11 Aralık 2018 23:10

Eleştiri çarpıtmaya

Eleştiri çarpıtmaya

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Konumuz Erol Katırcıoğlu. Yazının başlığını önce “Eleştiri cahilliğe” olarak yazdım. Sonra, bu kadar da cahil olamaz, koskoca profesör, ABD’de eğitim almış, üstelik eski Doktorcu, Kıvılcımlı’nın tedrisatından geçmiş dedim ve başlığı değiştirdim. “Çarpıtma”, “cahillikten” daha uygundu. Niye cahillik mi çarpıtma mı diye düşündüm? Çünkü, koskoca profesör Duma ile Sovyetleri karıştıramazdı. Duma Çarlığın, Sovyetler Devrim’in kurumuydu. Duma Büyük Ekim Devrimi’nden önceydi. Duma’da Bolşevik milletvekilleri çok az sayıda idi. Üstelik Menşeviklerin sayısı da Duma’da Bolşeviklerden fazla idi. Katırcıoğlu, Duma’daki Bolşeviklerin çoğunlukları ile bugünkü AKP’nin muhalefeti ezdiği ya da yok saydığı gibi Menşevikleri yok saydığını TBMM Plan-Bütçe Komisyonu’nda söylemişti. Oysa, Duma’da ne Bolşevikler ne de Menşevikler iktidar olmuştu. Tabii herkes Erol Katırcıoğlu’yu ayıpladı. Birinci olarak Duma ile Sovyetleri karıştırdığı için, ikincisi AKP’yi SBKP (Bolşevik)’ne benzettiği için.

Katırcıoğlu ertesi gün Yeni Yaşam Gazetesi’ndeki köşesinden eleştirilere cevap verdi. Ama ne cevap! Burnundan kıl aldırmıyor. Bir de kurnazlık yaparak, kendine yönelik eleştirileri HDP’ye yapılmış gibi göstermeye ve eleştirenlerin karşısına HDP kalkanı çıkarmaya çalışıyor. Katırcıoğlu’yu eleştirenlerin belki de önemli bir bölümü onun HDP milletvekili olduğunu bilmiyor.

Aslında Katırcıoğlu’nun biyografisini okuyanların da kafası karışabilir. Gençliğinde hızlı devrimci, daha sonra Doktorcu, daha sonra Erdal İnönü’nün ekonomi danışmanı, daha sonra liberal (KİT’lerin parasız verilmesini savunuyor), sonra “yetmez ama evet”çi ve en son HDP milletvekili. Marksizm konusunda “çok bilgili”, SSCB’de işlerin nasıl yürüdüğünü “çok iyi biliyor” ama Marksist sınıf ve devlet teorisinden bihaber ya da Marksizmin o konuda yanıldığını düşünüyor. Siyaseti bir ikna aracı olarak görüyor, “Eğer siyaset birbirini ‘ikna’ etmekle ilgili bir etkileşim ima ediyorsa, burada böyle bir etkileşime neredeyse hiç imkan yok” diyor. TBMM’de muhalefet milletvekillerinin iktidar milletvekillerini ikna ederek politikalarını değiştirebileceğini düşünüyor. Kendi sosyal pratiğinde patronları işçi haklarının teslimi konusunda hiç ikna edememiş ve liberal ekonomi politikalar ve AKP’nin Türkiye’ye demokrasi getireceğine ikna olmuş ama son Komisyon toplantısına kadar AKP’yi ikna edebileceği konusunda hâlâ iyimser. Üstelik aynı günlerde Sarı Yelekliler Fransa’da Macron’u bazı konularda farklı yöntemlerle ikna etmişken.

Sayın Katırcıoğlu, iddia ettiğiniz gibi “…demokrasiler esasında … farklılıkları bir tür ortak akla getirmeye çalışan mekanizmaları ima” etmez. Demokrasiler de yönetilenler için diktatörlüklerdir. Burjuva demokrasilerinde işçi sınıfı ve emekçiler ezilir, sömürülür, iktidar olma olanakları ellerinden alınır. İşçi sınıfının iktidarında bunun tersi olur. Orada da burjuvazinin sömürme hakkı olmaz, engellenir. Sizin çarpıtarak aktardığınız baskı halk iktidarının emperyalizm işbirlikçisi, eski sömürülü günlerin özlemcisi kişi ve gruplar üzerindeki baskıdır. Bir sınıf için demokrasi başka sınıf ya da sınıflar için diktatörlüktür. Devlet egemen sınıfların yönetilenler üzerindeki baskı aracıdır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...