10 Kasım 2018 23:40

Toplumsal cinsiyet odaklı habercilik dersinden sınıfta kalmak

Toplumsal cinsiyet odaklı habercilik dersinden sınıfta kalmak

Fotoğraf: Envato

Paylaş

‘Aslında ne olduğunu anlatsam çoğunuz bana hak verirsiniz ama tabi şiddete başvurmamalıydım. Tüm kadınlardan özür dilerim’ gibi bir cümle özür cümlesi değildir. Ahmet Kural’ın “itişme” diye nitelendirdiği “ağır tahrik”le meşrulaştırmaya çalıştığı 45 dakika süren darp, hemen tüm kadınların hayatlarının bir döneminde deneyimlediği fiziksel, ekonomik, psikolojik şiddet travmalarını hatırlamalarına neden oldu. Evet belki buna dair her gün birden fazla haber okuyoruz ancak güçlü ve ünlü bir kadının cesareti bazen doğru bir tepki ve tartışma zemininin oluşmasını sağlıyor tıpkı #metoo hareketinin başardıkları gibi.

Çoğunlukla psikolojik problemlerle ilişkilendirilen şiddet hikayelerinin aslında politik bir sorun olduğunu yıllardır 25 Kasım gece yürüyüşlerinde haykırmaktan sesimiz kısılıyor. Giderek daha kalabalıklaştığımız için ve yaratıcı sloganlarımız sayesinde haber olabilsek de taleplerimizi ağır siyasi gündeme sokmak hiç de kolay değil. Yanımızda olduklarını sıkça dile getiren en yakınlarımızın bile erkeklik krizi ve şiddetle yüzleşememelerinin hayal kırıklığı da cabası. Bianet’in 9 Ocak’ta duyurduğu “Tesadüf Değil 52 Hafta 52 Erkek, Erkek Şiddetini Yazıyor” başlıklı yazı dizisi tam da bunu göstermesi açısından okunmaya değer. Aralarında kimi samimi sorgulamalar barındırsa da çoğunluğu hesaplaşmanın, gerçekçi bir sorgulamanın yanından dahi geçemiyor. Sözlüye kalkmış öğrenci misali güçlü kadın güzellemeleriyle erkeklerin acziyeti arasında salınan benzer hikayeler. Bu kadar yaygınken erkeklerin faili ya da tanığı olduğu şiddetle (elbette mağdurlarını teşhir etmeyecek bir yöntemle) yüzleşememesi sorunlu değil mi? Hazırlayanlara ve katkıda bulunanlara teşekkür ederiz bu arada, yazı dizisi tamamlandığında daha detaylı bir tahlil için elimizde hatırı sayılır malzeme olacak.

Şiddet elbette ki gazetecileri, haber odalarını da pas geçmiyor. Türkiye Gazeteciler Sendikası’nın Kadın ve LGBTİ Komisyonu’nun Mart ayında yayınladığı araştırmada görüşüne başvurduğu kadın gazetecilerin neredeyse yarısı (yüzde 47,5), iş hayatında cinsiyeti nedeniyle en az bir kere şiddete maruz kaldığını ifade etmişti. Bunların yüzde 67’si yaşadığı şiddeti duyuramadıklarını da söylemişti. Ahmet Kural’a yönelik tepkiler sürerken bu hafta bir gazeteci, Şafak Timur, yaşadığı şiddeti ve buna duyarsız kalan Dokuz8Haber’i gazetecilerin gündemine taşıdı. Timur’un ilk tweet’i son derece sade bir soruyu içeriyordu, kendisine geçmişte şiddet uygulamış bir gazeteciyle çalışmaya devam edip edilmeyeceğini merak etmişti. Karşılığında sonradan şiddetin tanığı da olduğunu öğrendiğimiz meslektaşımızdan “tweet’in ihbar kabul edildiği”, “etik kurulların devreye sokulduğu” cevabı geldi. İşsiz kalan gazetecilerle birlikte sayı artsa da hak temelli, bağımsız gazeteciler bir holding medyası samimiyetsizliğini kaldıramayacak kadar küçük bir camia. Kaldı ki etik kurullar o kadar da devreye sokulamamış, dört kadın gazeteci “kadın kadının yurdudur” diyerek ve bu kriz ortamında işsiz kalmayı göze alarak istifa ettiler. Ve yine bir kadın gazetecinin cesareti emek sömürüsünü de içeren başka iddiaları beraberinde getirdi.

Amaç giderek daha da boğucu hale gelen medya ikliminde yurttaş gazeteciliği, veri gazeteciliği gibi zor alanlarda haber üreten Dokuz8Haber’i tüm günahların keçisi ilan etmek değil elbette. Ancak iddialara verilen cevaplar krizi nasıl yönetemediklerini göstermekten başka bir işe yaramadı. Samimi bir özür, bir hesaplaşma yerine olayın çevresinden dolaşan, insan kaynakları elinden çıkmış soğuklukta, kimi durumda şiddeti yeniden üreten açıklamalar, nefes alacak kanallar yaratmak için nefes tükettiğimiz toplantılarda, sokakta, haberde, en çok adliyede omuz omuza dayanıştığımız arkadaşlarımızdan gelince daha kırıcı oluyor. Şeffalığı, tutarlılığı, gerçekçi bir özeleştiriyi Erdoğan Demirören’den beklemiyoruz, elbette sizden talep edeceğiz. Toplumsal cinsiyet odaklı habercilik eğitimi, hak temelli yaklaşım yalnızca ‘başkalarının yaptığı’, kalıplaşmış örneklerle anlatılınca olmuyor. Deneyimlerden öğrenilecek çok şey var, iğneyi kendimize batırmakla başlayacak her şey…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...