15 Aralık 2018 23:30

Çırak Refik’e veda

Çırak Refik’e veda

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Usta olarak başlanıyor şiire, çıraklık zamanla geliyor. Başlarken yazacak ne kadar çok şey biriktirdiğinin farkına varıyor insan, törpülediği kalemi beyaz sayfaların üzerine sözcüklerden leke bıraktıkça usta bir şair olduğunu hissediyor yazan kişi.

Hayat akıyor geniş sayfalara; içinin en karanlık odalarına, dehlizlerine, mağaralarına girip kendinde olanı sökerek dışarı çıkarmanın telaşıyla abanıyor yazmaya. Yazdıkça yazmak istediklerinin farkına varıyor. Bilerek ya da bilmeyerek sıralıyor kafasında yazacaklarını. Onlara nasıl bir biçim vermesi gerektiğini konuşuyor içten içe.

Yazmaya başladığı anda usta olduğunu hissettiriyor kendisine. Yazının ve daha önemlisi şiirin cangılına düşmemiş daha, okuduğu kadarıyla “bunu ben de yazarım” duygusunun baş döndüren fiyakası refakat ediyor satırlarına.

Yazmıyor da kusuyor sanki; hesaplaşması, dışa vurması, yansıtması, üstünü örtmesi gereken ne varsa onlarla iletişim kuruyor. Yazdıkça sivriliyor sözcükleri. Aklına gelen şeyin ilk olduğunu, mükemmel olduğunu, ondan başka kimsenin bu meseleyi yazmasının mümkün olmadığını düşünüyor. Ertelenmiş ne varsa el atıyor bir güzel.

Belleğinin çatı katında toz tutmuş sandıkları aralayıp bakıyor içine uzun uzun. Eski fotoğrafları çıkarıyor o sandıktan, çocukluk papuçlarını, ilkokul yıllarını, uzayıp giden yolları belki de, köprüleri, sinema ve tren biletlerini.

Nereye giderse yol artık, oraya kadar gitmenin sonucunda şiire varacağını zannederek yoruyor sözcükleri. Kendinden önce ne yazılmış, ne çizilmiş, hangi dergiler yayımlanmış umursamıyor pek ya da aklına getirmiyor.

Yazmak ona bahşedilmiş bir yetenek, hatta Arapçadan aşırılmış o sözcükle söylersek, istidadı var yazmaya. Aynı şeyi farklı sözcüklerle yazmanın bulaşık telaşı ah…

“BİRAZ DAHA ÇALIŞSIN KERATA”

Refik Durbaş “Kalfa” şiirini 21 Kasım 2016 tarihinde göndermiş Yeni e’ye. Sadece “Kalfa” mı? “Çıraklar” başlığında nice şiir daha. Ayna, Boyacı, Tamirci, Gazozcu, Kuaför, Berber, Okuryazar, Tezgâhtar, Pazarcı, Görevli, Muavin, Silici, Kalfa başlıklarını içeriyordu gönderdiği şiirler. Esin Erdem her bir şiir için gayet güzel desenler çizmiş, biz de desenlerle birlikte bu şiirlerin tümünü yayımlamıştık. Şimdiki zaman eski defterleri kurcaladığı bir çıraklığa davet ediyor insanı. Ya da yazmanın çıraklığını sürdürdüğünü zamanla farkediyor insan.

Refik Durbaş da yazarak çıraklığı sürdüren bir şair olarak yer etti yaşamımızda. Eli sanata düşüyordu ustanın, yüreği acıya. Zamanın bütün ayrıntılarını ve acılarını yüklenip afili sözcüklere ve dizelere yaslanmadan bir çırak gibi yazdı yaşadığı sürece.

Bir şair olarak işçi sınıfının çıraklığını sürdürdü yaşadığı sürece. Dönemin özellikleri düşünüldüğünde, onun yazdıklarıyla yaşadıkları arasındaki uyum, sonraki kuşaklar için yol gösteren bir toplamdır, evet.

Yeni e dergisinin 3. sayısı için Fatin Hazinedar’ın sorularını yanıtlarken “omurgalı olmak lazım” demişti.

“Bir şairin omurgası vardır. O omurga sağlamlığı değişmez. Rüzgâra göre değişmez. Paraya biat eden solcu geçinen şairler var. Senin solla ne işin var? Solu ağzına alma, o kutsal bir şey. Bırak. Ben niye gidip para veriyorlar diye sağcı bir gazeteye yazı yazayım. Yazanlar var. Ben aptal mıyım, o kadar gazetecilik yaptım, şurada bir uyduruk evim var, emekli maaşımla yaşayıp gidiyorum işte. Omurgalı olmak lazım…”

Söyleşide son söz olarak da “şiirin sahte şairlerden korunması”nı temenni etmişti. İlgilisi için linkini şuraya bırakıyorum: http://yenie.net/kardesim-turkiyede-duello-yasak/

Aşağıda okuyacağınız“Kalfa” şiirini daha önce “Usta” başlığıyla göndermişti dergiye. Sonra değiştirip “Kalfa” yaptığında nedenini sordum. 21 Kasım 2016 tarihinde aynen şu yanıtı yazmıştı: “Doğrudur. Usta’yı sonradan Kalfa yaptım. Biraz daha çalışsın kerata. Selamlar, sevgiler…”

Nicedir hastalıkla cebelleşen şiirin çırağı Refik, 1 Aralık 2019 tarihinde aramızdan ayrıldı. Onu toprağa emanet ederken, içimizde biriken sızılı boşluğu göğe yükselen servilere emanet ettik.

Bize düşen omurgalı olmak ve şiire çalışmaktır. Çıraklıktan kalfalığa yükselebilir miyiz? Onu da zaman gösterecek. Refik’ten bize kalan, kendi elleriyle armağan ettiği dizeler yanıt olur elbet geçmişe, şimdiki zamana ve geleceğe. Saygıyla…

KALFA

Bugün okulda
son günü
oto tamircisinde
kalfa olacak yarın

Giderken, ardına bakmadan
defterini, kalemini
bir de bu şiirleri bıraktı
arkadaşlarına armağan

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...