Lümpen burjuvazi, yargıç ve rektörün belediyesi ve devleti de lümpen mi olur?
Fotoğraf: Envato
Roma’da asil yüksek vergi ödeyendi, proleter kazancına göre, “capite (lümpen)” ise kellesiyle mükellefti (Bourdieu, 1979). Marx’a göre iki ana sınıf proletarya ve burjuvaziye –üretici ücretli çalışan veya kapitalist sınıfa - dahil olmayan her tür ara sınıf ile hırsız, tefeci, yan kesici gibi marjinal işler yapanlar, sınıf bilinci gelişmemiş yoksullar vb. tam bir sınıf teşkil etmiyordu. Çok emin olmamakla birlikte sanki Marx, daha çok proletaryaya yakın ama konumu belirsiz zümre ve kategoriler için “lümpen” yakıştırmasını uygun buluyordu (lümpen proletarya). Toprak sahiplerini (rantiyer) ayrı bir sınıf olarak saymakla birlikte yine de burjuvaziye “lümpenlik” yakıştırmıyordu. Benim kanaatim, en azından Türkiye gibi ülkeler için burjuvazinin lümpenliğinin de (zümresinin ve sınıfının ciddiyeti yerine iktidardan nemalanma arayışının da) dikkate alınmasıdır.
ANTİK TÜRK VE ÇİNLİLERİN LÜMPENLİĞİ
Tarihte Türkler ve Germenler en büyük iki “barbar” (talancı) grup sayılıyor, yüksek bir yerleşik kültür veya medeniyet yaratmadıkları ileri sürülüyor. Bunu üç aşağı beş yukarı Orhun Yazıtları da belgeliyor.
Orhun, Göktürk veya Köktürk Yazıtları olarak adlandırılan ve Türklere ait en eski yazıtlardan biri olan Moğolistan’ın Orhun Vadisi’nde bulunan yazıtlardan Kül Tigin Yazıtı 732 yılında, Bilge Kağan Yazıtı 735 yılında yazılmış olup Kül Tigin Yazıtı Doğu Yüzü 5-6. satırında şöyle yazmaktadır: “Bilgisiz kağan oturmuştur, kötü kağan oturmuştur. Buyruklu da bilgisizmiş tabii, kötü imiş tabii.Beyleri, milleti ahenksiz olduğu için, Çin milleti hilekâr ve sahtekâr olduğu için, aldatıcı olduğu için, küçük kardeş ve büyük kardeşi birbirine düşürdüğü için Türk milleti il yaptığı ilini elden çıkarmış” (M. Ergin; Kül Tigin Yazıtı, Doğu Yüzü, 5-6.satır; O.Ergün, P.C. Kara, 2018).
Yani hem Türkler hem Çinliler pek düzgün sayılmıyor, yöneticisinin lümpenlikleri yazıtlara işlenmiş bulunuyor.
Dahası ciddi bir endüstriyel burjuvazi, Osmanlı ve Türkiye’de hemen hiçbir zaman oluşamamış bulunuyor.
ÜNİVERSİTESİ İLK 500'DE DEĞİL, ÇÜNKÜ BURJUVAZİSİ DE REKTÖRÜ DE LÜMPEN
Üniversiteleri ilk 500’de olmayan bir ülkede böyle bir burjuvazi yakın zamanda da oluşmayacak gibi, olan da bir bir ülkeyi terk ediyor, çocukları yurt dışında bulunuyor.
Ancak sonucu ters çevirip neden haline getirmeyelim, ilk 500’de üniversitesi olamamasının sebebi bizzat bu tür lümpen sınıf ve zümrelerden, liyakati ve herhangi bir ilke kuralı yok sayan yönetim ve siyaset tarzından kaynaklanıyor.
Bizdeki burjuvazi olsa olsa “komprador” (yabancı firmalara ortak veya onların al satcısı) konumunda bulunuyor.
Türkiye’nin sorunu proletaryasının lümpenliğinden öte burjuvazisinin “komprador” olması, esnaf ve zanaatkârının, büyük tüccar ve sanayicisinin çok geniş bir kesiminin de “lümpen” olması, vergi ödememe, ihaleye fesat karıştırma, işini düzgün yapmama, ayıplı ürün, banka-kredi dolandırıcılığı, birbirine borç takma, döviz-borsa fırsatçılığı ve basit yollardan para kazanmaya yönelmesi gibi büyük bir grubu, belki tamamına yakını (Koçlar bile üniversitelerini kamu arazileri üzerine oturtmuş bulunuyor, Ali Koç Fenerbahçe başkanlığını son derece önemsiyor) lümpen gerçek veya tüzel kişilerden oluşuyor. Basit reklam, kolay ve haksız kazanç, üründen çalma, çalışandan çalma, faizcilik-simsarcılık, AVM’cilik… gibi işler büyük burjuvazinin ana gelir kapılarını oluşturuyor gibi.
Türkiye’deki lümpen ara ve üst burjuvazinin en yaygın, en tipik formunu profesyonel politikacıların, “müteahhitler” ile “belediye ileri gelenlerinin” ve profesyonel odacıların oluşturduğu ileri sürülebilir.
Haksızlık etmeyeyim ama lümpen ara ve üst sınıflara; yandaşlaşmış medya mensuplarının hemen tamamı, entelektüellerin önemli bir kısmı, öne çıkmış ünlü tipler örnek teşkil ediyor mu, rektör ve dekanların hemen tamamı örnek teşkil ediyor mu, hemen tüm üst düzel hakim, savcı, asker, doktor, mühendis, avukat ve benim de mensubu olduğum üniversite öğretim üyeleri örnek/hatta numune teşkil ediyor mu?
SARAYDA EL PENÇE DİVAN TEFECİ TÜCCAR, TEPECİ YARGIÇ VE PROFESÖRLERDEN BİR ŞEY ÇIKMAZ
Burjuvazisinin, rektörünün, askerinin, yargısının, akademisyeninin tepeler önünde kimliğini teslim edip el pençe divanda hazır bulunmayı kendine reva gördüğü, sarayın önünde biat veya diz çökmeyi bir “onur payesi” imiş gibi kabul ettiği, kısaca lümpenleştiği bir ülkede devletin, belediyelerin, kurumların lümpenleşmesinin doğal bir sonuç olduğu veya birbirini besleyen bir ağ, bir kısır döngü oluşturduğu söylenebilir.
Hiçbir sosyal olayın yok oluştan daha beride bir dip yapma durumu da maalesef yok. Yok olmayacaksak dip arama yerine bir an önce inisiyatif almak gerekiyor. Çok değil Sinoplu Diyojen kadar, gerekirse mevkin makamın tepelerin senin olsun diyecek kadar birazcık onurlu durabilmek gerekiyor.
Geriye yine de bir ana soru kalıyor: Kapitalist bir devlette burjuvazinin, yargının, hocanın, askerin, yöneticinin lümpeni mi yoksa hası mı daha makbul sayılmalıdır?
- Köy Enstitüsü farkı, şehre ve geleneğe uymazlığı: Hümanist, yararcı, bütüncül köy rehberi 19 Nisan 2024 04:47
- 31 Mart Yerel Seçimleri: AKP'nin dinci eğitimine karşı bilgi ve özgürleşme talebi 05 Nisan 2024 04:47
- İmtiyaz/kapitülasyon, rantiye veya mütaşerik otoriterlik: Peker, Ağar, Erdoğan, Altınok, Kurum, İmamoğlu… 29 Mart 2024 04:46
- Fütüvvet teşkilatı: Meslek lisesi değil dinci fedailik ocağı 22 Mart 2024 04:57
- AKP ve MEB mesleki eğitimin sırrını çözdü: Fütüvvetnameler ve baş ahilik dönemi 15 Mart 2024 04:43
- Patriyarka ve öğrenci açlığı sorunu: Niteliksiz okullar, meteliksiz veliler, kadınlar, çocuklar 08 Mart 2024 05:05
- Türkiye'de felaketlerin faktörlerinden öte aktörleri kimler? 01 Mart 2024 04:46
- Felaketler çağı ve Türkiye'nin felaketler dönemi 23 Şubat 2024 04:46
- Depremde Hatay’da ölüm sayısı ne kadar? Hatay’a, Adıyaman’a, Malatya’ya resmen ayrımcılık mı yapılıyor? 16 Şubat 2024 04:39
- Afetin, nemacılığın, timokrasinin ‘utp-usta öğreticilik’ hali: 890.920 09 Şubat 2024 04:53
- Deprem ve ülke yönetimi: Mütaşerik yönetimin ağır sonuçları 02 Şubat 2024 04:48
- "Karakter eğitimi" nedir: MEB, Bakan Tekin 1.3 milyon işçi çocuğu unuttu, "Çocukları bari tatilde çalıştırmayın" 26 Ocak 2024 04:45