13 Aralık 2018 23:05

Safsatayla nereye kadar?

Safsatayla nereye kadar?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Teknik direktörlerin çelişkilerle, tutarsızlıklarla dolu ve dikkatleri ortaya konan oyundan başka taraflara çekme amaçlı tuhaf açıklamalarından fena halde gına geldi. Bilgiye dayalı, ufuk açıcı değerlendirmeler, analizler duymadığımız sürece futboldan yana umutlu olmak olanaksız. Analizler, değerlendirmeler, yorumlar hep skor odaklı. Oyun planı nasıldı, bu sahaya yansıtılabildi mi, yansıtılamadıysa bunun nedenleri ve rakibin üstün tarafları neydi gibi sorulara yanıt olabilecek açıklamaları asla duymuyoruz teknik direktörlerden…

Fatih Terim, Porto karşısında güya ne kadar üstün oynadıklarını vurgulamak için, “İki kere gelip üç gol attılar” diyor. Porto her geldiğinde gol bulduysa bu durumu, “İki kere gelip üç gol attılar” şeklinde rakibi küçümseyici ifadelerle değil, takım savunmasıyla ilgili öz eleştiri yaparak açıklamak gerekir. 

Futbolun en genel anlamda, hücum ve savunma olmak üzere iki kısımlı bir oyun olduğu ve oyunun iki kısmının da hakkını vermeden başarıya ulaşmanın mümkün olmadığı bilinmiyor mu? 

Terim’in bakış açısına göre, Porto’nun sadece iki kere geldiğine şükretmeleri lazım. Öyle ya, “İki kere gelip üç gol bulan bir takım ya beş kere gelseydi ne olacaktı” diye düşünüyor insan ister istemez… 

Takımı, rakibin iki atağında 3 gol yiyen bir teknik direktör,  normalde bu durumdan rakibi küçümseyen söylemler üretmek yerine kendi(leri)ne eleştiri payı çıkarır… 

Terim’e göre, 3-3’ü yakalasalar, sonrasında 4-3 de olabilirmiş 5-3 de. Futbolda geçmişe dönük varsayımların hiçbir anlamı yoktur. 3-3’ten sonra Galatasaray’ın skoru 4-3 ya da 5-3’e getirmesi kadar, Porto’nun da aynı şekilde farkı açma ihtimali yok muydu yani? Hangisinin gerçekleşeceği bilinemeyeceğine göre bu tarz konuşmalar boş laf olmanın ötesinde anlam taşımazlar…

Terim’in Porto’daki ilk maçta Galatasaray’ın 10 tane gol pozisyonuna girdiğini söylemesine ne demeli? Bu kadar abartılı konuşarak son maçta olduğu gibi ilk maçta da Porto’yu sahadan silip süpürdüklerine inanılmasını sağlamaya çalışıyor herhalde. “Grubumuzdan lider olarak çıkan takımı iki maçta da perişan ettik. Bu da aslında ne kadar iyi olduğumuzu gösteriyor” demeye getiriyor...

Terim kadroyu yenilemek anlamında “Büyük değişikliklere hazır olun” diyerek çok sayıda oyuncu transfer edeceklerinin işaretini verirken, diğer yandan “Oyuncu satmadan oyuncu alma imkanımız yok” diyor. Yani o sözünü ettiği büyük değişiklik, satabilecekleri oyunculara bağlı. Yeterince oyuncu satamazlarsa büyük değişiklik gerçekleşmeyecek ve bu yönde yaratılan beklenti boş çıkacak. Konuşmalarında ağırlıklı olarak “oyuncu alma-satma” konusuna yer veren, buna karşılık oyuncu gelişiminden söz etmeyen bir teknik direktörün çapı ve takıma ne kadar katkı sunabileceği bellidir…

Aylardır neredeyse her maç sonrasında transfer isteğini dile getiren Terim, bazı oyuncularla da yollarını ayıracaklarını belirtiyor. Bu tür açıklamaların kadrodaki oyuncuları psikolojik olarak nasıl etkileyeceğini tahmin etmek zor değil. Sürekli olarak kadrosunun yetersizliğinden yakınan bir teknik direktörle oyuncuların dolayısıyla da takımın aşama/gelişme kaydetme şansı olabilir mi? 

Ayrıca Terim’in saha kenarında sergilediği birtakım jestlerle, tribünlerin zaten günah keçisi haline getirdiği Eren’i hedef göstermesi çok çirkin. Teknik direktör-oyuncu ilişkisi içinde asla yeri olmaması gereken bir davranış. Oynatıp hedef göstereceğine hiç oynatma daha iyi… 

Ligdeki puan kayıplarıyla ilgili olarak da Galatasaray’ın oynadığı son 5 maça bakılmasını tavsiye ediyor. Bakacak olanların bundan, Galatasaray’ın federasyon ve MHK yapımı bir tezgahla engellenmeye çalışıldığı sonucunu çıkaracağını umuyor herhalde. Anlaşılan hâlâ, hatayı ve sorumluluğu dışarıda arama hezeyanından kurtulamamış…

Bilgiyi ve ona bağlı olarak doğru yöntemlerle analizi, değerlendirmeyi ve öz eleştiriyi bir türlü işin içine sokamıyoruz. Bu nedenle de o sıkça sözü edilen değişimin ve gelişimin yanına bile yaklaşamıyor, dile getirmekten bıkmadığımız safsatalar eşliğinde sürekli olarak yerimizde sayıyoruz…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...