29 Ağustos 2018 23:10

Bir basın açıklaması ve sonrası

Bir basın açıklaması ve sonrası

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Geçen hafta Cumartesi günü İHD Ankara Şubesi önünde hem Cumartesi annelerinin Galatasaray lisesi önündeki 700.oturma eylemine destek  için hem de hasta mahpusların özgürlükleri için biraraya geldik. Mahpuslar için yapılan açıklama şöyleydi:

209. HAFTA BASIN AÇIKLAMASI 25.08.2018

Biz bugün Ankara Numune hastanesi yoğun bakımında yaşam savaşı veren Koçer Özdal’ın son durumunu aktarmak istiyoruz. Koçer Özdal 2014 yılında tutuklanmış ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilerek Bafra T Tipi hapishanesine konulmuştur. Uzun süre tek kişilik hücrede tutulan ve cezaevi şartlarında hastalanan Koçer Özdal, cezaevindeki diğer mahpusların uzun uğraşıları sonucunda arkadaşlarının yanına verilmiştir. Bundan 6 ay önce tetkikleri yapılmış ve mesane kanseri olduğu tespit edilmiştir. Kanserden kaynaklı olan dolaşım sistemi zarar görmüş ve her iki böbreği de iflas etmiştir, diyaliz makinesine bağlanmaya başlanmıştır. Samsun Araştırma Hastanesinde ameliyat olmasının zorunluluğunun tespitine rağmen burada ameliyatının yapılamayacağı gerekçesiyle Samsun 19 Mayıs Tıp Fakültesine sevk edilmiş ancak burada da mahkum koğuşu olmadığı için ameliyat edilmemiştir.19 Temmuz 2018’de Ankara Numune hastanesine sevki yapılmış ve burada mahkum koğuşunda 13 Ağustos’a kadar tutulmuştur.

Ailesinin doktorlar ile yapmış olduğu görüşmelerde verilen bilgilere göre “her iki böbreğin çalışmamasından kaynaklı olarak diyalize girdiği ve büyük bir ameliyat olması nedeniyle vücudunun buna hazır olması gerektiği” yönünde olmuştur. Daha sonraki verilen bilgilere göre de “akciğerlerinde su toplandığının tespit edildiği, bu konu ile ilgili olarak bölüm doktorlarının onay vermesinden sonra ameliyat edileceği” şeklinde olmuştur. Bir süre sonra da “iki farklı hastaneye akciğerlerindeki sorunlarının tedavisi için başvuru yapıldığı ancak yer olmadığının bilgisinin alındığı, bir süre sonra yoğun bakım ünitesinde yer boşaldığında buraya alınacağı ancak bu sürenin de uzayabileceği” ifade edilmiş ve 13.08.2018 tarihinden bu yana da yoğun bakım ünitesinde yatmaktadır.Yoğun bakımda olduğunu öğrenen aile gerekli izinleri alarak hem hasta hem de doktoru ile görüşmüştür. Doktoru; vücudunun tükenmiş olduğu, ameliyat olamayacağını; karaciğer, akciğer, kemiklere kadar yayılan problemin olduğunu ve bu nedenle de yoğun bakımda olduğunu aktarmıştır.

Koçer Özdal’la yoğun bakımda görüşen eşi ve kızı; hastanın bilincinin yarı kapalı olduğunu, söylediklerinin anlaşılamadığını, kendilerini tanımadığı, yalnızca su istediğini söylemişlerdir. 20 ve 21 Ağustos’ta hasta ile görüşebilen ve doktordan bilgi alabilen aile savcılıktan daha sonraki günlerde görüş izni alamadığından hasta ile görüşeme sağlanamamıştır. Savcının “Doktordan durumunun kötü olduğunu belirten yazı getirin izin vereyim” demesi üzerine aile 24 Ağustos’ta bölüm doktorundan durumunu anlatan bir rapor alınmış ve ancak akşam görüş izni alınarak eşi görebilmiştir. Son gördüğünde ise bilinci tamamen kapalı olduğunu, hiçbir sese tepki vermediğini aktarmıştır. Her görüşmelerinde olduğu gibi hastanın eli yatağa kelepçe ile bağlıdır. Koçer Özdal’ın rapordaki karara göre şu andaki durumu; “mesane kanseri, akut böbrek yetmezliği, solunum yetmezliği, dolaşım yetmezliği tanılarıyla yoğun bakım ünitesinde tedavi görmektedir ve 22.08.2018 tarihinden itibaren de solunum makinesine bağlı olarak izlenmektedir. Hastanın bilinci kapalı ve hayati tehlikesi mevcuttur.”

Koçer Özdal’ın bu kadar kötü durumda olmasına rağmen ellerinin yatağa kelepçelenmesi kabul edilemez ve insan onuruna, hasta haklarına aykırıdır. Bilinci kapalı, solunum sistemine bağlı olan bir hasta, nasıl bir güvenlik tehdidi oluşturabilir? Ailesinin durumu ile ilgili olarak sürekli olarak bilgi alabilmesi, ailesine veda hakkının tanınarak her gün görüş yapılabilmesi acil olarak sağlanmalıdır. Hastanede, bu görüşlerin yapılmasında herhangi bir sorun olmamasına rağmen adli makamlarca buna izin vermemesi nedeniyle zorlaştırılmaktadır.

Ölümün sınırına kadar gelmiş olan yüzlerce hasta mahpus için ilgili kurumlar acil olarak çözüm üretmeli; tüm siyasi partiler, sivil toplum kurumları, hak temelli kurumlar, sendikalar konuya acil olarak eğilmeli ve toplumsal olarak geniş kesimlerce bu büyük insanlık sorunu sahiplenilmelidir.

Bizler; Hasta Mahpuslara Özgürlük İnisiyatifi olarak 209. Haftada, Hasta Mahpusların

durumlarını getirdik. Tüm bu sorunlar kalıcı bir şekilde çözülünceye kadar dile getirmeye,

taleplerimizi kamuoyu ile paylaşmaya devam edeceğiz.

HASTA MAHPUSLARA ÖZGÜRLÜK İNİSİYATİFİ”

İki gün sonra…

27 Ağustos 2018 günü, durumunu açıkladığımız hasta mahpus Koçer Özdal elleri ve ayakları kelepçeye bağlı halde tutulduğu Ankara Nümune Hastanesinde yaşamını yitirdi.İHD verilerine göre, halen 402’si ağır, 1154 hasta mahpus sağlık ve özgürlük hakkına saygı bekliyor…

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...