03 Kasım 2018 00:55

Yerel seçimler yaklaşırken...

Yerel seçimler yaklaşırken...

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Yerel yönetim seçimlerine henüz beş ay var. Ama gerek aday adayları, gerekse iktidar ve muhalefet partileri arasında kıyasıya bir mücadelenin olacağını gösteren çok sayıda belirti de şimdiden ortaya çıkmış bulunuyor.

Öyle ki Bahçeli ve Erdoğan arasındaki “kutsal”, en azından 2023’e, hatta 2053’e kadar süreceği garantisi verilen “Cumhur ittifakı” bile yerel rantın paylaşımının gündeme gelmesiyle sarsılmaya başladı. Bu sarsıntının daha da derinleşeceğini gösteren işaretler de çoğalıyor.

CHP’de milletvekilleri de, “Ben daha yeni milletvekili seçildim. Halka milletvekili olarak hizmet edeceğim sözünü verdim. Belediye başkanı da başka arkadaşlarımız olsun” demiyor, “Benden başkası bu işi kıvıramaz” dercesine “büyük kentlerin büyük belediye başkanları” olmak için kendilerini ortalığa atıyorlar.

KEYFİ YÖNETİMİN DAYANILMAZ ÇEKİCİLİĞİ

Daha seçime beş ay varken ortaya çıkan işaretler; bir yandan ekonomik kriz öte yandan “tek adam tek parti” rejimi doğrultusunda atılan ve atılmak istenen adımların ağırlaştırdığı siyasi iklim dikkate alındığında, 2019 yerel seçiminin önceki seçimlerden bile daha çetin kavgalara sahne olacağını söylemek yanlış olmaz.

“Yerel rantın paylaşımı mücadelesi” olan yerel yönetimlerin bir diğer özelliği de keyfi yönetime çok açık olmaları, dolayısıyla belediyelerin yönetiminde olmanın “ranttan pay alma” konusunda çok önemli bir mevzi olmasıdır. 

Çünkü merkezi yönetimlerin haksız hukuksuz, keyfi uygulamaları daha göz önünde. En azından muhalefet bir ölçüde merkezi düzeydeki yolsuzlukları, usulsüzlükleri az çok gündeme getirmektedir. Ama yereller bu açıdan belki yerel düzeyde daha göz önündedir ama bu uygulamaların kamuoyuna gelmesi daha zordur. Hele de büyükşehirlerde!

Bu da yerel yönetimlerdeki rant paylaşım kavgasını da büyütmekte, yerel yönetimi ele geçiren yerel sermaye kliği birkaç yılda ihya olmaktadır. Yolsuzluk, görevi suiistimal, yasa, hak-hukuk tanımama, Sayıştay’ın açıkça suçlamalarına karşın, eğer iktidar yandaşıysan “yargılanmama”(*) artık, bir kazınılmış hak, bir gelenektir!

SAYIŞTAY RAPORLARINI UMURSAYAN YOK!

Nitekim gazetemizin 1 ve 2 Kasım tarihli sayılarında manşet yerel yönetimlerdeki bu keyfilik, haksız, hukuksuz uygulamalarla ilgiliydi.

Üstelik de bu yolsuzluk ve usulsüzlüklerin yapıldığı muhalefetin bir iddiası da değil, Sayıştay tarafından belediyelerin belgelerinin incelenmesiyle ortaya çıkarılmıştır.

Bu iki haberdeki yolsuzluk ve usulsüzlüklerin birisi Ankara’nın eski Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’le ilgilidir.

Sayıştay raporuna göre Gökçek, belediye başkanlığı sırasında belediyeye ait çok sayıda tesis ve gayri menkulü yakınlarına peşkeş çekmiş, bunları yaparken ne ihale Yasası ne öteki yasa ve yönetmelikleri takmış, belediyeyi milyonlarca lira zarara uğratmıştır. 

İkinci haber ise, Gökçek’in yerine getirilen Mustafa Tuna ile ilgilidir. Sayıştay raporunda, Tuna’nın Sincan Belediye Başkanlığı döneminde Özel Kalem Müdürlüğü’nün KPSS gibi çalıştırıldığı, çok sayıda kişinin özel kalem Müdürlüğü’ne sözleşmeli personel olarak alınıp, sonra memur gibi başka kurumlara atandığı ortay çıkmıştır.

Bu haberlerde de açıkça görülmektedir ki, belediyelerde tam bir keyfi düzen hüküm sürmekte, belediyeyi ele geçiren yakınlarını siyasi yandaşlarını, ihya edecek olanaklar ele geçirmektedir.

HALKÇI VE DEMOKRATİK BİR YEREL SEÇİM İÇİN 

Evet, yerel yönetim seçimine beş ay vardır ama gelinen yerde ilerici demokrat güçlerin, Türkiye’nin demokrasi güçlerinin de yerel seçimlerde bir yandan ortaya koyacakları seçim platformuyla, öte yandan çıkardıkları ve destekleyecekleri adaylarla katılmak için gereken çalışmayı da yapmak durumundadırlar.

İçinden geçilen koşullar dikkate alındığında, 31 Mart 2019 yerel seçiminin omurgasını da;

1-) Tek parti tek adam rejiminin inşasına karşı mücadelenin güçlendirilmesinin,
2-) Krizin faturasının emekçilere çıkarılmasını önleme amaçlı mücadelenin örgütlenmesi oluşturmalıdır demek yanlış olmaz.

Öyleyse bu gerçekleri dikkate alan bir yerel seçim için girişimler yapmak önümüzdeki haftalarda pratik bir iş olarak demokrasi güçlerinin gündemin üst sırasına yükselecektir.

(*) Yüze yakın HDP’li belediye ve bazı CHP’li belediyelere  “kayyım atanması” ne Sayıştay’ın tespit ettiği yolsuzluklar ne de başka müfettiş raporlarıyla ilgilidir. Bunlar “tek adam rejimi”nin muhalefeti ezme operasyonunun bir parçasıdır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...