27 Eylül 2018 23:25

İdlip ve İsrail'in hediyesi

İdlip ve İsrail'in hediyesi

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Gündem yine Suriye ve Suriye’de bir kez daha çok taraflı, gergin ve birçok ihtimale açık bir süreç başlamış gibi görünüyor.

Hepimizin malumu, Suriye’de, Suriye ordusunun kontrolünde olmayan iki büyük yer kalmıştı. Bunlardan biri Kürtlerin kontrolündeki Kuzey Suriye, ki Şam ile Kürtlerin görüşmeleri sürüyor ve en azından şimdilik bu konunun masa başında diyalogla çözülmesi yönünde tarafların niyetleri değişmedi.

İkinci yer ise El Kaide uzantılı cihatçı gruplar tarafından ele geçirilen ve yıllardır Suriye içindeki silahlı militanların ve cihatçıların nakledildiği İdlip.

İdlip konusunda bugünlerde muhtemelen en rahat olan taraf Şam. Yıllardır devam eden vekalet savaşına büyük miktarlarda kaynak aktararak taraf olan ülkeler açısından İdlip vekalet savaşının da bittiği yer olacak.

Nitekim bu ülkelerden biri olan Türkiye’nin büyük sorumluluk üstlenerek dahil olduğu İdlip anlaşmasının ardından tabiri caizse saha bir kez daha karıştı. Birçok konu belirsiz ve birçok ihtimal de olası.

Türkiye açısından;
♦ İdlip anlaşması ile askeri operasyonu erteletmeyi başaran Türkiye, kentteki radikal grupların tasfiyesini de üstlendi. Ancak anlaşmanın hemen ardından kentteki cihatçı gruplar “anlaşmayı tanımadıklarını” duyurmaya başladı. Buna ek olarak Türkiye’nin İdlip’teki silahlı grupları tek çatı altında toplamak için oluşturduğu grup da “Anlaşma iyi ancak Ruslara güvenmiyoruz. Silahlarımızı bırakmayacağız” demeye başladı.
♦ Türkiye’nin taraf olduğu anlaşmanın takvimi işlemeye başladı. 15 Ekim’e de pek birşey kalmadı ancak hâlâ Türkiye’nin ve birlikte hareket ettiği silahlı grupların cihatçı yapıları nasıl tasfiye edeceği belirsiz. Ara ara basına düşen haberlerde bu yönde operasyonların başladığı duyuruluyor. Ancak bu operasyonların kapsamının ne olduğu, kimleri hedef aldığı, ne tür operasyonlar yapıldığı, sağ kalanlara ne olduğu hâlâ belirsiz.
♦ Türkiye dahil birçok ülkeyi doğrudan ilgilendiren başka bir konu da on binlerce cihatçının nereye gideceği sorusunun hâlâ cevapsız olması.
♦ Türkiye’den Suriye’ye, mevcut yönetimine ve Suriye ordusuna ilişkin hâlâ 2011 yılı başlarında yapılan açıklamalara benzer açıklamaların yapılıyor olması anlaşılması güç belirsizlikler arasında. İdlip’in Suriye toprağı olduğu ve Suriye’de artık topyekün bir rejim değişikliği beklentisi kalmadığı aşikar. Operasyonla veya siyasi yollarla İdlip, Suriye ordusunun kontrolüne geçecek. Türkiye’nin İdlip’den sonra Suriye içindeki pozisyonunun ne olacağı ve maaş ödemelerini yaptığı on binlerce ÖSO’cu ile ne yapacağı da belirsiz. Bunlar bugünün konuları olarak görülmediği için Türkiye gündeminde değil ancak İdlip, Türkiye dahil Suriye’deki savaşa taraf olan ülkeler açısından son savaş sahnesi. Bu nedenle, süreç çok hızlı ve pek de uzun döneme yayılabilecek manevralara izin vermeyecek şekilde ilerliyor. İdlip’teki cihatçılar dahil on binlerce silahlı militanın ilk yığılacağı yer de Türkiye sınırı olacak. İdlip sonrasına dair olasılıkların gerçekçi bir şekilde şimdiden değerlendirilmesi gerek.

İdlip anlaşmasının mimarı Rusya’yı ise, Suriye’deki ayaklanmanın kazananı olarak değerlendirmek yanlış olmaz. Suriye’nin resmi daveti ile yani hukuka uygun şekilde Suriye’de bulunan Rusya’nın uçağı Türkiye tarafından düşürüldüğünde Lazkiye’ye S-400 radar sistemi yerleştirmiş, askeri varlığını takviye etmişti.

İdlip anlaşmasından rahatsız olan ve İran-Hizbullah varlığını gerekçe göstererek saldırıya geçen İsrail de, Suriye’ye S-300 radar sistemi dahil askeri teçhizat hediye etmiş oldu.

Görünen o ki, İsrail’in Suriye’ye yönelik saldırılarına müsamaha gösteren ve Suriye-İsrail gerginliğine karışmamayı tercih eden Rusya’nın öfkesi hâlâ dinmemiş. İsrail’in nasıl bir hesapla Rus uçağını kalkan yaparak saldırıya geçtiğini anlamak şimdilik mümkün değil. Ancak 2 hafta içerisinde Suriye’ye teslim edilmesi beklenen S-300 sisteminin aktive edilmesinin ardından Suriye’ye yönelik saldırılarından pek rahat olmayacağı söylenebilir.

Rusya-İsrail gerginliğinin ardından bazı çevrelerde Rusya’nın İsrail saldırılarını tamamen engelleyeceği ve hatta tavrını çok sertleştireceği öne sürülüyor. Ancak bunun gerçekçi olmadığını, Rusya’nın İsrail ile dengeli ancak önceki döneme göre daha temkinli bir ilişki yürüteceğini beklemek daha gerçekçi olur.

Nihayetinde Rusya, Suriye’deki sürece Suriye’nin bekası için değil kendi ajandası doğrultusunda güvenli ve istikrarlı bir Suriye istediği için dahil oldu.

Rusya’nın Suriye’deki savaş bittikten sonra Suriye’den çekilmesi, hava ve deniz üslerini boşaltması olası değil. Kaldı ki, Suriye sahasında ABD-İran gerginlikleri dahil arabulucu pozisyonunu pekiştiren Rusya’nın İsrail dahil bölge ülkeleri ile de dengeli ilişki yürütme çabası aşikar.

Suriye sahasındaki durumu belirsiz taraflardan biri de ABD ve Kürtler. Kürtler bir taraftan Şam ile diyalog kanallarını açık tutarken diğer taraftan ABD’nin müttefiki durumunda. Önümüzdeki süreçte Kürtlerin bir kez daha ABD-Türkiye ve Rusya arasında kalabileceği veya ABD tarafından radikal çıkışlara zorlanabileceği de iddialar arasında.

Bakalım önümüzdeki günler ne getirecek?

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...