19 Ekim 2018 00:25

Berlin’deki büyük eylemin gösterdikleri

Berlin’deki büyük eylemin gösterdikleri

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen cumartesi günü Berlin’de 250 bin kişinin katıldığı büyük eylem, Almanya’daki toplumsal muhalefet hareketi açısından önemli mesajlar içeriyor. Bunların başında elbette geniş kesimler arasında ırkçılığa, ayrımcılığa, milliyetçiliğe, sığınmacı düşmanlığına tepkinin tahmin edilenden de yüksek olması geliyor.

Eyleme 40 bin kişi beklenirken 250 bin kişinin katılması, aslında tepkinin düzeyinin hareketin öncüleri tarafından da kestirilemediğini gösteriyor. Bu aynı zamanda hareketin dinamiğinin kendisine öncülük edenlerden de ileride olduğunu ortaya koyuyor.

Yaz aylarından itibaren ırkçılığa ve sığınmacı düşmanlığına karşı değişik kentlerde yapılan eylemlerin beklenin üzerinden kitlesel geçmesi, tepkilerin yüksek olduğunun işaretini veriyordu. Ancak bunun tahmin edilenden de yüksek olduğu Berlin’de görüldü.

Eyleme Almanya genelinde katılımın sınırlı kaldığı, asıl katılımın başkent ve çevresinden olduğu da gözönünde bulundurulduğunda bu denli kitlesel olması ayrıca önemli. Ülke genelinde örgütlü sendikalar, siyasi partiler ve sivil toplum örgütlerinin, hareketin içinde yer alıp çalışmayı ciddi şekilde ele almaları durumunda katılımın milyona ulaşabileceğini söylemek hiç de abartı değil.

Bu büyük eylem muhafazakar, sosyal demokrat hatta sol partilerin sığınmacılara karşı kullandığı dile bir çeki düzen vereceğini şimdiden göstermeye başladı. Sığınmacı düşmanlığının ya da sığınmacılarla araya mesafe koymanın her durumda oy getireceğini düşünenler Berlin gösterisiyle yanıldıklarını görmüş olmalılar.

Sığınmacılarla dayanışma içinde olma, ülkelerinden ayrılmalarının nedenlerinin farkında olarak hareket edilmesi gerektiğini savunanlar şimdilik moral üstünlüğü kazanmış durumda. Berlin gösterisinden bir gün sonra Bavyera eyaletinde yapılan seçimlerin ortaya çıkardığı tablo da bunu gösteriyor.

Seçim kampanyasını sığınmacı ve göçmen düşmanlığı üzerine kuran, Almanya’nın güney sınırlarında kontroller başlatan, sağcılıkta ırkçı AfD ile yarışan Hıristiyan Sosyal Birlik (CSU) partisi, bütün bunlara rağmen rekor düzeyde (yüzde 10) oy kaybederek ancak yüzde 37 oy alabildi. Daha önce tek başına yönettiği eyalette koalisyon ortaklığına mecbur kaldı. Aynı zamanda Federal İçişleri Bakanı olan bu partinin genel başkanı Horst Seehofer, sağcılık yaparak oylarını artırabileceğini umuyordu. Ancak o bile seçimlerden hemen sonra yaptığı açıklamada sığınmacılar konusunda tarzının doğru olmadığını kabul etmek zorunda kaldı.

AfD’yle yarış, partinin tabanında var olan ırkçı seçmen potansiyelini durdurmadı. Bu nedenle ırkçı parti CSU’dan alması gereken oyları aldı.

Hiç şüphesiz, Berlin gösterisinin yakısı Bavyera’da Yeşiller’in sandıktan ikinci parti olarak çıkmasında buldu. Muhafazakarlığıyla bilinen eyalette Yeşiller’in yüzde 17.5 ile ikinci parti konumuna yükselmesi aynı zamanda sığınmacı düşmanlığının oy kaybettirdiğini de gösterdi. Dayanışma duygusu Yeşiller’in oy kazanmasında rol oynadı.

Denilebilir ki, 13 Ekim gösterisi ve Bavyera seçimleriyle birlikte aşırı sağın, milliyetçiliğin yükselişi yavaşlamış görünüyor. 28 Ekim’de Hessen eyaletinde yapılacak seçimlerde de benzer bir tablonun çıkması kuvvetle muhtemel. Bu da sokak hareketinin geniş kitlelerin siyasi tercihlerinde ciddi şekilde rol oynadığını, dolayısıyla hiçbir eylemin boşa gitmediğini gösteriyor.

Dahası, ülkenin içine girdiği siyasi belirsizlik sürecinin hangi yöne gideceği parlamento dışındaki toplumsal hareketlerin vereceği mücadeleyle yakından bağlantılı. Son seçimlerde oy oranı rekor düzeyde düşen SPD, Bavyera’da (Anketlere göre Hessen’de de) anamuhalefet olduğu halde oy kaybetmeye devam ediyor. Kıta genelinde klasik sosyal demokrat partilerdeki çözülme, etkisini bu akımın “anavatanı” durumundaki Almanya’da sarsıcı şekilde hissettiriyor. Partiyi kurtarmak için Merkel’le koalisyonu bitirip, muhalefete geçmeyi savunanların sesi giderek yükseliyor. Ancak gelişmeler, mevcut SPD yönetimi açısından hükümette olmanın daha önemli, geri çekilme ihtimalinin zayıf olduğunu gösteriyor.

SPD’nin yerine oynayan Sol Parti ise halen geniş kitlelerin dikkatini çekmiş değil. Bunda ideoloik zaafların yanı sıra parti içinde kanatlar arası çatışma ve yeni arayışların rolü de oldukça fazla. Bu tablodan yakıldığında sosyal-liberal Yeşiller, ortaya çıkan boşluktan yararlanarak geniş kitlelerin dikkatini çekmeye başardı ve bir süre daha yükselmeye devam edecek. Yeşiller, gelinen aşamada aşırı sağa tepki duyanlar için bir seçenek haline gelmiştir. 

Özetle; ekonomik, sosyal ve siyasal sorunlar Almanya’da her sınıfın durumunu yeniden gözden geçirdiği bir döneme kapıyı aralamış. Bu aynı zamanda emekçi sınıflar için gerçek alternatifin öne çıkarılması için yeni olanakları da beraberinde getiriyor.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...