04 Ekim 2018 00:45

Erdoğan’a 10 Suriye sorusu

Erdoğan’a 10 Suriye sorusu

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan, önceki gün partisinin meclis grup toplantısında İdlib konusunda Putin’le yaptığı anlaşmayı değerlendirirken “Bugüne kadar Suriye’de attığımız hiçbir adımın yanlış olmadığını gördüğümüz için İdlib’deki imtihandan da yüzümüzün akıyla çıkacağımızdan şüphe duymuyoruz” dedi.

Evet, yanlış okumadınız “Suriye’de bugüne kadar hep doğru yaptık” diyor Cumhurbaşkanı Erdoğan. Ancak hafızalarımızı biraz zorlayıp Suriye’de 7 yılını geride bırakan savaş-müdahale süreci boyunca AKP-Erdoğan iktidarının uyguladığı politikaları hatırlayınca insanın aklına bazı sorular da gelmiyor değil.

O yüzden “Suriye’de yanlış yapmadık” diyen Erdoğan’a o zaman ‘acaba hafızalarımız mı bizi yanıltıyor?’ diyerek birkaç soru sormak gerekiyor:

Bir: Suriye’ye müdahalenin öncülüğüne soyunduğunuz 2012’de dönemin Dışişleri Bakanı Davutoğlu “Esad 2 ayda düşer” ve siz de “İnşallah yakında Şam’daki Emevi Camii’nde Cuma namazı kılacağız” demediniz mi? Eğer iktidarınız hesap hatası yapmadıysa Esad 7 yıldır neden devrilemedi ve daha önemlisi Esad’ı devirme hesabını neden terk etmek zorunda kaldınız?

İki: İktidarınız hep doğruları yaptıysa nasıl oldu da dün devirmek için her şeyi yaptığınız Esad’ın en büyük destekçileri Rusya ve İran bugün Suriye’deki başlıca müttefikleriniz haline geldiler?

Üç: iktidarınız S. Arabistan ve Katar’la birlikte Suriye’ye müdahale politikasının öncülüğüne soyunduğu dönemlerde dünyanın dört bir yanından elini kolunu sallayarak Suriye’ye gelen on binlerce radikal İslamcı militan bugün hem Türkiye’nin ve hem de dünyanın başına böylesine bela haline gelmişken bunların böylesine büyük bir tehdit haline gelmesinde şuncacık bir kusurunuz da mı olmadı?

Dört: Davutoğlu’nun “öfkeli gençler” dediği IŞİD’e Türkiye’nin Musul Başkonsolosluğu’nda çalışanları rehine almasına seyirci kalacak kadar güvenen ve dahası IŞİD’in Kobanê kuşatmasını “Kobani düştü, düşüyor” diyerek bir müjde gibi sunan siz değil miydiniz? Peki, sonra ne oldu da IŞİD’e “DEAŞ terör örgütü” demeye başlayıp Türkiye’nin düşmanı ilan ettiniz? IŞİD bu süreçte Türkiye’de gerçekleştirdiği bombalı saldırılarda 200’den fazla sivili katletti ve İŞİD’e karşı yapılan Fırat Kalkanı operasyonunda 71 asker yaşamını yitirdi. Ülkeye böylesine ağır bedeller ödettiren bu yanlış politikadan iktidarınız payına düşen bir şey yok mu?

Beş: Türkiye için tehdit olmadıklarını söyleyen ve hatta Türkiye’nin Süleyman Şah Türbesini IŞİD tehdidine karşı taşımasına destek veren Suriye Kürtleri ile daha önce Ankara’da resmi görüşmeler yaptınız. Bugün de müzakere yolu açıkken Suriye Kürtlerini “en büyük tehdit” olarak ilan edip emperyalistlere Kürt sorununu kullanma fırsatını vererek ülkeyi bölgesel savaş batağına çekme riski olan savaşçı politikalardaki ısrarınızın doğru olduğundan emin misiniz?

Altı: Libya’da Kaddafi’yi birlikte devirdiğiniz ve Suriye savaşının ilk dönemlerinde işbirliği yaptığınız ABD, o güne kadar doğruydu da IŞİD’e karşı Suriye Kürtleri (Suriye Demokratik Güçleri) ile işbirliği yapmaya başladığı zaman mı yanlış oldu?

Yedi: Suriye savaşının ilk dönemlerinde Suriyelilerin Türkiye’ye gelmesini müdahale politikasının dayanağı olarak gördüğünüz için “Suriyeli kardeşlerimize kapılarımız her zaman açık” diyorken artık müdahale politikası çıkmaza girdiğinin anlaşılmasından sonra “bunları daha ne kadar besleyeceğiz?” demeye başlayan siz değil misiniz? Bugün Türkiye bir mülteci sorunu ile karşı karşıyaysa bu sorunda sizin politikalarınızın hiç mi rolü yok?

Sekiz: 2016’da “Sayın Putin’in el Nusra’nın Halep’i terk etmesi konusunda ricası oldu. Arkadaşlarımıza bu konuda gerekli talimatı verdik” diyen sizdiniz. Bugün ne oldu da Putin’in sizden ricacı olduğu el Nusra’yı (Heyet Tahrir el Şam) “terör örgütleri listesi”ne aldınız? Nusra mı değişti, yoksa sizin politikalarınız mı?

Dokuz: “İdlib’deki imtihandan yüzümüzün akıyla çıkacağımızdan şüphe duymuyoruz” diyorsunuz. Politikanızdan bu kadar eminseniz soralım: 2015’te S. Arabistan ile birlikte başını bugün terör örgütleri listesine aldığınız Nusra’nın ve Ahraru’ş Şam’ın çektiği ‘Fetih Ordusu’nun İdlib’i ele geçirmesini destekleyen sizin iktidarınız değil miydi? Bugün bu grupların tasfiyesi konusunda Rusya ile yaptığınız anlaşma doğru ise, o zaman dün verdiğiniz destek nasıl doğru oluyor?

On: Suriye politikasının yanlışlarının faturasını Davutoğlu’na kesip dümeni dünün düşmanları Rusya ve İran’la işbirliğine kırdığınız dönemde (2016) hükümet sözcüsü olan Numan Kurtulmuş “Suriye politikası baştan beri yanlıştı” açıklamasını yapmıştı. Bugün İdlib’den sonra Rusya’nın size ihtiyacı kalmaz ve tıpkı Esad’ı devirme hesabınızın tutmaması gibi Suriye Kürtlerinin Suriye’de statü sahibi olmasını engelleme politikanız boşa düşerse-ki bu hiç de düşük bir ihtimal değil- o zaman ülkedeki Kürt sorunuyla da bağlantılı olarak Türkiye’ye çok şey kaybettirecek olan bu yanlıştan şimdiden dönmek yerine yarın yeniden “politikamız baştan beri yanlıştı” diyerek mi işin içinden çıkacaksınız?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...