15 Ekim 2018 00:00

Büyük Kürdistan’dan Kürt devletçiğine!

Büyük Kürdistan’dan Kürt devletçiğine!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Eskiden “Amerika büyük Kürdistan kurmak istiyor” söylemi ağızlara sakız edilmişti. Şimdi “Amerika Fırat’ın doğusunda Kürt devletçiği kuruyor” ile yatıp kalkıyoruz. Üstelik bu kez Rusya’dan da Türkiye’de alıcısı hiç de az olmayan bu propagandayı kışkırtıcı açıklamalar yapılıyor. Rusya Dışişleri Lavrov son günlerde “Suriye’de asıl tehdit İdlib değil, Fırat’ın doğusu”, “Amerika Fırat’ın doğusunda sözde Kürt devletçiği kurmak istiyor” gibi açıklamalar yapıyor. Rusya’nın bu açıklamaları Türkiye’deki iktidarı heyecanlandırmış olacak ki, Cumhurbaşkanı Erdoğan “Fırat’ın doğusundaki terör yuvalarını darmadağın edeceğiz” demeye başladı.

Başta da söylediğimiz gibi, bu ülkede “Amerika büyük Kürdistan kurmak istiyor” söylemi hiç eksik olmadı. Bu söylem birçok siyasal çevrenin Kürt düşmanlığını Amerikan karşıtlığı kılıfı altında gizlemesinin gerekçesi yapıldı/yapılıyor. Bu propaganda zaman zaman öyle çığırından çıkarıldı ki, ABD emperyalizminin bölgedeki (Ortadoğu) varlığının yegâne nedeninin tekellerinin çıkarları değil, büyük Kürdistan’ı kurmak olduğunu düşünenler hiç de az değildi. Ancak geçen yılın Eylül ayında Irak Kürdistan Bölgesi’nde yapılan ‘bağımsızlık referandumu’ sırasında gerçek bir kez daha ortaya çıktı. ABD, bölgede şu ya da bu halkın değil; kendi çıkarlarının dostuydu. ABD, Irak Kürtlerinin bağımsızlık referandumunu kendi bölgesel çıkarları için (Irak’ta 2003’te kurduğu düzenin devamı için) tehlikeli bulduğu için referandumun ve Irak Kürtlerinin kazanımlarının İran destekli milis güçleri tarafından ezilmesine seyirci kaldı. O zaman ABD’nin bu tutumu, ona fazlasıyla güvenen Kürt çevrelerinde de hayal kırıklığı yaratmıştı.

İşte bugün ‘büyük Kürdistan’dan Fırat’ın doğusunda Kürt devletçiğine geldik.

Peki, Fırat’ın doğusunda gerçekten bir Kürt devletçiği mi kuruluyor?

Suriye Kürtleri, Suriye’nin kuzeyinde/Rojava’da yönetimi ele geçirdikleri 2012 yazından bu yana devlet sözcüğünü ağızlarına bile almadılar. Çünkü buradaki Kürt hareketi Öcalan’ı önder olarak görüyor ve ayrı devlet kurma fikrini ideolojik olarak reddediyor. Üstelik 2016’da Kuzey Suriye-Rojava Demokratik Federasyonu’nu ilan eden Kürtler (Demokratik Suriye Güçleri’nin siyasi kanadı olan Demokratik Suriye Meclisi), Suriye rejimi ile müzakere ve çözüm zeminini güçlendirmek için yönetimleri altındaki bölgelerin adını geçtiğimiz Eylül ayında ‘Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ olarak değiştirdiler. 

Dememiz o ki, bugün başta Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov olmak üzere “sözde Kürt devletçiği”nden söz eden herkes aslında Kürtlerin ayrı bir devlet kurma peşinde olmadıklarını biliyor. 

O zaman neden bu propaganda yapılıyor?

Çünkü asıl mesele Kürtler değil, bölgedeki ABD varlığı. 

İdlib sorununu çözmek için Türkiye ile anlaşan Rusya için geride çözülmesi gereken tek sorun kaldı. O da Fırat’ın doğusundaki Kürt bölgesi. Burada da çözümün önündeki asıl engel bölgede askeri üsler kuran ABD’nin kalıcı olmak istemesi. Bilindiği gibi ABD, Kürtlerle bugüne kadar sürdürdüğü işbirliğini bölgede kalıcı hale gelmek için bir pazarlık kozu olarak kullanmaya çalışıyor. Trump ve ABD yönetiminin her fırsatta Kürtlere yönelik övgülerinin nedeni de bu. 

Rusya da ABD’nin bu politikasına karşı “sözde Kürt devletçiği” söylemi üzerinden Türkiye’deki iktidarın Kürt sorunundaki hassasiyetlerini kullanıyor. Böylece Türkiye’yi kışkırtıp Fırat’ın doğusu için bir tehdit haline getirmeye ve ABD planını bozmaya çalışıyor. 

İşin ilginci Suriye savaşının ilk yıllarında ABD’nin Kürtlerin Suriye ile ilgili uluslararası toplantılara katılmasını engellediği dönemlerde Kürtlerin bu toplantılara katılmasını en açıktan savunan Lavrov’un bugün Kürtlerin müzakereye hazır olduğunu bildiği halde her fırsatta devletçikten ve tehditten söz etmesi. Bu sefer de ABD “Kürtler masada olmalı” diyor!

Uzatmadan söylersek ABD de, Rusya da sadece işlerine geldiği zamanlar Kürtlerin ya da başkaca ezilen ulusların haklarını hatırlıyorlar. Dolayısıyla Fırat’ın doğusu üzerinden tırmandırılan gerilimin de arka planında emperyalistler arası egemenlik mücadelesi bulunuyor. Ve aslında Kürtler, burada bir ‘tehdit’ değil, aksine emperyalistler arasındaki bu mücadelenin mağduru durumundalar. Çünkü bu emperyalist güçler, kendi aralarındaki egemenlik mücadelesinde Kürtleri bir ‘tehdit’ gibi gösterip Türkiye, İran gibi rejimlerin Kürt sorunundaki hassasiyetlerini kendi çıkarları için kullanmaktan geri durmuyorlar. 

Sonuç olarak, bugün “Fırat’ın doğusunda sözde Kürt devletçiği kuruluyor” açıklamaları ile heyecanlanıp savaş tamtamlarını çalmaya başlamadan önce bu politikanın kimlerin işine geldiği konusunda bir durup düşünmek gerekiyor. Burada yanıtlanması gereken soru şu: Eğer gerçek bir antiemperyalizm ve bağımsızlık politikasından söz edilecekse, bu politikaya sorunu kendi çıkarları için kışkırttığı gün gibi ortada olan emperyalistlerin dolduruşuna gelerek mi, yoksa emperyalistlerin bu sorunu kullanma zeminin ortadan kaldıracak barışçıl-demokratik bir politika ile mi ulaşılabilir?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...