25 Ekim 2018 00:20

Sıra yerel rantın paylaşımına gelince; ne ‘beka’ kaldı ne de ‘yerli ve millilik’!

Sıra yerel rantın paylaşımına gelince; ne ‘beka’ kaldı ne de ‘yerli ve millilik’!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Pazartesi günü sorsanız, iki gündür AKP ve MHP arasındaki ittifak çatlağına gerekçe bulmak için uğraşanlar; “Yok canım MHP ile AKP, Bahçeli ile Erdoğan arasındaki ittifak öyle ‘af’tı öğrenci ‘andımız’dı gibi tali sorunlardaki farklılıklarla sarsılmaz. Yarın grup konuşmalarında iki lider de ortamı yumuşatıcı mesajlar verir, Erdoğan’la Bahçeli biraraya gelir konuşur. İşler bildiğimiz gibi yürür” derlerdi.Bu satırların yazarı da pazartesi günü sorsanız, aşağı yukarı aynı yanıtları verirdi. Yandaş medyanın yazar ve yorumcuları ise mutlaka; “Yarın grup toplantılarından sonra fitne ficür takımının hevesi gırtlağında kalacak” şeklinde klasik eklemelerini yaparlardı!

Ama Salı günü öğleden önce, bu tahminlerin yanılış olduğu görüldü.

HERKES KENDİ YOLUNA!

Önce Bahçeli çıktı kürsüye. AKP’ye, AKP içinde “MHP ile ittifakı hazmedemeyenlere” ve ad vermeden ama adeta parmağı ile göstererek Erdoğan’ı da hedefe koydu. Ve çok sert bir üslupla, AKP ile yerel seçimde ittifakın olmayacağını etti.

Sonra Erdoğan çıktı grup kürsüsüne. Daha alçak sesle sıralayarak MHP’ye yönelik eleştirilerini dile getirdi. “MHP ile ittifakı hazmedemeyenleri” açık bir dille savundu. Son sözü ise konuşmasının üslubundan çok daha sertti: “Madem kendi yolumuza diyorlar, o zaman herkes kendi yoluna!”

İki günden beri medya ve siyasette AKP-MHP, Erdoğan-Bahçeli ittifakının neden bozulduğu, yerel seçim ittifakının neden son bulduğu ve bunun “Cumhur İttifakı”na da sıçrayıp sıçramayacağı tartışılıyor.

Peki, Pazartesinden Salıya siyasette böyle ciddi bir kopuşun fark edilmemesinin nedeni ne olabilir? Bunu; Rahip Brunson davası, ekonomik kriz, Türkiye-ABD ilişkileri, Suriye iç savaşı, Kaşıkçı cinayeti,... gibi önemli siyasi ve ekonomik sorunlar etrafında cereyan eden yüksek volümlü tartışmaların gündemdeki kimi gerçeklerin üstünü örtmesi ile açıklamak herhalde yanlış olmaz.

YEREL RANT BÖLÜŞÜMÜ MÜCADELESİ

Peki, gelinen yerde “AKP-MHP arasında böyle bir kopuşun asıl nedeni nedir?”

“Yerel seçimde ittifak” tartışmasını Bahçeli, İstanbul’da aday çıkarmamayı, hiç bir pazarlık yapmadan ortaya “rüşvet” olarak sürerken aslında pazarlığa bir sıfır önde başladı.

AKP üst yöneticileri önce “Yerel seçimde ittifak çok zor olur” diye seslerini yükselttiyse de Erdoğan, Bahçeli ile görüşmeleri başlattı; ittifaka itiraz edenleri de bir adım geri bastırdı.

Bahçeli, “yerel seçimi” “Cumhur ittifakı”nın kaybetmesinin, 24 Haziran seçim sonuçlarını, hatta maazallah Cumhurbaşkanlığı sisteminin meşruiyetini de tartışılır hale getireceğini öne sürerek, AKP’nin geri adım atmasının önünü kesmeye çalıştı.

Ancak bu “kurt masalı”nın da AKP’nin merkez ve yerel yöneticilerini ikna etmediği anlaşılıyor ki, “ittifak”a ilişkin itirazlar, “af” ve öğrenci “andımız” tartışmaları üstünden sürdürüldü. AKP cenahı, AKP-MHP ittifakının kendilerine oy kaybettireceğinde ısrarlı olunca, Erdoğan’ın da “AKP-MHP ittifakı”nda ısrar etmekten vazgeçtiği anlaşılıyor.Çünkü, yerel seçim sermaye partileri için her zaman bir “yerel rantın paylaşım mücadelesi” olmuştur. Hele de AKP gibi, çeyrek yüzyıldır yerel rantın kaymağının “müptelası” olmuş bir parti için yerel rantı MHP ile bölüşmeye razı olmak hiç kolay değildir. Dahası AKP’nin yerel örgütleri içinde yer alan sermaye klikleri, kendi aralarında bile paylaşım mücadelesi vermektedirler. “Metal yorgunluğu” operasyonu ve yerel rantın yeniden paylaşımının (AKP buna yere örgütlerin gençleştirilmesi diyor) önüne engel olacak kadar güç kazanmış belediye başkanlarının tasfiye operasyonu dikkate alındığında; önümüzdeki yerel seçimin nasıl bir rant paylaşımı mücadelesi olacağı daha iyi anlaşılır.

Hele de;  
- Krizin, paylaşılacak pastayı küçülttüğü,  
- Paylaşımcıların ranttan daha büyük bir parça kapmak için sıraya girdiği,
- MHP’nin bu ranttan küçümsenmeyecek bir pay almadan tatmin olmayacağı vb dikkate alındığında, kıyametin yerel rantın paylaşımından koptuğunu söylemek gerçeğe en yakın değerlendirme olacaktır.

‘CUMHUR İTİTFAKI’ SÜRER Mİ?

Kısacası elbette iki ayrı siyasi parti olarak AKP ve MHP, partilerinin çıkarları gereği olarak “sembiyoz” bir ilişki içinde bugüne geldiler.

“Millilik-yerlilik”, “beka”, “bölücülüğe karşı birilik”,... gibi konularda farklılıkları olsa da kavram tartışması düzeyinde kaldıkça bunları sorun yapmadılar.

Eğer ki yerel seçim ve ona bağlı bir yerel rant mücadelesi olmasaydı, “af”, “andımız” gibi konularda da üç aşağı beş yukarı anlaşırlardı. Ama “yerel rantın paylaşımı” denince akan sular durdu.

Burada elbette en önemli tartışmalardan birisi de “Yerel seçimdeki ittifakın çökmesi, Cumhur ittifakını da çökertir mi?” sorusudur.

Bahçeli ve Erdoğan, “Hayır çökertmez. Cumhur ittifakı sürecektir” diyorlar. Ama bir yandan kriz öte yandan MHP’nin artık kendini AKP’den bağımsız olarak haraket etme serbestisi kazanması, dahası siyasetin böyle dönemlerde küçük sorunları kartopu gibi büyüten karakteri, “Cumhur ittifakı”nın da artık “uzatmaları oynama aşamasına” gelindiğini işaret etmektedir. Burada tek rezerv, “siyasette her şeyin olabileceği”ne dair, sermaye siyasetinin pragmatizmde sınırı tanımayan tarzıdır. 

Gazete Duvar’daki Salı günkü yazısında Hakkı Özdal’ın bu kopuşu, “FETÖ'nün dersanelerinin kapatılmasına”na benzetmesi belki de bütün öteki olasılıklar içinde gerçeğe en yakın değerlendirmedir.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...