18 Ekim 2018 00:25

'Yan yana olma'nın büyük önemi

'Yan yana olma'nın büyük önemi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Ülkesinde ve başkentinin ortasında “göz göre göre patlatılmış bombalar”la 103 kişinin öldürülmesine dair “araştırma önergesi”ni “Meclisteki çoğunluğu”na dayanarak reddeden bir devlet-hükümet yönetiminin, yine ülkesinde ve uluslararası işbirliğiyle ‘kaybedilen’ ya da ‘ortadan kaldırılan’ bir gazetecinin başına gelenin ne olduğunu açıklığa kavuşturması beklenebilir mi? Yanıtın ABD, Suud Kırallığı, Türkiye ve yapılan spekülasyonlara bakılırsa İsrail ve Mısır gibi birçok ülke yönetiminin ilişkileriyle bağlı olduğu düşünüldüğünde, bu yönlü bir beklenti dayanaksız kalacaktır.

İçinde bulunduğumuz dönemde, “insan hakları” duyarlığının emperyalist kapitalist ve monarşist burjuva yönetimlerinden beklenmesi boşunadır. Birbirleriyle ilişki ve çelişkilerine bağlı olarak birbirlerini sıkıştırma ve kendileri yararına mevziler edinme amaçlı olarak arada birbirlerini “insan hakları” üzerinden suçlamaları, kendi ülkelerinde ve yönetimleri altındaki halk kitlelerine karşı baskı, yasak ve polisiye şiddet yöntem ve araçlarını kullanmalarına engel oluşturmuyor. Almanya’da “Anayasayı Koruma Örgütü” ile NSU arasındaki ilişkilerin sokağa dökülmesi, Türkiye’de kontra güçlerin “milli ve yerli” mahreçli iddialarla ve sözümona vatan ve millet çıkarları gereği özel kuvvetlerle birlikte gerçekleştirdikleri eylemler, ABD’de siyah derili gençlerin sokak ve cadde ortalarında katledilmesi karşısındaki iğrenç ‘sağduyu’, Rusya’daki baskı çemberi, Siyonist yönetimin bütün “insanlık değerleri”ni aşağılayan uygulamaları ve tüm bunlar karşısında “kınama” açıklamalarından öte birbirlerine söyleyecekleri bir şeyin olmaması, tekelci burjuvazi ve gericilikle demokratik haklar arasındaki uçurumu açıklayıcı özelliktedir.

Demokratik hak ve özgürlükler için mücadelenin işçi sınıfı ve emekçilerin sorunu olması yeni bir durum ya da gelişme değildir. Tekellerin siyasal gericilik, tahakküm ve baskıyla ‘kimlik bulmaları’, siyasal özgürlükler dahil sosyal ve ekonomik haklar için mücadeleyi çok daha çarpıcı şekilde proletarya ve kent-kır emekçilerinin sorunu haline getirmiştir. Sömürü ve baskı yoğunlaşmış, çelişkiler keskinleşmiş ve kapitalist üretimin ve burjuva sınıf egemenliği sisteminin sorunları artıp yoğunlaştıkça bu durum daha da belirgin hal almıştır.

Bu ise, işçi ve emekçilerin sömürü ve baskı boyunduruğundan kurtulmaları için mücadele eden ileri işçi ve emekçilerle siyasal parti, örgüt, grup ve kişileri, daha büyük sorumluluklarla yüzyüze getirmiştir. Bu sorumluluklardan biri ve mücadelenin ileri mevziler kazanması açısından büyük önem taşıyan yanlarından biri de sermaye ve gericiliğin saldırı politikaları karşısında halk yığınlarının mümkün en geniş kesimlerinin birleştirilmesine yardımcı olacak şekilde “birlikte olma-birlikte davranma” tutumuyla hareket etmektir. İdeolojik görüş ayrılıklarını güç ve eylem birliklerinin önüne engeleyici barikat olarak çıkarma ‘sol çocukluk hastalığı’nı aşma gerekliliğini tecrübe etmiş kuşakların, nihai amaçla bağlanmış farklı politik parti ve örgütlerin sermaye ve devletinin baskı ve saldırılarına karşı güçlü direnişlerin ancak bu tutumla hareket ettikçe mümkün olduğunu, onyıllar boyu süren mücadele deneyimi olarak çıkarmış olmaları, sonraki kuşaklardan devrimci ve sosyalistlerin haklı beklentisidir. Buna aykırı hareket edenler asıl düşmanı değil birlikte olabilecekleri mücadele güçlerini, dost ve arkadaşlarının da içlerinde yer aldıkları siyasal oluşumları yıpratarak, dolaylı da olsa kendilerine de darbe vurmuş olurlar. 

Gerçek o ki yüzbinlerle yüründüğü, onbinleri harekete geçiren siyasal örgütlerin kitleselliğiyle yığınsal çoşkunun canlı akışında rol oynadıkları dönemler-geçici de olsa geride kaldı. 12 Eylül türü faşist barbarlıklarla emekçilerin ileri kesimleri ve “sol”cu, devrimci, sosyalist parti ve örgütlere büyük darbeler vuruldu. Ardından Sovyetler Birliği’nin sosyalist varlığı koşullarında uluslararası alanda büyük ve yığınsal etkiye sahip sosyalist-komünist partilerin “yarattıkları sinerji”yle birlikte işçi ve emekçilerden yana ne varsa “küresel ölçekli” saldırıların hedefine girdi ve bu saldırıda burjuvazi büyük başarı sağladı. Şimdiyse bu “yıkıntılar”ın küllerinden dahi korku içinde, uyanış içindeki kesimlere barbarca saldırılarla gelişmenin önünü kesmeye çalışıyor. Bu tutum “evrensel boyut”ludur ve farklı ülkelerin gericilikleri bu konuda birbirleriyle işbirliği yapmaktan geri durmuyorlar. Sömürülen ve ezilenlerin saflarından baskı ve zorbalığa karşı başkaldırıların eksik olmayacağının bilinciyle dünya gericiliği ve tek tek ülkelerdeki temsilcileri bundandır ki şu ya da bu ülkede, yığınsal başkaldırılara varacak ya da onları çağıracak tutum ve politikalara karşı acımasızdırlar. Sözcüğün kesin anlamında bu tutumları sınıf mücadelesinin gerekleriyle de uyumludur ve kendi çıkarlarıyla da bağlıdır. Onlar Berlin’de 250 bin kişinin ırkçılığa, yabancı düşmanlığına, yaşam koşullarının ağırlaştırılmasına karşı yürümesinde de, Fransa’da gençlik içinde biriken tepkinin dışa vurulması olasılığından da, İstanbul Havaalanı işçilerinin direnişinden de korkarlar. Büyümesini ve yığınsal boyutlara varmasını önlemek için her yola baş vurur ve şiddet araçlarını devreye sokmaktan da kaçınmazlar.

Öyleyse, 10 Ekim Ankara katliamının  “yıldönümü”nde Damla Yeltekin’in Evrensel gazetesinde yayımlanan çağrısının ruhuna uygun düşecek bir sorumluluk duygusuyla ve “Birleşe birleşe kazanmak” için hareket etmek gerekir. Yeltekin “Katliamlar, savaş, kriz, arabanın arkasında sürüklenen insanlar, yıkılan şehirler, okul kıyafeti alamadı diye intihar eden babalar, rant için yakılıp yıkılan ormanlar... Sayamayacağımız kadar çok gaddarlık” karşısında ayakta olmanın ve mücadeleyi sürdürmenin dayanaklarından birinin de “yan yana olmak” olduğunu söylüyor. Bir yaşam deneyimidir ve bu yönlü deneyimler çoktur. Unutmamak ve birleştirmek ise inanmayı, kararlılığı ve emekçilerle birlikte yeni mevzilere yürümeyi gerektiriyor. Devrimci mücadelede toprağa düşenlerin anılarına layık olan da bu olacaktır!

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...