21 Eylül 2018 00:10

İyi başlangıç, olumsuz sinyaller

İyi başlangıç, olumsuz sinyaller

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Galatasaray, iki yıl aradan sonra katıldığı Şampiyonlar Ligi’ne parlak bir başlangıç yaptı. Rusya temsilcisi Lokomotiv Moskova’yı 3-0 gibi net bir skorla geçen sarı-kırmızılı ekip ilk maçların ardından grupta üç puanlı tek takım olarak liderlik koltuğuna oturdu.

Başlangıç planlandığı gibi gerçekleşti ancak sonraki maçlarda hüsran yaşamamak adına Lokomotiv maçını çok iyi analiz etmek gerekiyor. Fernando Muslera, Martin Linnes, Yuto Nagatomo, Badou Ndiaye, Garry Rodrigues, Eren Derdiyok gösterdikleri başarılı performansla galibiyette başrolü oynadılar. Ancak takım oyunu açısından özellikle de işin savunma kısmında endişe verici eksikler göze çarptı. Galibiyeti en genel haliyle, “Takım oyunundan çok, bireysel performans kaynaklı” şeklinde özetlemek yanlış olmaz...

Galatasaray’ın 9. dakikada öne geçmesinden sonra Lokomotiv’in oyunun kontrolünü eline alması ve ilk devrenin bitimine kadar Galatasaray’ı oynatmaması, üstüne de pek çok gol pozisyonu üretmesi bunun göstergesi.

Ancak 67. dakikada Eren Derdiyok’un serbest vuruştan attığı golle skor 2-0’a gelince oyun koptu ve Galatasaray yeniden üstünlüğü ele geçirdi. 2-0’dan sonra Lokomotiv aldığı riskleri iyice büyütüp savunmayı eksik bıraktığı için de Galatasaray Garry Rodrigues, Henry Onyekuru, Emre Akbaba gibi hızlı ve çabuk oyuncularıyla daha kolay gol pozisyonu buldu. Yani Eren Derdiyok’un attığı gol, maçın seyrini tamamen değiştirdi.

2-0’dan sonra oyun Galatasaray için o kadar uygun bir şekle büründü ki, takımın kilit oyuncularından Ndiaye’nin kırmızı kart görmesi bile hiç sorun yaratmadı. Hatta 10 kişi mücadele ettiği son 5 dakikada Galatasaray rakibinden çok daha etkiliydi. Üçüncü gol de bu sırada geldi zaten.

Fatih Terim ve yardımcıları, ilk golden ikinci gole kadar olan sürede bu denli etkisiz kalmalarının ve neyi eksik yaptıklarının ya da neyi yapamadıklarının sebeplerini bulmalılar ve bunun üstesinden gelmeliler. Aksi takdirde, güzel başlangıç heba olabilir. Şampiyonlar Ligi’nde bireysel performanstan çok, takımın performansına güvenilmesi gerektiği ve istikrarlı bir grafiğe ancak takım oyunuyla ulaşılabileceği unutulmamalı…

Galatasaray savunmasının yan toplardaki zaafı adeta kronikleşmiş durumda. Yenen onca golden hiç ders alınmamış anlaşılan ki hâlâ rakip oyuncular altıpas civarında bomboş pozisyonda kafa vurma şansı bulabiliyorlar. Takımın yan toplarda sorun yaşadığı bilinmesine karşın Serdar Aziz’in sırtı dönük rakibine göz göre göre faul yapması can yakabilecek bir şuursuzluk örneği. Milli takımın stoperi olan ve hatırı sayılır deneyime sahip bir oyuncunun kaleye sırtı dönük oyuncuya karşı nasıl savunma yapması gerektiğini bilmemesi nasıl açıklanabilir? Hadi o bilmiyor diyelim, ona öğretmesi gerekenler de mi bilmiyor? Serdar Aziz kendisine yapılan uyarılara rağmen böyle fauller yapmayı sürdürüyorsa, o zaman durum daha da vahim demektir…

Ayrıca bir de şu var ki, futbolcuları motivasyon adına bu kadar doldurursanız elbette bazıları kendilerini kaptırdıkları yoğun duygusallığın etkisiyle şuursuzca hareketlerde bulunacaktır… Mantıksız faullerin yanı sıra Badou Ndiaye’nin gördüğü kırmızı kart da belli ki aşırı motivasyonun yan etkisiydi.

Bu arada Eren için ayrı bir paragraf açmak şart. Eren bu maçta tam ideal bir merkez santrfor portresi çizdi. Rakibiyle birlikte çıktığı hava toplarının çoğunu arkadaşlarına indirmeyi başardı. Rakip kaleye sırtı dönükken yerden kendisine atılan topları iyi sakladı ve onları da kaybetmeden arkadaşlarına kazandırdı. Yeri geldiğinde verkaçlarda duvar olarak, yeri geldiğinde topu kanatlardan bindirme yapan arkadaşlarına aktararak rakip ceza sahası civarındaki pas trafiğinde kilit bir bağlantı rolü oynadı. Galatasaray’ın özellikle iç saha maçlarında kanatlardan bol orta yapılan bir oyun anlayışıyla mücadele etmesi Eren’in verimini yükseltecektir. Martin Linnes ve Yuto Nagatomo gibi hücuma yoğun destek veren iki bek varken, böyle bir oyun anlayışını uygulamak zor olmaz…

Futbolu salt transfer üzerinden anlamlandıran ve transferi oyunun olmazsa olmazı olarak görenler için Eren’in Lokomotiv maçındaki performansı bir şey ifade eder mi bilinmez ancak mevcut oyuncuların potansiyelini değerlendirmek ve onların oyununu yükseltmek Galatasaray için en doğrusu, hatta daha ötesi kaçınılmaz bir zorunluluk.

Bu gerçeğe karşın Abdurrahim Albayrak transfer yapamadıkları için taraftarlardan özür dilemekle kalmıyor bir de ocakta transfer yapacaklarının sözünü verip yeni bir beklenti yaratıyor. Para savurma heveslisi yöneticiler, yaptıkları bu tarz popülist açıklamalarla, mevcut oyuncuların performanslarını yükseltmelerinin önünde ciddi bir engel oluşturduklarını bilmeliler…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...