14 Kasım 2018 01:00

‘100 günlük icraat’, emekçilere topyekün mücadele çağrısıdır

‘100 günlük icraat’, emekçilere topyekün mücadele çağrısıdır

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yandaş medya dışındaki medyada ve siyasette dün, “Erdoğan yönetiminin 100 günü”nün değerlendirilmesi öne çıkmıştı. Gazetemizde de Bülent Falakaoğlu arkadaşımızın birkaç gün önce 100 gün değerlendirmesini görmüştük. Dün de gazeteci ve CHP Milletvekili Utku Çakırözer’in “Tek Adam Rejiminin 100 Günü” adlı raporuyla, Cumhurbaşkanı ve hükümetinin 100 günlük icraatının rakamlara dökülmüş ve somut kanıtlarla teşhir edilmiş halini gördük.

24 Haziran seçim kampanyasının merkezine, “Bu kardeşinizi seçin memleketi uçursun” diyerek, herkese refah, özgürlük, demokrasi vaat eden Erdoğan’ın, geçen 100 günde memleketi “uçurmadığı”nı ama gerçek bir ekonomik krizle, “uçurumdan attığını” gördük. Şimdi ülke ekonomisi uçurumdan düşerken, alınan önlemlerle, yere sert biçimde çarpmamasına ve çarpma zamanını uzatarak, seçimden sonraya ertelemeye çalışmaktadır.

KRİZİN YÜKÜNÜ EMEKÇİLERE YIKMANIN 100 GÜNÜ

Ancak toplam 100 günlük icraata bakıldığında kriz önlemleri çerçevesinde;

İşten çıkarmalar, mesailerle oynamak, ücretsiz izinler, esnek çalışma yöntemlerini devreye sokmak gibi işletmeler bazındaki uygulamalarla, (Burada hükümetten çok patronların girişimleri söz konusu ama uygulamaların hükümetten icazetli olduğu da gerçek)

Hazine ve kamu fonları ile işsizlik fonu gibi fonlardaki birikimlerin sermayenin yağmasına açılması,

Eğitim, sağlık, sosyal güvenlik gibi kamusal hizmetlerde “tasarrufa” gidilerek, bu hizmetlerin harcamalarının halka fatura edilmesi,

Doğal gaza, elektrik, petrol gibi temel girdilere otomatik zamlar yapılması,

ÖTV ve KDV indirimleri ile otomotiv, beyaz eşya, mobilya gibi tüketim malları üreten ve bunların dağıtımını yapan firmalara emekçilerin cebinden servet aktarımı yapılması,

Enflasyonun artmasıyla alt sınıflardan üst sınıflara sürekli bir servet aktarımı yapılması gibi girişimlerin tümü, krizin faturasını emekçilere yıkma uygulamaları olarak devreye sokulmuştur.

Önümüzdeki dönemde de Erdoğan-AKP yönetiminin bu uygulamalara devam edeceği anlaşılmaktadır.

YENİ 100 GÜNLERİN, EMEKÇİLERE SALDIRI GÜNLERİ OLMAMASI İÇİN

Erdoğan yönetiminin 100 günlük icraatı, aynı zamanda sınıfsal tercihinin, hangi sınıfların hizmetinde, hangi sınıflara karşı olduğunun çok açık ifadesi olmuştur.

Elbette hükümetin sınıfsal tutumunun teşhiri, hangi sınıfın hükümeti olduğu ve alınan önlemlerle kimin cebinden kime servet aktarıldığının gösterilmesi önemli olmaya devam etmektedir. Ama sadece böyle bir teşhir çizgisinde kalınması, hükümetin ve sermaye sahiplerinin krizin faturasının emekçilere yıkılması girişimlerini cesaretlendirmekten başka bir sonuca ulaşmaz.

Kısacası Erdoğan yönetimin 100 günlük icraatı; emek güçlerine, “Krizin yükünü reddedecekseniz, kendi gücünüzü ortaya koyarak talepleriniz için topyekun bir mücadeleye girmelisiniz” çağrısıdır.

Çünkü geçen 100 günde de görüldü ki, Erdoğan ve hükümeti emekçilerin taleplerini, sıkıntılarını hiç umursamamaktadır. Üstelik de önümüzde bir seçim varken bile işçi ve emekçilerin taleplerini umursamayan hükümet, sermayenin taleplerini emir telakki etmektedir.

Nitekim bu vesileyle bir kez daha görülmüştür ki, Erdoğan yönetimi, gelmiş geçmiş en açık sermaye yanlısı hükümet olarak, her vesileyle sermayeyi destekleyen, işçilerin emekçilerin taleplerini hiç önemsemeyen bir hükümettir!

Önümüzdeki dönemde krizin yükü ağırlaştıkça emekçilere yansıyan faturası da ağırlaşacaktır.

Eğer emekçiler ve onların örgütleri ortak bir mücadeleyle karşı çıkmazlarsa, bundan sonraki 100, 500, 1000 günler de emekçilere saldırı günleri olmaya devam edecek. Bundan kimse şüphe etmemeli!  

(*) Erdoğan yönetimin 24 Haziran seçimi sürecindeki iç ve dış politikaya dair vaatleri ve sonrasında açıkladığı hedefler dikkat alındığında, bu alanlardaki gelişmeler de ondan beklentileri olan kesimler için tam bir hayal kırıklığı 100 günüdür.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...