Sorumlu hep başkaları mı?
Fotoğraf: Envato
Mayıs sonu. 2013. En başta gençlik. Halk patlıyor. Bölünme dayatılmış, dışlanmış. Dertleri dert bilinmiyor. Köşeye sıkıştırılmış hissediyor. İstanbul Taksim’deki ağaçların kesilmesi vesile oluyor. Bu kadar da olmaz, yeter diyor. Ve ayağa kalkıyor.
Tabii ki bizim gençliğimiz. Bizim halkımız. Meydanları dolduranlar...Yürüyenler.. Tencere-tava çalıp protesto edenler. Taksim’e bir seferde 2 milyon yığılıyor. Ülke çapında şu ya da bu biçimde harekete geçenler 10 milyona varıyor.
Başkaları değil.Yurtdışından falan gelenler de değil. Kadınlı-erkekli, genç-yaşlı, Türk-Kürt-Arap... İnanan-inanmayan, her milliyetten, her mezhepten insanlarımız.. Tam da o milli irade denilenler.
Adları çapulcuya çıkıyor. Darbeciye. “Faiz lobisi” kışkırttı deniyor. Devleti yönetenler anlamaya hiç yanaşmıyor ama damgalıyor. Formalarıyla gelen Fenerbahçeli, Galatasaraylı, ille de Çarşı pankartı açan Beşiktaşlı taraftarlar nasıl “darbeci” olurlar denmiyor. Ne faizi ne lobisi hiç denmiyor.
Oysa darbeciler üç yıl sonra uçaklar havalandırıp, tanklarla yürüyecekler. Halbuki faizi 2018’de Merkez Bankası üst üste artıracak. Ve “yeter ki ‘sıcak para’ gelsin” diye yabancı sermayeye oluk oluk akıtılıyor yıllardır. Dış borç 463 milyar Dolara yükseliyor. Ama yok! Taksim-Gezi’de “bu kadar olmaz” diyen gençler darbeci faiz lobisi ilan ediliyorlar. Tekellerle hükmedenler hiç sorumluluk almıyorlar. Sanki başkaları yönetiyor! Sanki Gezi Patagonya’da oluyor!
Aynı yıl. Bu kez yıl sonu. 17 ve 25 Aralık. Ortaya saçılmayan yok. Ayakkabı kutularında Dolarlar. Elbiselerin ceplerinde Eurolar. Kayıtsız inen tonlarca altın dolu uçaklar. Sıfırlardın sıfırlamazdın telefon konuşmaları. Yok yok. Şu Zarrab’ın ayağının altına yatan Bakanlar. Onunla birlikte çalışan oğullar. Sonra polis şefleriyle savcılara yer değiştirmeler. Ve “kumpas”, “montaj” kulpları.
Ortalık yıkılıyor. Her şey yerli yerinde deniyor.
Tamam, Zekeriya Öz var işin içinde. Celal Kara ve polis şefleri. FETÖ’den tutuklular, yargılanıyorlar. Ya da yurtdışında kaçaklar. Evet, bir iktidar kapışmasının taşları döşeniyor.
“Aldatıldık”! “Kumpas”! Peki tümü mü düzmece? Konuşmaları da FETÖ’cüler taklit mi ediyor? Zarrab’ın ayağının altına yatan Bakan da mı düzmece ya da montaj?! Zarrab da mı? Zarrab’la hiç mi iş yapılmadı? İran’la enerji alış-verişinde aracılığı yok mu bu adamın? Yoksa, neden istendi o kadar ABD’den? Ne tekellerin ne de hükmedenlerin nasıl hiç sorumluluğu olmaz?!
Bu yıl. Kriz patlıyor. Önce sanayide duralamalar başlıyor. Geliyorum diyor kriz. Ardından Dolar fırlıyor. Kısa sürede otomotivde üretim düşüyor. İnşaatta stoklar büyüyor.
Kriz mriz yok deniyor. Kimi psikolojik diyor. Kimi “Amerika Türkiye’ye ekonomik savaş açtı.” Oysa ekonomi baştan ayağa dışa bağımlı ve borç yüzlerce milyar. Ve Amerikan Fed faizleri yükselttikçe Türkiye’ye “sıcak para” gelmez oluyor. Üstüne üretimde tıkanmalar. Nasıl ekonomik göstergelerse, artmamalıymış Dolar. Laf dinlemiyor tabii. Ama hükümette sorumluluk alan yok!
Sonra önlemler geliyor. Hazine-Maliye Bakanlığı alıyor. Ve Merkez Bankası. Kredi faizleri % 30-40’lara yükseliyor. Zamlar yağmur gibi. Kamu harcamaları kısılıyor. Yatırımlar durduruluyor. Kriz yoksa neden bu önlemler? Sorumlu belli.
Erdoğan hem kriz yok diyor, hem tekelci patronlara dönüp “krizi fırsata çevirin”. Ve domatesle soğan 10 TL’ye tırmanınca ekliyor: “Fırsatçılara aman vermeyin!” Antep Belediye Bşk., garibim pazarcıları denetliyor. Oysa elektrikle doğal gaza üç ayda yapılan % 50’ye varan zamları yapan devlet ve kimse denetlemiyor! Kimse pazarcı esnafını bırak BOTAŞ’a bak demiyor!
“Türkiye’ye savaş açtığı” iddia edilen Amerika’nın tekeli McKinsey baş denetçi yapılıp ekonominin tüm anahtarları eline veriliyor. Veren Damat! Savunan Bahçeli. Ve tüm yandaş medya.
Sonra haberi olmadan kuş uçmayan Erdoğan bakıyor ki, iş çığrından çıkıp hem sorumluluğun ucu görünüyor hem de “yerli-milli” edebiyatı güme gidiyor, “yabancı yatırımcı olur ama denetçi olmaz” diyor! Damatla Bahçeli ve bilumum yandaş ters paçaya geliyor!
Damat veliaht, normal koşullarda Sultanlık yolu açık. Ama zamanında bir de Damat İbrahim Paşa vardı!
- Kapitalist kriz ve Türkiye… 23 Nisan 2024 05:41
- İsrail-İran güç gösterisi nereye varacak? 19 Nisan 2024 14:00
- Ortadoğu’da ve dünyada savaşa hayır! 16 Nisan 2024 05:42
- ‘Kazanacak aday’ meselesi… 09 Nisan 2024 05:53
- Dış basında ‘Erdoğan yenilgisi’ 03 Nisan 2024 04:07
- Erdoğan-AKP sonunun başlangıcı 02 Nisan 2024 04:55
- Rusya: Siyasallaşmış din budur!.. 26 Mart 2024 07:37
- Bahçeli ve MHP vakası!.. 19 Mart 2024 11:59
- Şimşek'in ‘rasyonel’ ekonomi politikası… 12 Mart 2024 04:50
- İşçiler... Emekliler... ve Erdoğan… 05 Mart 2024 07:27
- "İşveren"!.. 27 Şubat 2024 08:45
- Seçim ve geçim... 20 Şubat 2024 05:22