Güz
Fotoğraf: Envato
ATEŞ
Bir ateş topuydu dünya, küllendi zamanla. Şimdiyse ateş topuna dönüyor/döndürülüyor yeniden. Külün altındaki kor ateşi kurcalayanlarca. Yakmadan ellerini. Yakarak ellerimizi.
ANLAMSIZ
Havaya, suya konuşuluyor hep. Sesleniyor gibi boşluğa, karşılığını veriyor o da. Ne söylediğimizi, ne söylemek istediğimizi anlamadan/anlatamadan. İki taraf da...
KATLANMAK 1
Ayağını yorganına göre uzat denirdi eskiden. Güzelmiş. Yorgan öylesine küçüldü ki, ayaklarımızı kendimize çekerek katlanıyoruz şimdi. Katlanarak tespih böcekleri gibi. Küçüldükçe küçülüyoruz şimdi.
KATLANMAK 2
Kat kat katlanıyoruz gökyüzüne yükselerek. Mavilik de, bulutlar da bizim şimdi. Yükselerek kartallar gibi. Merdiveni tırmananlar büyüdükçe büyüyor şimdi.
KENT TARİHİ
Sesini yitirdi/yitiriyor kentimiz/kentlerimiz. Tınısız. Ezgisiz. Kum, kireç, çimento, çakıla boğuldu/boğuluyor. Boğulduk biz. Ateş, duman, sis. Soluğunu yitirdi/yitiriyor. Soluksuzuz hepimiz.
SUR’DA
Bir ölü yatıyor Sur’da, kafasına vura vura öldürdükleri. Yeşerecek bir ağaçla, ötecek bir kuşla, gülecek çocukla ne zaman dirilir ki?
DEMİRCİ
Ateş dövüyor demirci, gücünü katarak demire. Güç katıyor üreticinin eline. Güneş altında devinip ışıldayacak olan demire.
GÜZ
Güz geliyor ölü yapraklarla. Artık açmayacak çiçekler, uçmayan kelebeklerle. Gülüşleri eksilen çocuklarla. Kedilerin, köpeklerin başıboş dolaştığı, dolaşacağı günler, gecelerle. Güz geliyor ıssızlıkla.
EN GÜZEL ŞARKI
“En Güzel Şarkı” Ercüment Akdeniz’in romanının adı. Savaşın acımasızlığından kaçan Suriyeli sığınmacıları anlatır. Savaşın acımasızlığının ekmeklerini kazanma çabalamasındaki acımasızlık içinde bir gün en güzel şarkıya dönüşebilmesi için. Hep birlikte.
KAÇ VAR
Güneşin testekerlek açtığı, maviliğin uçsuzlaştığı, denizle gökyüzünün kucaklaştığı günler uzak mı o kadar? Açan çiçeklerin kokularının yayıldığı günler. Çığlıkların, ilenmelerin, ağıtların duyulmadığı karanlığın ardısıra kahkahaların patladığı cümbüşlü apaydın geceler. Kaç var, sürgit yaşamaya?
YAŞAMAK
Elin elime değdikçe yaşarsın/yaşarız. Ağacın yeşertisinde, sütünde incirin, kokusunda çiçeklerin. Göğün maviliğinde, kucağında denizin. Arasında tarlaları bürüyen gelinciklerin. Omuz omuzayken hepimiz.
ŞİİR
Tenin tenime değdiğinde yaşamaktır şiir. Sokakların kalabalıklığında. Suların akışında. Irmaklar denize ulaştığında. Dağların doruğunda. Bir top ışık, güneşte savrulan, ayın yeryüzüne aktığı gecelerde yıldızlarla. Tenin tenime değdiğinde sevdadır şiir.
SEVDA
Yüreğimizi acılar da ağlatır, sevda da. Sennur Sezer’in şiirlerinde ikisi de vardır. “Ağrımasa bilir miydim/Yüreğimin yerini” demiştir onun için. Sennur’un sevdası iyileştirir de. Geleceğe dönüktür. Umudu imler. Onun şiirinde de, şiirde de.
- Yeniden 13 Nisan 2024 05:11
- Açılış 06 Nisan 2024 04:58
- Sis dağılıyor 30 Mart 2024 04:35
- Sıkı düzen 23 Mart 2024 04:40
- Dardayız 16 Mart 2024 05:18
- Yaradan 09 Mart 2024 05:07
- Siyah-beyaz 02 Mart 2024 05:30
- 90 yaşım 24 Şubat 2024 04:04
- Karıncalar gibi 17 Şubat 2024 05:04
- Altüst olduk 11 Şubat 2024 04:33
- Karalamalar 04 Şubat 2024 04:44
- Yan yana 28 Ocak 2024 04:29