15 Aralık 2018 00:14

Asgari ücret meselesi

Asgari ücret meselesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bu yazıda asgari ücret meselesini değil, günümüz koşullarında asgari ücret üzerinde tarafların ileri süreceği pazarlık koşullarını ve çaresizlikle dayatmasının kabullenilmesi olasılığını kısaca tartışmak istiyorum.

Asgari ücret, sosyal devlet görüşü ile asgari ücret düzeyinin belirlenmesiyle emekçiyi koruyucu nitelikte olduğu düşünülmekle beraber, aslında emek gücünün büyük bölümünü bu alana mahkum eden ve kimi yüksek ücretlilerin de bu düzeyden bildirimine yol açan başlı başına bir durum dayatmasıdır. Günümüzde söz konusu dayatmanın işveren-hükümet cephesindeki gücü ciddi olarak artmıştır. Bu eşitsiz koşullara bir de günümüz koşullarını eklediğimizde emekçinin nasıl güçsüz konumda olduğu görülür.

Günümüz pazarlığında birinci önemli koşul enflasyonun ağırlığıdır. Resmi rakamlarla fiili durum arasında ikincisi aleyhine oluşan fark, resmi rakamlara göre saptanan ücretin enflasyona karşı yenik olmasına yol açmaktadır. Her ne kadar, yıl içinde enflasyon farkı ücrete zam olarak yansıtılıyorsa da, hem hesaplamanın yetersiz olması, hem de zammın dönem sonunda yapılıyor olması emekçiyi kesinlikle mağdur etmektedir. Sermaye karşısında sosyal hakkını yitirerek ezilen emekçinin bir de sermaye yanlı kapitalist devlet tarafından kollanmaması ikili kambur olarak emekçinin üzerine binmektedir.

Günümüzün bir başka sıkıntısı da ekonomik kriz ortamıdır. Emekçinin iş yaşamından uzaklaştırıldığı dönemde sermayenin ve onun siyasi ajanı olan hükümetin elinin güçleneceği açıktır. Ancak, emekçi-sermaye-hükümet üçlüsünde sermaye kârını, emekçi net ücretini düşünürken, hükümet de vergi alacağını hesaplar. Beyanname ile tahsil edilen vergi gelirinin cılızlığı kamusal gelirlerde stopaj sisteminin önemli gelir kaynağı olduğunu kanıtlar. Bu sebeple, asgari ücretin yüksek tespiti, kâr azalışına bağlı olarak gelir vergisinde oluşturacağı kısıntıya karşın stopaj tutarını yükseltiyor olabilir. Bu nedenle, aksi halde emek talebinde oluşacak muhtemel kısıntı olasılığı hükümetin gelir hesaplarında gündeme alınır. Tüm olasılıklara rağmen, asgari ücretin baskılı tutulma olasılığı, sermaye ve hükümet taraflarının iş birliğinin sonucu olup, bu durum ve yükselen işsizlik karşısında emekçinin pazarlık gücü görece cılız kalabilir.

Emekçi açısından olumsuz olduğu düşünülen söz konusu durumlar karşısında hem sermaye hem de devlet cephesinin dikkate alması gereken önemli bir konuyu gözden kaçırmamak gerekir. Kriz dönemlerinde her işletmenin kendisini koruyucu önleme yönelmesi krize çare olmaz, tam tersi krizi derinleştirir. Zira işletmeler eleman çıkartarak kendilerini koruduklarını düşünürken, aynı anda piyasayı daraltmış olacağından, kapıdan kovdukları bacadan girer. Açıktır ki, işsizliğin yaygınlaşması ve sonuçta krizin derinleşmesi siyasi çevrenin de hoş karşılamayacağı bir durumdur. Özellikle de bütçe felsefesinin “tasarruf bütçesi” olarak açıklanmasının piyasaları daraltıcı etkisi olasılığı dikkate alındığında, asgari ücret konusu salt emekçileri değil, sermaye ve hükümet çevrelerini de epeyce zor duruma sokuyor olabilir.

Bu düşünceler bağlamında ana fedakarlığın hangi cepheye düştüğü düşünüldüğünde, en fazla korunması gerekli kesimin emekçiler olduğu çok net anlaşılır. Emekçiler hem mağdur, hem de krize bir nebze de olsa çare olma gücüne haiz, böylece piyasa olarak sermaye cephesine, vergi geliri olarak da hükümet cephesine katkı yapma gücünü elinde bulunduran taraf durumunda görülmelidir. Ancak, sermaye kesimi kriz dönemlerinde anlık çıkarının peşinde olduğunu kanıtlamış durumdadır. Hal böyle olunca, uzun vadede ve olası işsizliğin yaygınlaşması durumunda piyasaların daralmasının etkilerini pek göze alabilecek gibi gözükmemektedir. Öyle anlaşılıyor ki, emekçilerin yanında, “göstermelik duruşla” da olsa hükümet yer alıyor olabilir. Bu arada mart sonunda yapılacak seçimi de gözden kaçırmamak gerekir. 2019 bütçesinde hemen tüm yıl harcamasını ilk üç aya sıkıştırma olasılığı yanında, emekçi kesime sempatik gözükme de bu dönemde emekçinin lehine kaydedilebilecek özel koşuldur. Bu koşulun emekçi lehine oluşması dileğinin yanında, emekçinin bu “göstermelik duruş”a tav olmaması dileği ile!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...