05 Kasım 2018 00:30

Çözüm süreci mi, çözüm beklenticiliği mi?

Çözüm süreci mi, çözüm beklenticiliği mi?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bir süreden beri AKP’nin yerel seçimler öncesinde Kürtlere göz kırptığına dair bir tartışma yapılıyor. Özellikle Danıştay’ın ‘andımız’ kararı sonrasında ‘cumhur ittifakı’nı oluşturan iki parti; AKP ve MHP arasındaki gerilim de bu tartışmayı hızlandırdı. MHP lideri Bahçeli’nin tartışmayı Türklük-Kürtlük eksenine oturtması da AKP’nin özellikle muhafazakâr Kürtleri kazanmak için yeni hamleler yapmasının önünü açtı. Dün 24 Haziran seçimleri öncesinde MHP ile kurdukları ‘cumhur ittifakı’ için “MHP eski MHP değil” diyerek bu ittifakı savunan AKP’nin Kürt milletvekilleri ve siyasetçileri, şimdi de “bakın Erdoğan Kürtler için MHP’den vazgeçiyor” demeye başladılar. 

Öte yandan başta Eş Başkan Sezai Temelli olmak üzere HDP cephesinden yapılan “masaya, müzakere sürecine dönüş” çağrıları da niyet bu olmasa da kimi ulusalcı-şoven çevrelerin “AKP-HDP flörtü” propagandasını yapmasını kolaylaştırdı. Mesela Aydınlık’tan Sabahattin Önkibar, Dengir Mir Mehmet Fırat ile AKP’nin sözcüsü Ömer Çelik’in gizlice yeni bir görüşme süreci için zemin aradıklarını ve Erdoğan’ın bu girişime sessiz kalarak onay verdiğini yazdı (27 Ekim tarihli yazısı). Önkibar gibi şoven yazar ve siyasetçiler yeni bir ‘görüşme süreci’ hazırlığı yapıldığı iddialarını gündeme getirerek hem AKP’yi ve hem de Kürt siyasetini hedefe koyarak bir taşla iki kuş vurduklarını sanabilirler. Ancak bu gerici propaganda bugüne kadar en çok AKP’nin ekmeğine yağ sürdü. Çünkü bu çevrelerin Kürt düşmanlığı üzerinden AKP’ye hedef yapmaları, AKP’nin özellikle muhafazakâr Kürtler üzerinde etkili olmasını kolaylaştırıyor. Yani en rafine halini Aydınlık çizgisinde gördüğümüz ulusalcı-şoven çevreler yeni bir ‘çözüm süreci’ eleştirisi yaparak aslında AKP’nin işine gelen bir çözüm beklenticiliğini kışkırtıyorlar. 

Burada konu ile ilgili yürütülen tartışmalar bakımından kritik bir noktaya dikkat çekmek gerekiyor: Bizim çözüm beklenticiliği eleştirimiz (bkz.www.evrensel.net/yazi/82536/andimiz-ve-kurt-sorunu) bazı Kürt çevrelerinde ‘çözüm süreci’ karşıtı olan bu çevrelerin yaklaşımıyla aynılaştırılabiliyor. Oysa bizim savunduğumuz ile bu ulusalcı-şoven çevrelerin savunduğu taban tabana zıttır. Onlar olası bir yeni ‘çözüm süreci’ eleştirisi adına çözüm beklenticiliği yaratarak AKP’ye hizmet ediyorlar. Bizler bugün iktidarın elini güçlendirecek bir çözüm beklenticiliğinin eleştirisini yaparak sorunun gerçek anlamda çözümünü sağlayacak bir mücadele sürecinin önemine dikkat çekmeye çalışıyoruz. 

Dememiz odur ki; çözüm sürecini savunmak farklı şeydir, çözüm beklenticiliği yaratmak farklı. Daha açık ifade etmek gerekirse, bugün çözüm beklenticiliği yaratarak iktidarın Kürtler üzerindeki siyasi etkisinin artmasına hizmet etmek, yerel seçimlerde Kürt illerinde AKP’nin elini güçlendirir. AKP-Erdoğan iktidarının ise, yerel seçimlerde eğer eli güçlenirse bunu Kürt sorununda bugüne kadar sürdürdüğü içeride baskı, tasfiye ve dışarıda müdahaleye dayalı politikayı meşrulaştırmak için kullanacağı da şüphe götürmezdir. 

Öyleyse bugün yeni ve gerçek bir ‘çözüm süreci’ için yapılması gereken ilk şey, özellikle yerel seçim sürecinde bu süreci demokrasi mücadelesinin büyütülmesinin bir dayanağı olarak kullanmak ve her alanda iktidarın uyguladığı politikaların meşruluğunu tartışılır hale getirmektir. 

Elbette bugün halklarımızın, bu ülkede yaşayan her milliyetten işçi-emekçilerin çıkarı, Kürt sorununun baskı ve şiddet politikaları yerine muhatapları ile müzakere edilerek demokratik barışçıl temelde çözülmesidir. Ancak bugün bu çözüme giden yol beklenticilikten değil; bugüne kadar her defasında bu beklentileri istismar eden iktidara karşı demokrasi ve barış mücadelesini büyütmekten geçiyor. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...