30 Kasım 2018 00:50

Son MGK toplantısının önümüze koyduğu fotoğraf

Son MGK toplantısının önümüze koyduğu fotoğraf

Fotoğraf: Envato

Paylaş

2018’in son MGK toplantısı 27 Kasım’da yapıldı. Eskiden MGK toplantılarından çıkacak kararlar herkes tarafından beklenir ve bu toplantılarda alınan kararlara dair uzun uzun tartışmalar yapılırdı. Çünkü hükümette olmasalar da iktidarın ortağı olan generaller, ülkedeki ve bölgedeki gelişmelere dair sözlerini bu toplantılarda söyler, bu gelişmeler karşısında izlenecek politika MGK toplantılarında belirlenirdi. Sonra yıllarca ordunun ‘vesayetini’ kaldırmaktan söz edip kendilerini demokrasi savaşçısı gibi gösterenler bu vesayet rejiminin yerine ‘tek adam rejimi’ni kurdular. Şimdi bütün bu konularda tek yetkili ‘başkan Erdoğan’ olduğu ve Erdoğan da 7/24 konuştuğu için, MGK toplantılarında söylenenlerin ya da söyleneceklerin eski hükmü kalmadı.

Ancak yine de ‘başkan Erdoğan’ın dış politika ve ‘güvenlik’ ile ilgili bütün kurumları topladığı yılın son MGK’sından sonra yapılan açıklamayı bir bakımdan önemsemek gerekiyor. Çünkü bu açıklama, 2019’a giderken Türkiye’nin bölgede karşı karşıya olduğu sorunların ve bunlara karşı izlenecek politikanın genel bir fotoğrafını veriyor. Erdoğan’ın AKP grup toplantısında “çok önemli kararlar alacağız” dediği MGK toplantısında üç önemli bölgesel sorun ve buna dair izlenecek politikanın belli başlı noktaları öne çıkıyor.

Bunlardan ilki, İdlib’de çatışmasızlık bölgesi oluşturulması ve radikal grupların tasfiyesi konusunda yapılan anlaşma-ki, MGK toplantısında her ne kadar Türkiye’nin bu konudaki taahhütlerini yerine getirdiği söylense de sahadaki gelişmeler bunu doğrulamıyor. Dün Astana’daki Suriye görüşmelerinde konuşan Suriye’nin BM Daimi Temsilcisi Caferi, Türkiye’nin radikal grupları İdlib’den çıkarma konusundaki sorumluluklarını yerine getirmediğini ve ayrıca Suriye’deki krizin çözümüne yardım etmek istiyorsa Türkiye’nin Suriye’deki güçlerini geri çekmesi gerektiğini söyledi. Öte yandan İdlib’deki radikal grupların Halep’in kuzeybatı mahallelerine klor gazı içeren havan mermileriyle saldırı düzenledikleri ve bu konuda Türkiye’yi uyaran Rusya’nın da bu gruplara karşı hava operasyonu yaptığı haberleri geliyor.

Sahadaki gelişmeler, Türkiye Rusya arasındaki İdlib mutabakatının devamının giderek zora girmeye başladığını ve Türkiye’nin desteklediği radikal grupların giderek daha büyük bir sorun haline geleceğine işaret ediyor.

Bilindiği gibi, Türkiye’nin Rusya ile anlaşması ve İdlib’de olası bir askeri operasyonun gündemden düşmesi, başta ABD ve Fransa olmak üzere batılı emperyalistleri memnun etmişti. Çünkü bu güçler, Rusya’nın desteklediği Suriye rejiminin Fırat’ın doğusundaki Kürt oluşumu dışındaki bölgelerde kontrolü tamamen ele geçirmesini sağlayacak böylesi bir operasyonun bölgedeki kendi varlıklarını da zora sokacağı kaygısını taşıyorlar.

MGK toplantısında öne çıkan diğer önemli konu da Fırat’ın doğusundaki Kürt oluşumu ve ABD-Fransa’nın burada Kürt güçleriyle sürdürdüğü işbirliği. Özellikle yerel seçimlere doğru giderken MHP ile kurduğu ‘cumhur ittifakı’nı yerel seçimlere de taşıyan Erdoğan iktidarının bu süreçte Fırat’ın doğusunu en öncelikli gündem yapıp gerilimi sürekli tırmandırması şaşırtıcı olmayacaktır. ABD’nin, burada Kürt güçleri (Suriye Demokratik Güçleri-SGD) ile sürdürdüğü işbirliğini bölgede kalıcı olmak için kullanmak istemesi, ABD ve Rusya arasında gerilime yol açıyor. Rusya ve İran, ABD’nin hesaplarını bozmak için, Türkiye’nin Kürt hassasiyetini (ülke içinde uygulanan politikalar nedeniyle Kürtlerin buradaki kazanımlarının da tehdit olarak görülmesini) kışkırtan, Fırat’ın doğusunu bir tehdit olarak gören/gösteren açıklamalar yapıyorlar.  Son MGK toplantısında da bölgedeki Kürt güçleriyle işbirliği yapan ABD ve Fransa için “bazı ülkelerin terörizmle mücadeleye zarar verdiği” ifade ediliyor ve “herhangi bir emrivakiye göz yumulmayacak” vurgusu yapılıyor.

Özetle Türkiye’deki iktidar kendi Kürt sorununu barışçıl yöntemlerle çözmek ve sınırın ötesindekilerle de diyalog geliştirmek yerine içeride baskı ve dışarıda müdahaleye dayalı politikayı 2019’da da uygulayacağını şimdiden ilan ediyor. Ve elbette bu durum Türkiye’nin Kürt hassasiyetini kendi çıkarları için kullanmak isteyen ülkelerin Türkiye’yi yeni gerilim ve çatışmaların içine çekmesi tehlikesini fazlasıyla arttırıyor.

MGK’da öne çıkan son konu ise, uzunca bir süredir geri planda görünse de önümüzdeki yıllarda öne çıkması muhtemel bir gerilim konusu olan Doğu Akdeniz’deki enerji paylaşım mücadelesi. Çünkü Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de bulunan büyük doğalgaz rezervleri birçok ülkenin iştahını kabartmış durumda. Doğalgaz arama konusunda Kıbrıs’ın resmi devleti statüsünde olan Rumlarla anlaşan İtalyan ENI şirketi, geçtiğimiz Şubat ayında Türk savaş gemileri tarafından engellenmişti. Bu gelişme üzerine Avrupa Konseyi,Türkiye’yi “Kıbrıs’ın ‘Münhasır Ekonomik Bölge’sine saygı göstermeye” çağıran bir karar almıştı.Bu konuda Türkiye ile karşı karşıya gelen ülkelerden biri de yine Rumlarla anlaşan İsrail. Lübnan, Libya ve Mısır da daha geri planda görünseler de Doğu Akdeniz’deki bu gerilimin içinde yer alan diğer ülkeler. Sonuç olarak Kuzey Kıbrıs’ın uluslararası hukukta meşruiyet sorunu olması, Türkiye’nin tutumunun burada da yeni gerilimlere yol açması olasılığını yükseltiyor.

Toplamı üzerinden bakınca son MGK toplantısı, Erdoğan iktidarının bize 2019’da da bölgede gerilim ve çatışmadan başka bir şey vadetmediğini gösteriyor. Ve elbette bu durum ülkede demokrasi ve bölgede barış mücadelesini daha da önemli hale getiriyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...