02 Ekim 2018 23:22

‘Cam tavan’ kırıcıları

‘Cam tavan’ kırıcıları

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Hani, “Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler; ağzına dolar insanın. Sussan acıtır, konuşsan kanatır” demişti ya Oğuz Atay...

Nicedir sağımız, solumuz ve dahi “ağzımızda biriken kelimeler” hepten cam. Yetmedi, tepemizde 783.562 km2 yekpare ‘cam fanus’.

Suskun bir toplum inşasında yol alma niyetinde muktedirler. En başında sosyal medyada endam eylediler, ‘A diyemeden’ hapsi boyladı on binler. Yetmedi, yüz binler cümle KHK’ler ile işsiz bırakıldı. Hasılı, herkesin kendi “cam tavanını” oluşturduğu bir düzen düşlediler. ‘Öğrenilmiş çaresizlik” de diyebilirsiniz buna ‘otosansür’ de, ama münasibi o bilindik pire deneyinden esinle ‘cam tavan’.

Tavanı yerden 30 cm bir cam fanus, zeminde bir ısıtıcı, birkaç pire ile yapılan deney bugünlerimize ışık tutuyor. Bilirsiniz, pireler zıplamayı sever. Deneyde zemin ısıtılınca pireler daha fazla sıçramaya başlamış. Ama cam tavan izin vermemiş, yere düştükçe canları sıcaktan yanmış, sıçradıkça yeniden yere düşmüşler. Kendilerini neyin engellediğini kavrayamasalar da sonunda cam tavan yüksekliğinden daha az sıçramayı öğrenmişler. Ardından deneyin ikinci aşamasına geçilip cam tavan kaldırılıp zemin ısıtılmaya devam edilmiş. Ama pireler cam tavanın yarattığı davranış değişikliğini terk etmeyip 30 cm’den yükseğe sıçramamışlar. Cam tavan, yani engeller kalksa da öncesinde canları yana yana öğrendikleri deneyim peşlerini bırakmamış, daha yükseğe sıçrayıp kaçma olanakları varken ‘öğrenilmiş çaresizlik’ sonucu kaçamamışlar. Kendilerine yaratılan cendere nihayetinde insan misali zihinlerine nakşolmuş, eza görseler de cam tavansız alandan çıkış iradesi gösterememişler.

İşte böyledir hayat dersinde tecrübelenmek! Hayat, sağ kalma istenci bize bu tecrübeye sadık yaşamayı dayatır. Engeller kalksa da artık en büyük engel kendimizden başkası değildir kimileyin. İşte buna ‘Cam Tavan Sendromu’ demekte bilim insanları.

Nicedir ülkede OHAL ardı KHK’ler, “hukuksuz tutuklamalar” ile yaratılmış 783.562 km2 yekpare ‘cam fanus’ta yaşıyoruz. Demokratik talepler, emek mücadelesi için her çaba biteviye kolluk kuvvetlerinden yargıya geniş bir ‘cam tavana’ çarpıyor. Ama ezber bozan, ‘Cam Tavan Sendromu’ndan etkilenmeyen örnekler hiç de az değil. Barış için imza veren akademisyenlerden, çalışma koşulları için iş bırakan 3. havalimanı işçilerine nice cam tavan kırıcıya müteşekkiriz. Aslında “pire ve kenesiz yaşam alanı” dahil talepleri ile 3. havaalanı işçileri, hayvan deneylerinin birebir insana uyarlanamayacağını da göstermiş oldu.

Muktedirlerin ‘pire deneyden’ esinle tasarladıkları yeni hayat, yani camdan mahpushane, deneyin ve hükümet eyleyenlerin öngöremediği üçüncü bir aşamaya geçti: İnsanı pireden ayıran, camdan tavanın neden nasıl oluştuğunu muhakeme edebilme yetisi. 

Biliyoruz ki adalet, özgürlük, eşitlik, barış ‘cam fanusun’ öte yanında. Sorun şu ki KHK ve cümle cam tavan kalksa da demokrasi ve haklar mücadelesinde ‘Cam Tavan Sendromu’ geniş kitlelerin peşini bırakmayabilir. Çözümü ise dünün ‘birlikte başaracağız’ kısa cümlesini inançla sürdürebilmekte. Bu bağlamda David J. Schwartz’in şu değerlendirmesi zihin açıcı: “Bir şeyin imkansız olduğuna inanırsanız, aklınız bunun neden imkansız olduğunu size ispatlamak üzere çalışmaya başlar. Ama bir şeyi yapabileceğinize inandığınızda ise aklınız bu sefer de yapmak üzere ve çözümler bulma doğrultusunda size yardım etmek için çalışmaya başlar.”

Ülkenin çatısı camdan. Ya kalplerimiz, ruhumuz, kelimelerimiz, inançlarımız, hayallerimiz, mücadele azmimiz!

Esasında ‘öğrenilmişten’ ziyade ‘öğretilmiş çaresizlik’ bizim hikayemiz. Öğretilmiş çaresizlik ise öğrenilmiş formundan ve dahi yalın çaresizlikten de tehlikeli.

“Sana yolculuk yapmak istiyorum. Kes yüreğine giden bir bilet, cam kenarı değil; Can kenarı olsun…” demişti ya Cemal Süreyya, şimdilerde şairlerimizi her zamankinden daha fazla özlüyoruz. O ‘cam fanus’ kırıcısı şairlerimizi!

Sağlıcakla kalın.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...