20 Aralık 2018 11:20

Trump’ın çekilme kararı Erdoğan’ın bir zaferi mi?

Trump’ın çekilme kararı Erdoğan’ın bir zaferi mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Trump’ın Suriye’deki askerlerini geri çekme kararını Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinden sonra aldığı haberleri iktidar cephesinde ve medyasında tam bir zafer havası yaratmış görünüyor. Medyada boy gösteren ‘uzmanlar’, bu kararın Türkiye’nin kararlılığının bir sonucu olduğunu ve Türkiye’nin gücünü ABD’ye de gösterdiğini söylüyorlar. Belli ki bu yorumları daha bir süre duyacağız.

Ancak hemen söyleyelim. İsrail Başbakanı Netanyahu, ABD’nin bu kararla ilgili kendilerini hafta başında bilgilendirdiğini söylüyor. Yani önceki gün yapılan Trump-Erdoğan görüşmesinden daha önce. Bunun da ötesinde Trump’ın Erdoğan’ı çekilme planı konusunda bilgilendirmesi, sanıldığı gibi Türkiye’nin gücü ya da baskısı nedeniyle değil; olsa olsa Trump’ın (ABD’nin) bu planla bağlantılı olarak Türkiye’ye biçmek istediği bölgesel rol ile açıklanabilir. Çünkü Trump’ın böyle bir karar almasında belirleyici rol oynayabilecek tek bir güç olabilir, o da bölgedeki egemenlik mücadelesindeki rakibi Rusya-ki ABD ve Rusya arasında Suriye’de siyasi çözüm konusunda uzunca bir süredir pazarlıklar yapıldığı biliniyordu.

Öyleyse Trump’ın Suriye’deki askerlerini çekme kararının Türkiye’nin bölge (genelde Ortadoğu ve özelde Suriye) siyasetine olası etkilerinden önce bu kararın arka planındaki gelişmeleri hatırlayalım.

Öncelikle Trump, göreve geldiği günden bu yana Suriye’deki askerlerini çekmek istediğini söylüyordu-ki bu yılın mart ayında yine “Yakın zamanda Suriye’den çekilecekleri” açıklamasını yapmıştı. Ancak bu açıklama ile eş zamanlı olarak Fransa bölgeye asker göndermiş ve nisan ayında da Suriye’ye yönelik olarak ABD-Fransa-İngiltere’nin ortak hava saldırısı gerçekleştirilmişti. Çünkü Trump’ın Suriye’den çekilmeye dair her açıklamasının ardından Pentagon’dan “Daha Suriye’deki işimiz bitmedi” açıklaması geldi. Trump’ın bu son açıklamasından sonra da Pentagon’dan benzer bir açıklama geldi. Ancak bu kez Trump’ın çekilme planını uygulamaya koyduğu ve ABD askerlerinin Suriye’den çekilmesi sürecinin 60 ile 100 gün arasında tamamlanacağı belirtiliyor. Burada gözden kaçırılmaması gereken bir diğer önemli nokta da şudur: ABD’nin Suriye’deki Kürt bölgesinde konuşlanmış olan 2 bin askerini geri çekecek olması, ABD’nin bu bölgeye müdahale etme kapasitesinde ciddi bir değişikliğe yol açmayacak. Çünkü zaten ABD’nin bu bölgedeki müdahaleleri asıl olarak hava operasyonlarına dayanıyor ve ABD, bölgenin (Ortadoğu) başkaca yerlerinde (İncirlik dışında Ürdün, Irak, BAE, Katar, S. Arabistan, Bahreyn ve Umman) bu müdahaleyi gerçekleştirebilecek askeri gücü bulundurmaya devam ediyor.

Öte yandan ABD’nin bölgedeki ortakları Fransa ve İngiltere cephesinden yapılan açıklamalarda bu kararın ‘zamansız’ bulunması, bu karara rağmen batılı emperyalistlerin bölgesel hesaplarına bağlı olarak başkaca gelişmelerin yaşanabileceğini gösteriyor.

Başta da belirttiğimiz gibi Trump’ın bu kararı alabilmesinde Putin (Rusya) ile yaptığı pazarlıklar belirleyici bir rol oynadı. Hatırlanırsa 16 Temmuz’da Helsinki’de yapılan Trump-Putin zirvesinde Suriye sorununun siyasi çözümü konusunda mutabakata varıldığı açıklaması yapılmıştı. Ancak bu mutabakatın ayrıntıları açıklanmadığı gibi iki ülke arasında özellikle İdlib ve Fırat’ın doğusu konusunda karşılıklı olarak gerilimi tırmandıran açıklamalar da devam etti.

Ancak Trump’ın Suriye’de siyasi geçişi kabul etme konusundaki önceliğini İran’ın buradaki askeri gücünün sınırlanması oluşturuyor ve Helsinki zirvesinden bu yana İsrail’in de rahatsız olduğu bölgeler dahil (özellikle Suriye’nin güneyinde) İran’ın sınır bölgelerindeki askeri varlığının geri çekilmesi konusunda Rusya’nın çeşitli adımlar attığı/attırdığı biliniyor. Dolayısıyla Trump’ın bu kararının bu konuda yapılan pazarlıklardan ve atılan adımlardan bağımsız olmadığı söylenebilir.

Peki, çekilme kararı ve olası sonuçları Türkiye’nin bölge siyasetini nasıl etkiler?

En sıcak konudan başlayalım. ABD’nin çekilme kararı sonrasında en çok yapılan yorumlardan biri, Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna olası operasyonunun önünde artık bir engelin kalmadığıdır. Oysa Rusya’nın Suriye’de asıl tehdidin Fırat’ın doğusu olduğu açıklamalarını yapıp Türkiye’yi buraya müdahaleye teşvik etmesinin nedeni buradaki ABD varlığıydı. Yani ABD’nin çekildiği koşullarda Rusya (ve elbette İran ve Suriye rejimi) Türkiye’nin buraya müdahalesini istemeyeceklerdir. Bunun da ötesinde ABD’nin çekildiği koşullarda bugüne kadar NATO üyesi Türkiye’yi ABD’ye karşı kullanmak için Cerablus-Azez hattından Afrin’e Türkiye ve desteklediği ÖSO gruplarının elinde bulunan bölgelerin durumunun tartışma konusu olacağı kesindir. Öte yandan İdlib’de cihatçı grupların Türkiye eliyle tasfiyesi konusunda işlemeyen sürecin işlemesi için Erdoğan iktidarına baskı yapılması sürpriz olmayacaktır.

Yani ABD’nin çekilmesi sanıldığı gibi Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna müdahalesini kolaylaştırmayacağı gibi, Türkiye’nin Suriye’deki askeri varlığının daha fazla tartışma konusu olacağı bir süreci de başlatacaktır.

Trump ve Putin arasındaki Helsinki zirvesinde Suriye’deki siyasi geçiş bakımından İran’ın gücünün sınırlanması gibi uzlaşmaya varıldığı belirtilen bir diğer konu da Suriye Kürtlerinin yeni Suriye’de siyasi bir statüye sahip olmaları konusudur. Zaten hem ABD ve hem de Rusya karşı noktalarda dursalar da uzunca bir süredir Suriye’nin geleceğinin belirlenmesinde Kürtlerin göz ardı edilemeyecek bir güç olduklarını söylüyorlardı. Dolayısıyla 2019’da başlayacağı belirtilen Suriye’de yeni anayasa yapım sürecinde Kürtlerin bugün sınırları tartışma konusu olmakla birlikte özerk bir yapıya kavuşması ABD-Rusya uzlaşmasına bağlı olarak beklenir bir durumdur.

Türkiye’deki iktidarın bunun önüne geçmek için bütün şartları zorlayacağı tahmin edilemez bir durum değildir. Ancak ABD’nin çekilmesine bağlı olarak yeni süreçte Türkiye’nin eskisi gibi hareket alanı bulamayacağı da göz ardı edilmemelidir.

Son olarak çekilme kararıyla bağlantılı olarak Trump’ın-ABD’nin Türkiye ile ilgili olası hesaplarına değinmek gerekiyor. Çekilme kararı uzunca bir süredir ABD ile Türkiye arasında büyük gerilime yol açan ABD’nin Kürtlere verdiği destek konusunda ABD’nin elini rahatlatmakla kalmayacak Türkiye’nin bugün sahada yan yana durduğu Rusya ve İran ile karşı karşıya gelebileceği bir sürecin de önünü açabilecektir. Dolayısıyla Trump’ın bu karar ve bağlı gelişmelerin İran’ı kuşatma stratejisi bakımından Türkiye’yi yanına çekmeyi kolaylaştıracağı hesabını yapması uzak bir ihtimal değildir.

ABD’nin askerlerini çekme kararı ve bağlı olarak olası gelişmeleri buradan tartışmaya devam edeceğiz. Anca şimdiden şunu söyleyebiliriz ki, ortada Erdoğan iktidarının bir zaferi olmadığı gibi, iktidarın bölgede yayılmacı-müdahaleci politikalardaki ısrarı, planlar değişse de Türkiye’nin emperyalist güçler tarafından kullanılmaya açık bir konumda olmasına/kalmasına hizmet etmeye devam ediyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...