15 Aralık 2018 00:56

Gerçekleri facialarla mı öğreneceğiz?

Gerçekleri facialarla mı öğreneceğiz?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ankara-Konya hızlandırılmış treninin Ankara’da yol kontrolü yapan lokomotifle çarpışması bir “skandal”ı daha ortaya çıkardı.

Artık belki Bangladeş gibi ülkelerde görülebilen “trenlerin çarpışması” biçiminde meydana gelen kazaların, bizde en modern ve iktidarın en gözde projesi olan “hızlandırılmış tren hattı”nda olması; oluşu itibariyle “skandal”, sonucu itibariyle “cinayet”tir!

Nitekim bu “tren cinayeti”nden sonra herkesin aklına da bu “tren cinayeti”ni, “iş kazası” adı altında gerçekleşen “iş cinayetleri”yle kıyaslamak geldi. Nitekim demir yollarının yenilenmesini, iktidarın ekonomik ve siyasi bir ranta dönüştürmesini izleyen gazeteciler, yanı sıra demir yolu çalışanlarının sendikası BTS, TMMOB ve bilim çevreleri yaptıkları açıklamalarla, Ankara’nın göbeğinde gerçekleşen bu “Kazanın bir cinayet olduğu”nda hemfikirler. Çünkü bugün, bilim ve teknolojinin az çok kullanıldığı bir ülkede böyle bir kazanın mümkün olmayacağı, hatta sinyalizasyon sistemini devreden çıkartmadan iki trenin, istenilse bile çarpıştırılmayacağı (*) artık ortaokul çağındaki çocukların bile bildiği bir gerçek.     

GERÇEĞİ BAŞ AŞAĞI ÇEVİREN SORUŞTURMALARA HAYIR

Tren cinayetinin ortaya çıkmasından beri Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adalet Bakanı Gül, Ulaştırma Bakanı Turhan başta olmak üzere yetkililer açıklamalar yaptılar. Açıklamaların toplamı; bu kaza ile ilgili “adli ve idari soruşturma”nın başlatıldığı, kazada sorumluluğu olanların gözünün yaşına bakılmadan cezalandırılacağı... biçimindedir.

Tıpkı bundan önceki benzer tren kazalarındaki gibi klişe açıklamalar. Görünen odur ki; onca idari, adli soruşturmanın ardından istasyonda görevli olan birkaç (muhtemelen de aşırı çalıştırılan) “nöbetçi görevli” günah keçisi yapılacaktır.

Oysa, iki trenin perşembe sabahı saat 06.20’de “kaza yapması” aylar önce ve bitmemiş hattın tren trafiğine açılmasıyla başlayan “cinayet süreci”nin sonucudur. Çünkü bu açılış yapılmasaydı ve normal olarak tamamlanmasından sonra hat trafiğe açılsaydı; böyle bir kaza olmayacaktı. Bunu gerek BTS’nin yöneticileri gerekse konunun uzmanları açık biçimde ifade ettiler.

Bu yüzden de adli ve idari soruşturmayla olup biteni baş aşağı çevirecek şekilde sadece kazanın olduğu andaki ihmal ve benzeri konuları soruşturmada öne çıkarmak, gerçek suçluları saklamak anlamına gelecektir.

GERÇEK SUÇLULAR BU SEFER ÇOK AÇIK!

Uzmanların ve gelişmeleri yakından izleyenlerin vardığı ortak sonuç; “tren cinayeti”nin asıl sebebinin, “Yolun sinyalizasyon sistemi kurulmadan”, 24 Haziran seçim şovunun bir parçası olarak açılmış olmasıdır.

Hattı kim açmış?

“Yolların fatihi” unvanıyla boy gösteren Dönemin Başbakanı, şimdi de AKP’nin İstanbul’un başına geçirmek istediği, halen de TBMM Başkanı olan Binali Yıldırım!

Sinyalizasyon sistemi tamamlanmadan sefere başlayan hattın 12 Nisan 2018 günü açılışını dönemin Başbakanı Binali Yıldırım yapmıştır. Bu açılışta Yıldırım; “Hiçbir fedakarlıktan kaçınmayalım, hiçbir vatandaşımızın burnu bile kanamasın, rahat, konforlu, güven içinde seyahatini tamamlasın” diye bu yolu açtıklarını söylemiştir.

Konuşmasında Yıldırım; “...Ulaştırma Bakanı başta olmak üzere tüm ekibe teşekkür ediyorum. Yüklenici firma Kolin İnşaat’a da teşekkür ediyorum. Mucize sürede bitirdiler” diyerek, aslında önceki günkü “tren cinayeti” ile sona eren facianın bir nevi “başlatma vuruşunu” yapmıştı.

ASLİ SORUMLULAR SORUŞTURULMAZSA GERİSİ BOŞTUR

Başka bir söyleyişle eğer Yıldırım ve teşekkür ettiği yetkililer, bu “bitmemiş yol”u tren trafiğine açmasalardı, önceki günkü facia yaşanmayacak, 9 kişi hayatını kaybetmeyecek, 92 T.C. vatandaşı da yaralanmayacaktı! Bu “tren cinayeti”nde gerçek bu kadar kesin biçimde ortadadır. Dolayısıyla;

Bitmemiş yolu törenle trafiğe açan dönemin Başbakanı Binali Yıldırım başta olmak üzere dönemin Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan, DDY Genel Müdürü İsa Apaydın,... Bu açılışa itiraz edebilecek durumda olan ama etmeyen dönemin ilgili yüksek bürokratları, projeyi bitirmeden teslim eden Kolin İnşaat, Sinyalizasyon sistemini tamamlamadan yolun açık kalmasına izin vermeye devam eden “yeni dönem”in bakanları ve bürokrasisi bu “tren cinayeti”nin asli sorumluları olarak sorgulanmadan, bu cinayetle ilgili “adli ve idari soruşturma”dan hiçbir şey çıkmayacağını şimdiden ilan edebiliriz.

Bu asli sorumlular yargı önüne çıkarılmayacaksa, istasyondaki emekçilerin ve kimi personelin ihmali tamamen teferruattır!

Eğer bu facialar artık yeniden yeniden yaşanmasın isteniyorsa; “Tren cinayeti”nin asli sorumlularının yargılanması gerekir.

(*) Eğer iki tren aynı hatta ve çarpışma ihtimali varsa, Sinyalizyon sisteminin otomatik freni devreye girerek trenleri durduruyor.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...