18 Kasım 2018 23:00

Ergenekon’dan FETÖ’ye dönen hesap ve adalet meselesi

Ergenekon’dan FETÖ’ye dönen hesap ve adalet meselesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ulusalcı kesimin ‘Sözcü’cü önceki gün “Keser Döndü, Sap Döndü Gün Geldi Hesap Döndü” manşetiyle çıktı. Gazeteye bu manşeti attıran ise, Ergenekon yargılamalarını yapan FETÖ’cü yargı mensuplarının bugün yargı önüne çıkartılmış olmaları. “Keser döner, sap döner gün gelir hesap döner sözü gerçek oldu” diyor Sözcü gazetesi. 

Ortada dönen bir hesap olduğu kesin.

Ergenekon davaları, o gün iktidarda olanların, daha doğrusu iktidarı tamamen ele geçirmek isteyenlerin siyasi hesaplarından bağımsız değildi.

Peki, bugünkü yargılamaların iktidarın siyasi hesaplarından bağımsız olduğu söylenebilir mi?

Daha da önemlisi ortada bir yargılama süreci olduğuna göre, adalet bu hesaplaşmanın neresinde?

Ergenekon davalarından başlayalım. 

Bu davalar AKP-Erdoğan ve o dönem iktidar ortağı olan Gülencilerin, ordu-bürokraside kendi iktidarları önünde engel oluşturan güçlerin tasfiyesini amaçlıyordu. O dönem özellikle liberaller bu hamleyi, “askeri vesayeti ortadan kaldırmaya yönelik bir demokrasi hamlesi” olarak sahiplendiler. Evet, Ergenekon’dan yargılanan ordu mensupları arasında JİTEM’i kuran, ‘bin operasyon’ talimatlarını verip binlerce “fail-i meçhul” cinayetin işlenmesinin sorumlusu olanlar da vardı. Ancak Ergenekon davalarının ne geçmişle yüzleşme-hesaplaşma ve ne de demokrasi ve barış gibi bir derdi vardı. Bu davalar o günkü iktidara, yani Erdoğan ve Gülencilere karşı gizli darbe planları yapıldığı iddialarına dayandırıyordu. Ve üstelik bugün olduğu gibi böylesi planlarla uzaktan yakından ilişkisi olmayacak isimler de ‘gizli tanık’ ifadeleri adı altında Ergenekon’la ilişkilendirilip tutuklanıyordu. 

Bu davaların savcılığına soyunanların-ki Erdoğan, o dönem CHP lideri olan Baykal’la polemiklerinde kendini bu davaların savcısı ilan etmişti- gerçekte demokratikleşme gibi bir dertlerinin olup olmadığını görmek/anlamak için öyle fazla uzağa gitmeye gerek yoktu. Ergenekon sanıkları içinde Kürt coğrafyasında yürütülen ‘özel savaş’ ve bu dönemde işlenen savaş suçlarının sorumlularının bu suçlardan da yargılanması ve dahası bugün HDP Eş Başkanı olan Pervin Buldan gibi, yakınlarını bu dönem işlenen “fail- meçhul” cinayetlerde kaybedenlerin davaya müdahillik talepleri reddedilmişti. 

Özetle Ergenekon davası dosyaları iktidarda olanların siyasi hedefleriyle sınırlandırılmıştı. 

Ancak daha sonra yaşanan ve bu hesabın dönmesini sağlayan gelişmeler biliniyor. AKP-Erdoğan ve Gülenciler arasındaki iktidar kavgası ve gerilim, başarısız bir darbe girişimine kadar vardı. Gülenciler, FETÖ oldu. Erdoğan, “milli ordumuza kumpas kuruldu” dedi. Ergenekon davaları düştü. Bu kez dün Ergenekon’dan yargılananların önemli bir bölümü Erdoğan’ın safına geçti. Ve işte bugün Ergenekon davalarını açıp yürüten FETÖ’cü yargı mensupları yargı önünde.

Dönen hesabın ve bu hesaplaşmanın ‘adalet’ kısmına gelince…

Ergenekon davalarını açan Gülenci-FETÖ’cü yargı mensupları, benzer bir hesaplaşmayı demokratik Kürt hareketiyle de yapmak için KCK dosyası adı altında binlerce Kürt siyasetçiyi hapishanelere doldurmuştu. Hatta aralarında belediye başkanlarının da yer aldığı bu siyasetçilerin tutuklanmasıyla ilgili AKP’nin önde gelen isimlerinden Mehdi Eker, “JİTEM onları öldürüyordu. Kelepçeye şükretsinler” demişti. Gülenciler, demokratik Kürt hareketini etkisizleştirip dini de kullanarak yerine kendi cemaat örgütlenmelerini geçirmek istiyor ve bu plan o dönem AKP-Erdoğan tarafından da destekleniyordu.

Bugün tıpkı Ergenekon davaları gibi, KCK yargılamalarını yapan yargı mensuplarının hemen hepsi darbe girişiminden sonra FETÖ üyeliği nedeniyle ihraç edildiler ve önemli bir kısmı da cezaevlerinde bulunuyorlar. Ama siz şimdiye kadar iktidarın ağzından “FETÖ’cülerin Kürt siyasetçilere kumpas kurduğu” gibi bir açıklama duydunuz mu? 

Duyamazsınız!

Çünkü söz konusu olan iktidarın da siyaseten tasfiye etmek istediği demokratik Kürt hareketi olunca, FETÖ’cülerin başlattığı yargılamalar aynen devam etti. FETÖ’cüler gitti ama ‘gizli tanık’ adı altında ürettiği suçlamalar yerinde kaldı. Bunun da ötesinde başta Demokratik Toplum Kongresi (DTK) dosyası olmak üzere FETÖ’cüler zamanında hazırlanan ama raflarda bekletilen dosyalar bu iktidar zamanında bir bir raflardan indirilip yeni bir tutuklama furyasının dayanağı yapıldı. En son gezi direnişine katılıp destekleyenlere  yönelik gözaltı ve tutuklamalarda da FETÖ’cü taktiklerin devam ettirildiği görülüyor.

Sonuç olarak hesap, dün olduğu gibi bugün de egemen güçler arasında dönmektedir. Ve bu hesaplaşmadan ne adalet ve ne de demokrasi ve barış gibi halkın hayrına sonuçlar beklenmez. Çünkü halkın hayrına sonuçlar için bu hesaplaşmanın egemen güçler arasında bir hesaplaşma olmaktan çıkartılıp halkın bu hesaplaşmaya taraf olması, başka bir deyişle halk güçlerinin adalet, demokrasi ve barış için mücadelesinin büyütülmesi gerekiyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...