, olası yeni transfer haberlerinden rant devşirmeyi planlayan medyanın işi olabilir. Sarı-lacivertli ekip ligde hedefini küçültse de Avrupa’da yoluna devam ediyor. Ayrıca takımın yaş ortalamasını 23’ler civarına çekmek bile başlı başına ciddi bir başarı sayılmalı. Altyapıdan gelen genç oyuncuların umut veren performansını da gözden kaçırmamak lazım.

Yeni oyuncularla, yeni teknik ekip arasında uyum sağlanamaması ve bunun sahaya olumsuz şekilde yansıması doğal. Böyle bir durum dünyadaki her takımın başına gelebilir ki zaman zaman bunun örneklerini görüyoruz.

Tabii bizim “kazan da nasıl kazanırsan kazan” anlayışının özümsendiği sefil futbol kültüründe küme düşmek çok aşağılık bir durum olarak algılandığı için mevcut durum ister istemez panik yaratıyor. Oysaki kulübün geleceği göz önüne alındığında, 23 yaş ortalamasına sahip bir kadroyla mücadele edip küme düşmek, dünya kadar borca aldırış etmeden har vurup harman savurarak ulaşılan şampiyonluklardan çok daha değerlidir. Ne var yani, sahada onurunla, elinden geldiğince mücadele edersin ama işler yolunda gitmez ve küme düşersin. Düşersin, çıkarsın. Bunlar futbolun en doğal halleri. Küme düşmeyi kara bir leke olarak görmek, ilkellikten başka bir şey değil. Asıl kara leke, şikeyle, teşvik primiyle, dopingle ya da hakemleri, rakipleri baskı altına alarak başarılar, şampiyonluklar elde etmektir, federasyondan iltimas beklemektir.

Eşitsiz koşullarda yarışıp şampiyon olmayı içlerine sindirebilenler elbette onurlu mücadelenin ne anlama geldiğini bilmez…

Diğer bütün kulüplere örnek olabilecek yenilikler içeren bir değişim hamlesi, daha yolun başında skorcu bakışın kalın duvarlarına çarparak paramparça oldu…

Kendimizi kazanmaya o kadar kaptırmışız ki, bazen kaybederken çok daha fazla kazanım elde edilebileceğini bir türlü algılayamıyoruz…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...