22 Eylül 2018 01:00

YEP, ‘Krizi Emekçilere Yıkma Programı’ (KEYP)’tir!

YEP, ‘Krizi Emekçilere Yıkma Programı’ (KEYP)’tir!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Erdoğan’ın ağzından çıkan her lafa “kutsal metin” değeri biçen geniş bir vatandaş kesiminin kafası çok karışmış olmalı!

Öyle ya; daha üç gün önce “Gaziler günü” toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kriz, mıriz diyenlere sakın inanmayın, bunlar manipülasyondur. Güçlenerek geleceğe yürüyoruz...” diyerek kükremiş, kriz demeyi de yasaklamıştı!

Oysa önceki gün kamuoyunun karşısına çıkan Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, eskiden üç yıllık bir program olarak sunulan, adına “Orta Vadeli Program” (OVP) denilen ve yeni adı “Yeni Ekonomik Program” (YEP) olarak belirlenen programı açıkladı.

Bakan Albayrak’ın açıkladığı YEP, krizin gerekçelerini her ne kadar Gezi, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz darbe girişimine kadar götürse de (Ki buradan Hükümetin sorumluluğu da kalnamya çalışılıyor) özet olarak ülkenin ağır bir kriz içinde oluğunu kabul etmenin bir belgesi oldu.

Zaten YEP de önümüzdeki üç yılda, krizden çıkılması için “ekonominin küçültülmesi” ve bunun etrafında alınacak önlemleri içeriyordu.

Elbette birbirine taban tabana zıt, iktidarın en üst makamlarından yapılan bu iki açıklamadan ikincisini yapan damat Albayrak olunca, vatandaş; “Biz şimdi kimin söylediklerine inanacağız" diye kara kara düşünmesin de ne yapsın!

YEP’TE EMEKÇİLER LEHİNE BİR TEK MADDE BİLE YOK

Merkez Bankası (MB)’nin faizi 6.25 puan birden artırarak 17.75’ten yüzde 24’e çıkarmasından sonra, sermaye temsilcileri, gözleri önceki gün açıklanan YEP’e çevirmişti.

YEP’ten beklenen ise; sermayeyi krizden çıkaracak, önümüzdeki üç yıl boyunca uygulanacak ekonomik politikalarla krizi sermaye için fırsata çevirecek bir programdı. 

Gerek Bakan Albayrak’ın konuşması gerekse, programın başlıca maddeleri, sermaye kesiminin bu beklentisine yanıt verme kaygısı taşıyordu. Çünkü bütün alınan önlemler, AKP hükümetlerinin bugüne kadar her ekonomik kararda olduğu gibi sadece sermayenin ihtiyaçlarının karşılandığını söylüyordu. Ve YEP’te de aynı amaç güdülmüştü.

Nitekim YEP’te, krizin işçilerin, emekçilerin hayatlarına yansıyacak sonuçlarının yıkıcı etkilerine karşı lafta bile olsa  herhangi ifade olmaması bunu açıkça göstermektedir. Dolayısıyla YEP’in, aslında “Krizi Emekçilere Yıkma programı” (KEYP) olduğunu söylemek, bu programa veriliecek en gerçekçi, en yakışan ad olurdu.

SERMAYEYİ KRİZİDEN ÇIKARMA PROGRAMI

Bülent Falakoğlu arkadaşımız, dün gazetemizde bu programı başlıca hedefleri bakımından ayrıntılı olarak eleştirdi. Ama burada KEYP’in ana hatlarına ilişkin bir kaç saptama yapmakta yarar var. YEP’le birlikte;

        Ekonomide büyüme, ancak 2021’den itibaren yüzde 5’e çıkacak. Ancak bu hedef bile ekonomi uzmanları tarafından hayalci görülüyor. Bunun emekçileri için anlamı ise işsizliğin büyümesi ve en asgari 1 milyon yeni işsiz anlamına geliyor.        Enflasyonu düşürme adına, bunda böyle ücret ve maaşların “gerçekleşen enflasyon”a göre değil “beklenen enflasyon”a göre belirlenecek. Bu emeği ile geçinen işçilerin, emekçilerin, emeklilerin enflasyonla soyulacağı, dolayısıyla emeği ile geçinen geniş halk yığınlarının yoksullaşacağı anlamına geliyor. Örneğin asgari ücret 2019 için beklenen 15.9’luk enflasyon hedefine göre yapılacak. Geçen yıldan kayıplar göz önüne alınarak aradaki fark ödenmeyecek. TİS’lerde de “beklenen enflasyon” kriterini aşmamak için “prensip kararı” alınacağını söylemek bir kehanet olmaz.       

- Kıdem tazminatının fona bağlanması ve kamuda, “norm kadro” ve “performans” adı altında “esnek çalışma”nın her alanda yayılmasıyla iş güvencesi ortadan kaldırılacak.       

- Bütçeden yapılacak 72 milyar TL’lik tasarruf, başta sosyal güvenlik olmak üzere (bunun 10 milyar TL’sinin sosyal güvenlikten yapılan kesintilerden olacağı belirtiliyor) sosyal yardımlar ve halka yönelik hizmetlerden ve vergi artımlarından sağlanacak.

SERMAYE CEPHESİNDE ZORAKİ ALKIŞ!

Evet, Evrensel, Falakoğlu arkadaşımız, ilerici, halktan yana bir ekonomiyi savunan iktisatçılar, hem programın iç tutarsızlıklarını hem de hedeflerinin propagandif amaçlı (gerçekçi olmayan) yönlerini eleştiriyorlar.

Sermaye cephesi, yandaş basındaki sermaye sözcüleri ise YEP’i “yeni yönetimin kutsal metni” olarak alkışlıyorlar.

Sermaye medyasının, sermayenin değişik kesimlerinin, henüz konuşmasına, yazmasına izin verilen sözcüleri ise; bir yandan “Aman biz muhalif görünmeyelim” endişesiyle programı övüp alkışlıyorlar ama öte yandan da endişelerini üstü kapalı biçimde de olsa dile getirmeye çalışıyorlar.

Bu sözcüler, programdaki bazı “genel ifadeler”in AKP’ye yakın, hatta 16 yıldır onun tarafından beslenmiş, devlet ihaleleriyle büyütülmüş firmalar için krizi fırsata çeviriken; Erdoğan ve AKP’nin pek de hoşlanmadığı sermaye kesimlerinin krizin pençesine terk edilmesinden de endişe ediyorlar.

Ancak onların endişelerinin sermaye içindeki klik çatışmalarını önlemesi beklenemez. Çünkü kriz sadece karşıt sınıflar arasında çatışmaları artırmaz aynı zamanda sermaye klikleri arasındaki çatışmayı da büyütüp derinleştirir. Bu yüzden de krizin etkisi derinleştikçe, iktidarın, elindeki olanakları kendisine yakın sermaye kliğine daha çok aktarırken diğer sermaye kesimlerini kaderlerine terk etmesi ve krizi onları iyice zayıflatmak (mümkünse yok etmek) için kullanması da sürpriz değildir.

Ne var ki bu tartışmalar ve sermaye klikleri arasındaki çatışmalar sonuçta bir uzlaşmayla, ya da bir tarafın yenilgisiyle bitebilir.

Burada asıl olan ise sermayenin çeşitli kliklerinin krizin yükünü emekçilere yıkma amaçlı bu programın arkasında birleştikleridir. Dolayısıyla bu program emekçiler için, “kendilerinden başka kurtarıcı olmadığını anlamalarının belgesi” olması bakımından önemlidir.

Ve bu belge her işçiye, her emekçiye, krizin yükünü sermayeye yıkılması mücadelesi için harekete geçme çağrısı olarak okunduğu ölçüde, emekçiler için de anlamlı olacaktır.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...