19 Haziran 2011 12:11

‘Sosyolojik İnkâr’ın teorisyenleri!

‘Sosyolojik İnkâr’ın teorisyenleri!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Bugün artık Kürt sorununda “kart kurt” söylemine dayanan ırkçılık, kaba inkârcılık miadını doldurdu. MHP‘liler bile sözlerine “Kürt kardeşlerimiz” diyerek başlıyor. AKP hükümetleri döneminde  Kürtlerin varlığını kabul eden ama onların farklı bir ulusal kimliğe sahip olmasının gereği olan kolektif haklarını reddeden yeni tarzda bir inkârcılık gelişti. AKP’nin medyada ‘köşe tutmuş‘ ideologları, Kürtler ne zaman bir talebi öne çıkarsalar, bu talebin neden kabul edilemeyeceği üzerine “sosyolojik gerekçeler” uydurmak üzere harekete geçiyor.  Kürtler anadilde eğitim mi istedi, Taha Akyol’un koçbaşılığını yaptığı bu ‘sosyolojik inkâr’ın teorisyenleri hemen harekete geçiyor. Her yörenin Kürtçesinin farklı olduğu, kolektif bir hak olan anadilde eğitimin sosyal koşullarının olmadı üzerine bir “teori” uydurup biz size “bireysel kültürel haklar” verelim buyuruyorlar. Kürtler her türlü baskı ve engellemeye rağmen dil alanında çalışma yapan kurumlarıyla bu iddiayı boşa çıkarınca bu kez “Kürtlerin ne istediği belli değildir” söylemini ağızlarına sakız yaptılar. Ama Kürtler, “demokratik özerklik projesi” ile talep ettikleri statüyü açık olarak ortaya koyunca da bunun olmazlığına “sosyolojik dayanaklar” yaratmak üzere işe koyuldular.
Radikal’in kendini hala Başbakanlık sözcüsü sanan yazarı Akif Beki, bu ‘sosyolojik inkâr’ın borazanlarından biri. Beki, seçim sonuçları üzerinden değerlendirme yaparak Kürtlerin “demokratik özerklik” projesini desteklemediğini söylüyor. “Demokratik Özerklik Kaç Çekti” başlıklı yazısında rakamlar üzerinden hokkabazlık yapan Beki, demokratik özerkliğin Kürtler arasında kabul görmediğini kanıtlamaya çalışıyor. Toplum mühendisimiz, yazısının başlığına çıkardığı “demokratik özerklik kaç çekti” sorusunu cevaplayarak başlıyor çarpıtmaya: “Cevap: Yüzde ya 0.68 ya da 0.88…” Sonuç bu kadar önemsiz olduğuna göre, bu talebin de öyle fazla ciddiye alınmasına gerek de yok!
Beki, 2007’de yine bağımsız adaylarla girilen seçimlerde alınan 1 milyon 835 bin oy ile 2011’deki seçimde alınan 2 milyon 592 bin oy arasındaki farkın demokratik özerkliğe verilmiş oylar olduğunu söyleyerek bu desteğin yüzde 0. 68’e tekabül ettiğini uzun uzun anlatıyor. Beki, bu rakamlardan sadece demokratik özerklik talebinin Kürtlerden destek görmediğini değil, aynı zamanda ‘Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’nun da başarılı olmadığı sonucunu çıkararak bir taşla iki kuş vuruyor!
Halkımızın yıllardır uğruna mücadele ettikleri talepleri önemsizleştirmeye çalışarak yeni tarzda bir inkârcılık yapan Beki ve hempalarına bizim de soracak birkaç sorumuz ve söyleyecek bir çift sözümüz var elbette!
Birincisi, öncesi bir yana Kürt halkının son 30 yıllık ulusal hak eşitliği için yürüttüğü mücadelenin her türlü inkâr, baskı ve imha politikasına rağmen büyüyüp güçlenmesi gerçeği ortadayken, bu bütünün sadece bir kesitini alıp halkın bu taleplere desteğini küçültmeye çalışmak (üstelik söz konusu kesitte halkın taleplere desteği artmışken) acaba hangi “sosyolojik” gerekçelerle açıklanabilir?
İkincisi, Kürt coğrafyasında, Kürtlerin yoğunluklu olarak yaşadığı bölge ve illerden Güneydoğu’da halkın yarısından fazlası ve Doğu Anadolu’daki Kürt illerinde halkın yarıya yakını ‘blok’u desteklediğine göre;
a-Bu tablodan Kürtlerin büyük çoğunluğunun söz konusu bölgelerin farklı ulusal özelliklerinin göz önünde bulundurularak buna uygun bir idari/siyasal mekanizma oluşturulması talebinde somutlanan demokratik özerklik projesine onay verdiği sonucu çıkmaz mı?
b-Demokratik özerklik; bir bölgede yaşayan halkın-Kürt halkının- eşit haklar temelinde birlikte yaşamak için talep ettiği bir statü olduğuna göre, bu talebi ülke genelindeki oy dağılımı içinde etkisizleştirmeye, boğmaya çalışmak yeni tarzda bir inkârcılık değilse nedir?
Bugün Kürtlerin ulusal demokratik haklarını/taleplerini reddetmek için kırk takla atsalar da  “kart kurt”çulara bile Kürtlerin ayrı bir halk olduğu kabul ettiren sosyolojik gerçek, Kürt halkının her türlü yok sayma, baskı, yıldırmaya rağmen yürüttüğü örgütlü mücadeledir. Ve seçim sürecinde oluşturulan ‘Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku’, Kürtlerin demokratik özerklik statüyle Türk halkı ve her milliyetten halk güçleriyle demokratik bir ülkede birlikte yaşayacağı bir geleceği inşa etmek için yoluna devam edecektir. Kimsenin kuşkusu olmasın ki, Kürt halkının Türk halkı ve her milliyetten işçi ve emekçilerle ittifakının ifadesi olan bu ‘blok’; dün inkârın kaba biçimleri nasıl tarihin çöplüğüne gönderildiyse, bugün inkârın bu inceltilmiş halini ve temsilcilerini de aynı yere gönderecek mücadele güç ve birikimine sahiptir.

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa