18 Eylül 2018 00:45

Nasıl büyüyoruz? ‘Serbest Piyasa’ ne alemde?

Nasıl büyüyoruz? ‘Serbest Piyasa’ ne alemde?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

İki büyük iddiası olageldi Erdoğan-AKP yönetiminin.

İlki, “Büyüdük, büyüyoruz” iddiasıdır! Nasıl büyüdüğümüz ve kimin büyüdüğü soruları sorulmadan, kuru bir “Büyüyoruz” edebiyatıyla, milli gelir şu kadar, kişi başı milli gelir bu kadar oldu denip öğünmeler herkesin hatırlarındadır. Yedi düvelin gözü Türkiye’deydi. Kıskandıkları için Türkiye’nin başına, sonuncusu “Hiçbir ekonomik ve mali nedeni yokken”(!) durduk yere doların yükselmesi olan türlü çeşitli çoraplar ördükleri ileri sürülürdü.

İkincisiyse, her darbeci generalin “NATO’ya, CENTO’ya bağlıyız” açıklaması türünden “serbest piyasa ekonomisi”ne bağlılık iddiasıdır. CENTO lağvolmuştur; ama NATO’ya bağlılık, hâlâ, darbeci olsun olmasın, Rusya ile iş tutan AKP dahil tüm yönetimler tarafından açıklanıp durulur. Rusya’yla ortaklıklar ilişkilerin çeşitlendirilmesidir, öyle denir.

Peki, teğet geçen öncekiler bir yana, henüz daha iyi günlerinde olduğumuz bir “küçük” kriz sürecine girilmesi bile Erdoğan-AKP yönetiminin iddialarını ne hale getirmiştir?!

Büyüme günlerinde bile işçilerle emekçi kitleler giderek esnekleşip sertleşerek tahammül edilmez olan kötü koşullarda üç kişinin işini bir kişi yüklenerek çalışırlardı, ancak cepleri hep delikti. Saraylar, makam arabalarıyla, “hediye” denip kriz sürecinde hâlâ durmadan uçak üstüne konan uçaklar, yıldız sayıları beşten yediye yükselen otellerle kongre vb. salonları, dizi dizi malikanelerle rezidanslar-tümü tuzu kuru burjuva egemenlerindi. Onlar büyürdü daima. Bir banka örneğin yılda birkaç milyarın altında faiz toplayıp kâr etti mi “bu yıl kötü geçti” diye yakınırdı.

Bankalar kriz mriz takmaz, hâlâ öyledir. 2018’in sadece ilk 7 ayında bankalar 183 milyar TL’den çok kâr etti. Cumhurbaşkanı faizlere karşı ya, sanki ona nispet yapıyorlar. Çünkü bunun 79.3 milyarı net faiz geliri. Geçen yıldan yüzde 35 daha fazla. Aslında yerinde yeller esen üçüncü iddia olarak bu faiz meselesi de sayılmalıdır. Öyle görüntü yaratılıyor ki, Merkez Bankası, papazın tahliyesine bile karışan Cumhurbaşkanının karşı olmasına rağmen bir defada 625 puanlık artırmış faizleri! Bunun imkansızlığı bir yana, şimdi dışarılarda, Amerikalarda falan aranması gerekmeyen, en başta devlet katlarıyla bankaların genel müdürlüklerinden oluşan “faiz lobisi” zil tıkıp oynuyor.

İşçilerle emekçiler bu arada, tabii, amma da kazanıyorlardır! Bankaları var ya! Yoksa bile, milyarlarını yastık altında tutuyorlar ya!

Sadece faizlerin fırlatılması olsa neyse. Belki inanır, haydi, Merkez Bankasının işi derdik! Ama ya bizzat Erdoğan’ın kararname yayınlayıp açıkladığı iki önemli karar?

İlki, “Sıfırdan yeni yatırımlara başlanmayacağı”nın karar altına alınmasıdır. Faizlerin yükseltilmesi durgunluğun ve ekonominin daralmasının temel bir etkeni olarak “büyüme” edebiyatının belini kırmışken, üstüne, yatırımların durdurulması binmektedir. Üstelik kamu harcamaları da kısılmaktadır. AKP, kendi propagandasına bakılırsa, neredeyse “büyüme” demekti! Peki şimdi AKP’den geriye ne kalıyor? Göreceğiz!

İkinci Cumhurbaşkanı Kararnamesi, dövizle TL ilişkisine dair. Erdoğan’ın Menderes’le birlikte çok sevdiğini söylediği Özal’ın yaptığı önemli iş, hem neoliberalizmin hem de “serbest piyasa ekonomisi”nin belkemiklerinden biriydi. Türk parasını koruma kanununu değiştirmiş ve TL’yi dövize çevrilebilir kılmıştı. Serbestçe döviz alınıp satılabiliyor, mali ve ticari işlemler, sanki yurt dışındaymış gibi, dövizle yapılabiliyordu. Şimdi “ödemeler dengesi krizi”ne çare denip buna da son verildi. Bir büyük iddia daha çöktü: Artık “serbest piyasa” falan yok! Eskiden var mıydı, ayrı sorun, tekelin olduğu yerde serbestlik olmayacağı ve kuralları tekelin dikte ettiği ve edeceği tartışmasızdır. Ama öyle bir “serbestlik”ti işte! Şimdi Alman ya da Amerikalı, her kimse, Türkiye’de işlemlerini TL’yle yapacak, döviz sadece ithalat ihracatta geçecek!

Serbest piyasa”nın beline vurulan bir diğer baltayla bitirelim. O spekülatörler var ya o spekülatörler, “hiç gereği yokken” fahiş zamlar yapanlar, şimdi eski narh konma günleri gibi, maliyeciler, yanlarında birer polis olmalı, ceza kesmek üzere, peşlerine düşmüş durumdalar.

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...