17 Ağustos 2018 00:45

Sorumlu Trump mı?

Sorumlu Trump mı?

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Son yazımda Sonbahar aylarından itibaren TL’de sert değer kayıplarının yaşanacağını, hükümetin yerel seçimlere oldukça sıkıntılı bir ekonomiyle gideceğini ifade etmiştim. Dış siyasette yaşanan gelişmeler kaçınılmaz görünen bir süreci hızlandırdı. Kısa sürede beklentinin de üzerinde bir değer kaybı yaşandı. Dolar/TL kuru 5.80-7.60  gibi oldukça geniş bir aralıkta dalgalanırken, spekülatörlere de gün doğdu.

Meselenin bir ekonomik, bir de siyasi ayağı var. Öncelikle, AKP iktidarı şu gerçekle yüzleşmeli. 2002’den bu yana AKP iktidarında yaşanan dönüşüm, tarımdan sanayiye her alanda dışarıya bağımlı, kısa vadeli yabancı sermaye girişleriyle fonlanan bir ekonomik yapı yarattı. Bu dönüşüm bugün bizzat iktidar tarafından da emperyalist olarak nitelendirilen Batılı ülkelerin liderlerinin, medyasının alkışları arasında gerçekleşti. Merkez kapitalist ülkelerdeki faiz oranlarının tarihsel düşük seviyelere gerilemesi bu dönüşüm sürecini iyiden iyiye parlattı.

Kısa vadeli yabancı sermaye girişleriyle fonlanan bu hormonlu ekonomi modelinin merkez ülkelerindeki faizlerin tırmanışa geçmesiyle sıkıntı yaşayacağı herkesçe bilinen bir gerçekti. Ülke medyası bu gerçeklere kulaklarını tıkasa da, Türkiye’nin “kırılgan ekonomiler” arasında en ön sırada gösterilmesi mesnetsiz değildi. Koşulları ağırlaştıran ise uluslararası sermaye hareketlerinin yönünü yeniden merkeze çevirdiği sürecin AKP dış siyasetinin büyük ölçüde tıkandığı bir döneme denk gelmesi oldu.  ABD ve diğer Batı ülkeleriyle son dönemde sıkça yaşanan gerilimler Türk varlıklarının risk priminde ve kurda dalga boyunu artırdı.

Hükümetin ise krizi olabildiğince kötü yönettiğinin altını çizelim. Erdoğan’ın hemen tüm konuşmaları sonrasında TL’de yaşanan değer kayıpları hükümeti düşündürmeli. Bu durum uzun zamandır böyle. Erdoğan kendi taraftarlarına mesaj verme kaygısıyla konuşuyor, sonrasında çıkan bir başka yetkili ise kırılanları topluyordu. Geçmişte Babacan, Başçı ya da Şimşek gibi isimler bu misyonu üstlenmekteydi. Şimşek sonrasında bu boşluğun doldurulamadığı göze çarpıyor.

Erdoğan’ın hafta sonu yaptığı konuşma sonrası piyasaları alt üst eden, bankalarda tutulan döviz tevdiat hesaplarının el konacağı ya da sabit kurdan TL olarak ödeme yapılacağı yönündeki söylenti buna güzel bir örnek. Aslına bakılırsa bu söylenti ortalıkta uzunca bir süredir dolaşmaktaydı. Hükümet bu durumu görmezden gelmekle kalmadı, dövizini bozdurmayanları sert bir şekilde uyararak tedirginliği tetikledi. Albayrak’ın yapacağı sunumda üstünde durması beklenen belki de en önemli nokta buydu. Ama o da es geçti. Tüm piyasa beklentilerini boşa çıkaran bir slayt gösterisi sunmakla yetindi. Sonrasında Erdoğan’ın konuşması spekülatörlere arayıp da bulamayacakları bir fırsat yarattı.

Peki önümüzdeki süreçte bizi ne bekliyor? Öncelikle mevcut kur seviyesinin ve piyasa faizlerinin korunması halinde bu durumun ekonomi üzerinde oldukça yıkıcı sonuçlar doğuracağına şüphe yok. Reel sektörün kredi dönüşlerinde yaşanacak sorunlar bankacılık kesimini zorlayacağı gibi Avrupa bankalarını da sıkıntıya sokacaktır. Dahası diğer gelişmekte olan ülkelerin risk primlerinde de belirgin bir yükseliş yaratacaktır. Bu durumun bir ön provasını geçtiğimiz günlerde gördük. Türkiye gibi uluslararası piyasalara göbeğinden bağlı bir ekonominin çöküşünün izole bir vaka olarak kalmasının mümkünü yok. Bu nedenle Avrupalılar başta olmak üzere diğer ülkelerin aracılık çabası boşa değil.

Önümüzdeki günlerde siyasi gerginlik tümüyle çözülmese dahi kontrollü bir şekilde azaltılacağını bekleyebiliriz. Ne var ki, Türkiye ekonomisinin sürüklendiği bu noktayı sadece siyaset penceresinden açıklamak (her ne kadar hükümet tarafından tercih edilse de) mümkün değil. Bugün Türkiye ekonomisi emperyalist ülkelerle yaşadığı herhangi bir sürtüşmede böylesi boyutta bir krizle karşı karşıya kalıyorsa bunda kuşkusuz mevcut birikim modelinin mimarı olan siyasi iktidar büyük pay sahibidir. Trump pek çok şey olabilir. Ama 16 yıldır bu ülkeyi yöneten bir partinin lideri “yerli ve milli ürünler” derken tutunacak tek bir dal bulamıyorsa bunun sorumlusu Trump olamaz.  

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa