28 Kasım 2018 00:58

Kötü örnek emsal olmamalı!

Kötü örnek emsal olmamalı!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

AİHM’in, HDP eski eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın tutukluğunu yasadışı gören ve tahliyesini isteyen kararı karşısında, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, kararın hemen sonrasında, “AİHM'in verdiği kararlar bizi bağlamaz. Bunun karşısında yapabileceğimiz birçok şey var. Biz karşı hamlemizi yaparız'' demesi, yandaş basın ile birlikte AKP-MHP sözcüleri için de kampanya işareti oldu.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu da, önceki gün Almanya’nın Süddeutsche Zeitung gazetesinde yayımlanan röportajında AİHM kararını uygulamayacağını söyledi.

Böylece AİHM kararı karşısında, "Nihai kararı Türk yargısı verir” diyen Adalet Bakanı Gül’ün değil, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tutumunun belirleyici olacağı anlaşıldı.

Çavuşoğlu’nun söz konusu röportajda, AİHM kararını uygulamamaya ürettiği gerekçe de ilginçti. “AİHM kararlarının pek çok AB ülkesi tarafından da uygulanmadığı”nı öne süren Çavuşoğlu, bu sözlerini Türkiye’nin AİHM kararını uygulamamasına “meşruiyet dayanağı” yaptı.

‘EVREN AKLI’ YOL GÖSTERİYOR

Yaşı müsait olan ve politikayı az çok izleyen her T.C vatandaşı, 12 Eylül cunta lideri Kenan Evren’in “12 Eylül Anayasa’sını dünyanın en demokratik anayasası” olarak kanıtlama yönetimini anımsayacaklardır.

1982 Anayasa’sına yönelik anti demokratiklik eleştirileri karşısında, izleyenlerin aklıyla alay eden Evren, eleştirilen maddelerin her biri için “O maddeyi Danimarka anayasasından, diğerini Norveç, ötekini Fransa,... anayasasından aldık” diyerek; 1982 Anayasa’sını demokratik ülkelerin anayasasının bir toplamı gibi sunmuştu. Böylece Evren, bu mantıkla, 12 Eylül Anayasa’sının dünyanın en demokratik Anayasası olduğunu kanıtlamış oluyordu!

O dönemden beri Evren’in bu akıl yürütme yöntemi, sermaye politikacıları için, iktidarı diktatörlükle suçlayanlara verilen en baba yanıt oldu: “Eğer diktatörlük olsaydı sen böyle diktatör suçlaması yapamazdın” biçimindeki klişe gibi...

“Evren aklı”nın bu tarzı; gerici, anti demokratik uygulamaları (yasaları, yöntemleri) savunanların da sarıldıkları bir savunma tarzı oldu.

Belki Evren’den önce de sermaye politikacıları, anti demokratik uygulamaları savunmak için; “Evren klasiği savunma” yöntemini kullanmışlardır. Ama Evren’in bu yöntemi, Evren sonrası dönemde de, sermaye politikacılarının bir savunma klasiği oldu.

AİHM KARARINI UYGULAMAMA GÜNDEMDE

Bu yaklaşımın en son örneğini OHAL tartışmaları içinde gördük. En son OHAL’le ilgi olarak, OHAL’in uzatılmasına karşı çıkanlara, “OHAL Fransa’da da var. Orada da altı ayda bir uzatılıyor. Ama Fransa’da OHAL’in uzatılmasına ses çıkarmayanlar Türkiye’de OHAL’in uzatılmasına karşı çıkıyorlar” yanıtının en yukarıdan verildiği de herkesin hafızasındadır.

Şimdi de bu mantığın Dışişleri Bakanı tarafından kullanıldığını görüyoruz.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, yukarıda sözünü ettiğimiz röportajında; ”AİHM'de Büyük Daire'ye (temyiz) gideceğiz. AİHM kararlarını uygulamayan bir çok AB ülkesi var'' diyor.

Dışişleri Bakanının bu açıklamasında;

      1) Hükümet, Cumhurbaşkanının dediği gibi AİHM kararını uygulamayacağını, bunun yerine temyize başvurarak, zaman kazanacağını, bu arada başka dolambaçlı yollara başvuracağını, 

      2) AB ülkelerindeki AİHM kararını uygulamayan ülkelerin yolundan yürüyerek, kendilerine meşruiyet kazandırma yoluna gireceğini göstermiş oldu.

SERMAYE POLİTİKACILARI ‘KÖTÜ’YE SARILIYOR

Evet baskı ve şiddeti siyasetlerinin kırbacı yapan sermaye politikacıları, halkın özgürlük ve demokrasi talepleri karşısında hep “Bunlar demokratik ülkelerde de var” tezine sarılmaktadırlar.

Yani bu demokratik ülkelerdeki yasa ve uygulamalarda demokratik olanları, “iyi olanları” örnek almamak için bin dereden su getiriyorlar. Oysa böyle durumlar için Türkçe’de güzel bir atasözü ardır: “Kötü örnek emsal olmaz!”

Ama her ne hikmetse, atasözlerinden çok hoşlanan ve geleneğe bağlılıkla övünen sermaye politikacıları, söz konusu olan demokrasi, özgürlükler, halktan yana olmak, emekten yana olmak olduğunda; en kötüyü benimsemekte büyük bir heves gösteriyorlar.

Sermaye politikacılarının “Evren aklı”na sarılmalarının nedeni elbette ki anti demokratik politikalarını savunma ihtiyacındadır.

Bu da elbette yerel seçimlerin gündemde olduğu koşullarda, halk demokrasisi ile burjuva demokrasi arasındaki farkı göstermektedir.

Hukukun gereği olarak Demitaş’ın serbest bırakılmasını savunmak, tutuklulukta ısrar edenlerin anti demokratikliği ve buradaki siyasi amaçları göstermek ise ayrıca önemli olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...