20 Kasım 2018 00:10

Yerel rantın paylaşımına halk lehine bir müdahale imkanı var mı?

Yerel rantın paylaşımına halk lehine bir müdahale imkanı var mı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Resmiyete bakılırsa 31 Mart 2019’da yapılacak seçim “yerel” seçim. Ama fiiliyatta, büyük şehirlerden ilçelere kadar bütün belediyelerde, kimin başkan adayı olacağı, kimin belediyenin başlıca kilit noktalarında görev alacağı partilerin genel merkezleri tarafından belirleniyor. Hatta partilerin genel merkezlerinden de öte başlıca büyük şehir belediye başkanlarını genel başkanları belirliyor!

Medyaya da düşen, AKP Genel Başkanı Erdoğan’la AKP’nin Ankara adayı olacağı artık kesinleşmiş görünen Mehmet Özhaseki arasındaki diyalog açıkça gösteriyor ki, “teamül yoklaması”ymış, “istişare”ymiş, partinin ilgili kurullarından yapılan “öneriler”miş... hepsi sadece boş işmiş!

Adaylar, Erdoğan “ol” deyince oluyormuş!

‘YERELLİK’ SADECE ADINDA KALDI!

Yerel seçimin en iddialı partileri olarak AKP ve CHP’nin yerel seçime yukarıdan müdahaleleri, yerelliğe ne ölçüde müdahale edildiğinin açık örnekleridir.

Nitekim bu partilerin büyük şehirler için adı geçen adayları çok ilginç!

AKP İstanbul’a TBMM Başkanı Binali Yıldırım’ı, Ankara’ya Eski Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı ve AKP Milletvekili Mehmet Özhaseki’yi aday gösteriyor. İzmir için de büyük olasılıkla İçişleri Bakanı Süleyman Soylu konuşuluyor.

CHP de atama ve “yukarı”dan belirlemede AKP’den geri kalmıyor. İstanbul’a Milletvekili Gürsel Tekin ya da Cumhurbaşkanı Adayı Muharrem İnce; Ankara’ya ise kendisinde halkın bilmediği bir keramet keşfedilen ve İYİ Partiyle bölüşülemeyen Mansur Yavaş’ın atanması için büyük bir gayret sarf ediliyor.

Yavaş da, bu “paylaşılamayan adam”lıktan yararlanarak, “rozetsiz belediye başkanlığı” gibi “kendisine has bir kurum”un mucidi olmanın keyfini çıkarıyor!

Daha seçime dört buçuk ay varken CHP’nin, belediye başkanı adaylarını, yüzerli-iki yüzerli listeler halinde, merkezden düzenleyerek ilan etmesi de yerellere tepeden müdahalenin diğer bir örneği.

Bu yüzden de medyada yapılan tartışmalara ve uygulamalara, adayların şikayetlerine bakılınca da açıkça görülüyor ki, yerel seçimin, adından başka bir “yerelliği” yok. 

İYİ Parti ve MHP’de de durum çok farklı değil.

HDP ise bir yandan “kayyım” atanan belediyeleri yeniden kazanmak öte yandan batı illerinde ilerici demokrat güçlerle yerel düzeyde ittifak arayışında. Ama onun da bu ittifakı gerçekleştirmede handikapları olduğu görülüyor.

SERT MÜCADELELER OLACAK

Gazetemiz okurlarının bildiği gibi, yerel yönetim seçimleri, sermaye partileri için “yerel rantın paylaşılması mücadelesi”dir. Kriz, rantın toplam miktarını küçültürken ranttan pay kapmak isteyen kesimlerin ihtiyaçlarını artırıp aciliyetini büyütmüştür.

Öte yandan 24 Haziran seçim sonuçlarının “şaibeli” olması ama ondan da çok “tek parti tek adam rejiminin inşası” için sağladığı geniş imkandan yararlanarak Erdoğan yönetiminin bu doğrultuda yaptığı girişimler, yerel seçimlere bir “hesaplaşma” karakteri de kazandırmış bulunmaktadır.

Bu yüzden de önümüzdeki yerel seçimlerin önceki yerel seçimlerden çok daha keskin ve yoğun mücadelelere sahne olacağını söylemek yanlış olmaz.

Hiç kuşkusuz Erdoğan yönetimi; devletin ve elindeki yerel yönetimlerin imkanlarını, tarikat ve cemaatlerin yerel gerici odakların imkanlarını önceki seçimlerden bile daha pervasızca ve sonuna kadar kullanacaktır.

YEREL GÜÇLERİN ÖRGÜTLENME İMKANI

Evet, sermaye partileri için yerel seçimler, yerel rantın paylaşılması mücadelesidir; ama sonuçta yapılacak seçimin, merkezi müdahalelere karşın halkın yerel yönetimlere kendi iradesini yansıtması bakımından bazı fırsatlar sunacağı da bir gerçektir.

Bu yüzdendir ki ilerici demokrat güçler ve kendi taleplerini dile getirmek isteyen halk kesimleri için yerel seçimlerin bir fırsat olarak değerlendirilmesi gözden kaçırılmamalıdır.

Buradan yaklaşıldığında, muhtarlıklardan belediyelerin her kademesine kadar adaylar belirlemek elbette önemlidir. Bunun kadar diğer bir önemli şey ise;

- Yereldeki sendikalar ve emek örgütleri, yerel emek ve demokrasi platformları, yereldeki işçi ve memur emeklisi dernekleri,
- Yöre dernekleri, yerel kültür ve sanat çevreleri, kadın ve gençlik çevrelerinin temsilcileri,
- Yerelde saygınlığı olan kültür insanları, aydınlar ve demokratlar,
- Ortak platforma katılmak isteyen siyasi parti ve çevrelerin temsilcileri gibi çeşitli halk kesimlerinin temsilcilerinin katıldığı platformların en alt yerel  birimlere (muhtarlıklara) kadar yaygınlaştırılması halkçı belediyecilik açısından bir imkan olabilecektir.

Elbette ki böyle bir platform, en geniş halk kesimlerinin temsilcisi bir mücadele aracı olduğu ölçüde, yerel rantın paylaşılmasına halk lehine müdahale eden bir girişim olacaktır.

Yerel seçim böyle bir imkanı sağlayacaktır. Ama asıl olan da bu imkanı gerçeğe çevirmek için gerekli girişimleri yapmaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa