19 Ekim 2018 00:10

Vurun Amedspor'a, kusun ırkçılığınızı

Vurun Amedspor'a, kusun ırkçılığınızı

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Memleketteki yetki sahibi kişiler, “Spora politika karıştırmamak lazım” lafını ağızlarından eksik etmezler ama statlardaki ırkçılık ve militarizm soslu barbarlıklara karşı da gıklarını çıkarmazlar. Çünkü ırkçı tezahüratlarda bulunmayı, militarizme övgü düzülmesini politikadan saymazlar. Ne de olsa bu olgular, Türklüğü yücelten, üstün ve ayrıcalıklı gören zehirli anlayış üzerine inşa edilmiş resmi ideolojinin bileşenleridir… Yani bu ülkenin vatandaşıysan ırkçılık ve militarizm güzellemesi yapmak, nefes almak kadar haktır, doğaldır, gereklidir hatta daha da ötesi bir vazifedir!.. Yapmazsan vatan hainliği ile suçlanma ihtimalin bile vardır… Devlet, ilkokuldan üniversiteye kadar tüm eğitim sistemini ve askerlik denilen süreci, resmi ideolojisini özümsemiş bireyler yetiştirme hedefi doğrultusunda düzenlese de bu kadarla yetinmez. İşini garantiye almak adına toplumsal hayatın diğer bütün alanlarında da bireylere kesintisiz biçimde resmi ideolojisini dayatır. Sonunda da memlekete, ırkçılığı ve militarizmi iliklerine kadar özümsemiş bir zihin ve bu zihnin damgasını vurup çerçevesini çizdiği bir toplumsal atmosfer hakim olur.

Bu ırkçı militarist zihniyet elbette, “Ölürüm Türkiyem isimli şarkının çalınmasından niye rahatsız olunuyor ki” diye sorar… Ona göre, madem Türksün, ölümü ve öldürmeyi kutsayacak, vatanını da ölümüne seveceksin!.. Yetmez… Bu minvalde yazılmış bayağı şarkıları duyduğunda da kendinden geçecek kadar coşacaksın… Bu topraklarda yaşayanlar için tersini düşünmek mümkün olabilir mi?

İşte bütün bu propaganda ve dayatmaların sonucunda oluşan toplumsal atmosferde; hayatı salt “ölme-öldürme” denklemi üzerinden algılayan; kendisinden farklı olanlara düşman gözüyle bakan; barış, özgürlük, eşitlik, hak, hukuk, adalet gibi kavramları işitince tüyleri diken diken olan vicdan ve empati yoksunu güruh, egemen ulus kimliğine sahip olmanın sağladığı dokunulmazlığın da öz güveniyle, biriktirdiği nefreti her bulduğu fırsatta pervasızca ırkçı barbarlığa dönüştürebiliyor… 

Irkçı propaganda ve kışkırtmaların yükselmesine bağlı olarak insani değerler açısından iyice çoraklaşan mevcut toplumsal ortam göz önüne alındığında, Amedspor’un her gittiği deplasmanda saldırılara, tacize ve küfürlere maruz kalmasını anlamak kolaylaşıyor. Eline Türk bayrağı alan, Amedspor’a saldırmayı kendine hak görürken, o bayrak sayesinde bir yaptırımla karşılaşmayacağını da biliyor…

Amedspor, bir yandan ırkçı saldırılarla, bir yandan taraftarlarına tam 56 haftadır deplasman yasağı uygulanmasıyla, bir yandan da federasyon tarafından verilen ideolojik propaganda gerekçeli yüksek miktarlardaki para ve puan silme cezalarıyla tecrit edilmeye, dışlanmaya, ezilmeye çalışılıyor. Kulübün, sahadaki rakiplerinden çok saha dışındaki faktörler ve saldırılarla mücadele ettiği söylenebilir.

Evet, memleketteki spor ortamında ırkçılık ve ölümün kutsanması serbest ama barışı ve ölümlerin son bulmasını isteyen pankart açmak, ideolojik propaganda gerekçesiyle ceza sebebi...

Her konuda ahkam kesmeyi pek seven futbol ulemalarının(!) ırkçılık karşısında dillerini yutmuşçasına sessiz kalmaları da dikkat çekici başka bir konu. En büyük insanlık ayıbı karşısında sesini çıkarmayanların insanlığından da şüphe edilir elbette…

Irkçılık her şeyden önce beyinlere vurulan bir prangadır ve insanların özgür, eşit, adil bir dünya kurmalarının önündeki en büyük engellerden birisidir.

Irkçılığın üstesinden gelememiş gerici toplumlar, her alanda vatan, millet, bayrak, ruh gibi gaza getirici söylemlerle yol almaya çalışırlar ama örneğini Milli Takımda da gördüğümüz gibi sürekli olarak yerlerinde saymaktan hatta zaman zaman daha da gerilere düşmekten asla kurtulamazlar…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...