17 Ağustos 2018 00:50

Yenen hurmalar tırmalıyor!

Yenen hurmalar tırmalıyor!

Fotoğraf: Envato

Paylaş

Marx, Louis Bonaparte’ın 18 Brumaire’in bir yerinde “Eğer herhangi bir olay, meydana gelişinden uzun zaman önce, gölgesini önüne düşürdü ise, işte bu Bonaparte’ın hükümet darbesidir.” der. Dolar krizi gibi görünen ve gittikçe derinleşme eğilimi gösteren, bir çöküntüye dönüşmemesi için önlem üstüne önlem alınan güncel ekonomik kriz içinde benzer bir tespit yapılabilir mi? Bize göre yapılabilir. Çünkü ekonomik krizin gelmekte olduğunu tespit etmeyen hemen hemen hiçbir ciddi ekonomist ve ekonomi üzerine kafa yoran yorumcu bulunmuyordu. Ekonominin gidişi açıkça bu yöne doğruydu. Zaten seçimlerde bu nedenle öne alınmadı mı?

Bu kriz ne sadece dolar krizidir, ne de “papaz”ın tutuklanmasından dolayı patlayan bir krizdir. Bu açıklamaların Sezer’in Ecevit’e anayasa kitapçığı atmasından dolayı 2001 krizi çıktı demekten bir farkı yoktur. Ekonomide yeterince patlayıcı madde birikmişti. Bir kıvılcım yeterli olacaktı ve bu gerçekleşti. Erdoğan ve hükümet, kitleleri kriz karşısında savunmasız bırakmak, onların mücadele isteklerini söndürmek, kendi arkalarında yedeklemek için ABD kaynaklı “dolar darbesi, saldırısı” palavrasına “Allah’ın lütfü” gibi sarıldılar.

Evet dolar yükseldi, ama ekonominin durumu nedeniyle neredeyse tüm ciddi para birimleri TL karşısında değer kazandı. Bunun nedeni de açıktır: Emperyalizme bağımlı bir ekonomi ve on yıllardır bilinçlice uygulanan bağımlılık politikaları. Üretim diyorlar, ihracat diyorlar ama bunlar da ithal girdiye bağımlı! İhracatın rekor kırdığı her yıl üretim için ithal edilen yarı mamul maddeler için ithalatta rekor kırıyor, cari açık büyüyor. Yani bağımlılığı daha da katmerleştiren tam bir kısır döngü. Kısacası istediğinde ABD gibi büyük bir emperyalist ülkenin istikrarsızlığa sürükleyebileceği bir ekonomik yapı. Görüldüğü gibi sorunun ‘kapitalist bir ekonomi zaten zaman zaman krize girer’ değerlendirmesi ile sınırlı olmayan, ülkenin kendi özgün durumuyla da ilgili boyutları var ve bugün yukarıda vurgulanmaya çalışıldığı gibi bu etkenler ağır basmış durumda.

Diğer taraftan “eğer hükümet zamanında gerekli tedbirleri alsaydı bütün bunlar yaşanmazdı” diyen bir kesim de bulunuyor. Erdoğan hükümetinin “zamanında alacağı tedbirler” ne olabilirdi ki? Sadece bugün uyguladıklarını yapabilirlerdi, ama orada da politik çıkarlar devreye girdi ve “tedbirler” seçim sonuna ertelendi. Zaten destekleme fonu aylardır uygulanıyor ve bazı şirketler ekonomistlerin deyimi ile “zombi” durumundalar. Bütün bunlar gelmekte olan krizi ertelemek üzere devreye sokulmuştu. Ahı gitmiş vahı kalmış Meclisteki muhalefet desen “dolar saldırısına” karşı dayanışmada “Yenikapı ruhu” ile hareket ediyor.

Politik olarak olup bitene kabaca bakıldığında Erdoğan’ın bu tür muhalefete nal toplattığı görülüyor. Onun tarafından çizilen tabloya bakıldığında şu görülüyor, olup bitende hiç bir sorumluluğu olamayan bir yönetim, saldırıya uğramış bir ülke! Üstelik dünya politikası tahterevalli gibi. ABD inerken Almanya ve diğerleri ellerini uzatıyor! Yani emperyalistler arası giderek daha fazla sertleşen rekabet ve çelişkiler devreye giriyor, sonuçta duvara toslayacak olan Abdülhamit politikalarına alan açılıyor! Ama dikkat çekici olan şu, ABD ile ipler koparılmıyor, içeride atılıp tutulurken dışarıda, kapalı kapılar ardında uzlaşma için ağlayıp, sızlanılıyor, olup biten “Siyonist, evanjelist komplosu”na indirgeniyor.

TÜSİAD’cılar dahil işbirlikçi büyük sermaye Erdoğan iktidarının ardında hizaya geçmiş bulunuyor. TÜSİAD ve TOBB yayınladıkları ortak bildiride “azimle destek olma...karşılaşacağımız finanssal zorlukları milletimizle birlikte aşma” tutumunu ortaya koydular. Ama sermaye boş durmuyor; bazı sektörlerde işten atmalar, üretimi düşürmeler, ücretsiz izinler yaygınlaşmaya başladı. Çarşı, pazar ise yanıyor. Krizin tüm yükü her zaman olduğu gibi halkın sırtına yıkılmaya çalışılıyor. Artık kriz üzerine haber yapmak bile neredeyse suç haline geldi.

Erdoğan iktidarının politika ve taktikleri işbirlikçi büyük sermayeyi ardına alma, işçi ve emekçi halkın direnme mevzilerini çökertme üzerine kurulu. Buna karşın işçi sendikalarından birkaç cılız sesten başka bir tepki henüz çıkmadı. Ama gerçekler tahrik edici ve kışkırtıcıdır! İşçi ve emekçi kitlelerinin sessiz sedasız olup bitene katlanacakları, ekmeklerini, işlerini savunmayacakları, kaderlerine razı olacakları düşünülmemeli. Onların yastık altında biriktirdikleri dolarları, altınları bulunmuyor. Emeklerini ve alın terlerini patronlar rahat rahat sömürsünler diye akıtmayacaklardır. Mücadele çanları çalıyor ve şimdi safları sıklaştırma zamanıdır. 

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...